22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

suâle;<br />

"O sırada Fakîh Ahmed, kutb, sâhib-i tasarruf idi." cevâbını vererek, Allahü teâlânın<br />

yardımını, onun vâsıtasıyla ve onun bereketi ile gönderdiğini ve onun da himmet ettiğini<br />

söylemiştir. Akşemseddîn hazretlerinin "Fakîh Ahmed" dediği kendisi idi. Fakat tevâzuunun<br />

çokluğundan şöhretten kaçıp, kendisini gizleyerek böyle konuşmuş, gâyet ârifâne bir tavır<br />

takınmış olduğu rivâyet edilmiştir.<br />

Bir gece Fâtih Sultan Mehmed Han, Akşemseddîn hazretlerinin ziyâretine gitti. Fâtih, sohbet<br />

sırasında bir ara Akşemseddîn'e;<br />

"Hocam!Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden, mihmandâr-ı Resûlullah olan Ebû Eyyûb-i<br />

Ensârî'nin mübârek kabrinin İstanbul surlarına yakın bir yerde olduğunu târih kitaplarından<br />

okudum. Yerinin bulunması ve bilinmesini bilhassa ricâ ederim." dedi. O zaman<br />

Akşemseddîn hemen;<br />

"Şu karşı yakadaki tepenin eteğinde bir nûr görüyorum. Orada olmalıdır." cevâbını verdi.<br />

Derhâl pâdişâhla oraya gittiler. Akşemseddîn hazretleri, oradaki bir çınardan iki dal aldı.<br />

Birini bir tarafa, diğerini az öteye dikti ve;<br />

"Bu iki dal arası, Mihmandâr-ı Resûlullah'ın kabridir." buyurdu. Sonra, kaldıkları yere<br />

döndüler. Fâtih Sultan Mehmed Han, Akşemseddîn'in söylediğine inandıysa da, hiç şüphesi<br />

kalmasın istiyordu. O gece silâhdârına;<br />

"Gidin, Akşemseddîn'in diktiği çınar dallarının ortasına şu mührümü gömün ve o dalları<br />

yirmişer adım güney tarafına çekin." dedi. Sabah olunca Sultan Fâtih, Akşemseddîn'den,<br />

hazret-i Hâlid'in kabrinin yerini tekrar tâyin etmesini ricâ etti, tekrar gittiler. Akşemseddîn<br />

silahdarın diktiği dalların dikildiği yere bakmadan doğruca gidip eski yerde durdu ve;<br />

"Dalların yeri değiştirilmiş, hazret-i Hâlid buradadır." dedi ve sonra silâhdâr ağasına hitâben;<br />

"Sultân hazretlerinin mührünü çıkarın ve kendisine teslim edin." dedi. Akşemseddîn<br />

hazretleri, silâhdâr ağanın gizlice gömdüğü pâdişâh yüzüğünün de orada olduğunu<br />

kerâmetiyle anlamıştı.<br />

Bunun üzerine Fâtih, Akşemseddîn'e;<br />

"Kalbimde hiç şüphe kalmadı. Ama tam inanmam için bir alâmet daha gösterir misiniz?"<br />

dediğinde, Akşemseddîn:<br />

"Kabrin baş tarafından bir metre kazılınca, üzerinde; "Bu Hâlid bin Zeyd'in kabridir." yazılı<br />

bir taş vardır." dedi. Kazdılar, Akşemseddîn'in dediği gibi çıktı. Bu hâli gören Sultan Fâtih'in<br />

vücûdunu bir titreme aldı. Bu hâl geçince Fâtih; "Zamânımda Akşemseddîn gibi bir zâtın<br />

bulunmasından duyduğum sevinç, İstanbul'un alınmasından duyduğum sevinçten az<br />

değildir." diye şükr etti.<br />

Fâtih Sultan Mehmed Han, Ebû Eyyûb Ensârî'nin kabr-i şerîfinin üzerine bir türbe ve<br />

Akşemseddîn ile talebelerine mahsus odalar, bir de câmi-i şerîf yaptırdı. Akşemseddîn'den<br />

orada oturmalarını ricâ etti. Fakat o, bu teklifi kabûl etmeyerek, memleketi olan Göynük'e<br />

döndü.<br />

Akşemseddîn hazretleri Göynük'e geldikten sonra yine talebe yetiştirmeye ve insanları irşâda<br />

başladı. Sultan Fâtih'le ilgisini kesmeyip zaman zaman Edirne'ye ve İstanbul'a geldi ve<br />

pâdişâhı ziyâret etti. Gönderdiği mektûblarla ikaz ve tavsiyelerde bulundu. Bir mektubunda<br />

Fâtih'e şöyle nasihat etmektedir:<br />

"Bir dünyevî râhat ve cismânî lezzete, bir de uhrevî rahat ve rûhânî lezzete dayanan iki türlü<br />

hayat tarzı vardır. Birincisi ikinciye bakarak değersiz ve geçicidir. Şu halde ona iltifât etme.<br />

Esâsen peygamberlere, velîlere, halîfelere rahat değil, cefâlar ve müşkiller lâyıktır. Sen de

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!