22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

geliyor!" diye bir ses işitildi. Halk Akşemseddîn'i karşıladı ve olup biteni haber verdi. O da<br />

vasiyet üzerine yıkayıp namazı kıldırdıktan sonra, Hacı Bayram-ı Velî'yi defn etti. İşler<br />

bitince, Hacı Bayram-ı Velî'nin doksan bin akçe borcu olduğunu öğrendi ve otuz bin akçesini<br />

ödemeyi vâdetti. Kalanını da Hacı Bayram-ı Velî'nin yakınları ile dostları ödediler.<br />

Akşemseddîn, üzerine aldığı otuz bin akçenin yirmi dokuz binini ödedi ve geriye bin akçe<br />

kaldı. Alacaklı, Akşemseddîn'e gelerek hepsini istedi. "Birkaç gün müsâade et." dediyse de,<br />

faydası olmadı. Sert ve küstah bir şekilde bir dakika bile bekleyemeyeceğini bildirdi. Bu söz<br />

üzerine fevkalâde müteessir olan Akşemseddîn hazretleri alacaklıyı içeri çağırdı. Evin<br />

önünde bir bahçe vardı. Ona;<br />

"Bahçeye gir, alacağın bin akçeyi al. Fazlasını alma!" dedi.<br />

O kimse, bundan sonraki durumunu şöyle anlatıyor:<br />

"Bahçeye girdim. Bahçenin içinde yassı yapraklı bir ot vardı. Her yaprağın üzerinde bir akçe<br />

vardı. O otta o kadar çok yaprak vardı ki, sayısını ancak Allahü teâlâ bilir. Onun<br />

yapraklarından bin akçe topladım. Fakat yaprakların üzerinden bir akçenin eksilmemiş<br />

olduğunu gördüm. Bahçenin içi de akçe ile doluydu. Bu hâli görünce, hayrette kaldım. Dışarı<br />

çıkıp, o bin akçeyi Akşemseddîn'in önüne koydum. "Bu akçeleri size bağışladım." dedim,<br />

yalvardım ve özür diledim. Fakat Şeyh, o bin akçeyi kabûl etmedi."<br />

Akşemseddîn hazretleri hocasının vasiyetini yerine getirdikten sonra tekrar Göynük'e geldi.<br />

Burada da bir mescid ve değirmen inşâ eyledi. Bir yandan oğullarının, diğer taraftan da<br />

kendisine intisâb edip gönül veren talebelerinin tâlim ve terbiyeleriyle uğraşıyordu.<br />

Tıb ilminde de kendini yetiştiren Akşemseddîn hazretleri çeşitli hastalıklara, hangi otlardan<br />

hazırlanan ilaçların iyi geleceğini bilirdi. Bu husustaki ilmi dillere destan idi. Bulaşıcı<br />

hastalıklar üzerinde de çalışmalar yaptı. Çünkü o devirde salgın hastalıklar binlerce insanın<br />

ölümüne sebeb oluyordu. Akşemseddîn hazretleri, etkileri bakımından kansere benzeyen<br />

seretân denilen bir hastalıkla da uğraşmıştı. Tıptaki şöhreti o dereceye vardı ki birkaç defâ<br />

Edirne sarayına çağrıldı.<br />

Talebelerinden Şeyh Mısırlıoğlu Abdurrahîm anlatıyor:<br />

"Hocam Akşemseddîn ile Edirne'ye gitmiştik. Sultan Murâd Hanın kazaskeri Süleymân<br />

Çelebi hasta idi. Bizi saraya dâvet ettiler. Sultanın tabibleri Süleymân Çelebi'nin etrafında<br />

ona ilâç veriyorlardı. Hocam tabiblere bunun hastalığı nedir? diye sordu. Onlar;<br />

"Şu hastalıktır." diye cevap verdiler. Hocam;<br />

"Buna Sersam ilâcı yapmak lâzımdır." buyurdu. Tabibler;<br />

"Bunun hastalığı o değildir amma sen yine o ilâcı ver." deyip gittiler. Ben çok üzülmüştüm.<br />

Zîrâ hocamın hastalığa tam vâkıf olamadığını zannetmiştim. Hocam divitle kalem istedi,<br />

reçetesini yazdı. İlaçlarını hazırladı ve Süleymân Çelebi'ye verdi. Aradan kısa bir zaman<br />

geçince, Süleymân Çelebi'de sıhhat alâmetleri belirdi ve iyi oldu."<br />

Yine Fâtih Sultan Mehmed Han'ın kızı Gevherhan Sultan hastalanmıştı. Tabibler tedâvide<br />

âciz kalıp özür dilediler. Sonunda Akşemseddîn hazretlerine mürâcaat edildi. Onun yazdığı<br />

ilâç Allahü teâlânın izni ile iyi geldi.<br />

İkinci Murâd Hanın vefâtı ile Osmanlı tahtına çıkan genç pâdişâh Sultan Mehmed,<br />

İstanbul'un fethi hazırlıklarını tamamladıktan sonra şehre doğru hareket ederken, Allah<br />

adamlarının da ordusunda bulunmasını istedi. Bu dâvet üzerine Akşemseddîn, Akbıyık<br />

Sultan, Molla Fenârî, Molla Gürânî, Şeyh Sinân gibi meşhûr âlim ve velîler, talebeleriyle<br />

birlikte orduya katıldılar. Yine orduya katılan Aydınoğlu, Karamanoğlu, İsfendiyaroğlu<br />

kuvvetleri gibi gönüllü birlikler, İstanbul'un fethinin, bütün Türk-İslâm âlemince mukaddes<br />

bir gâye kabûl edildiğini dile getirdiler. Bilhassa talebeleriyle birlikte orduya katılan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!