22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

1) Güldeste-i Riyâz-i İrfan; s.221<br />

2) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi; s.126<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.251<br />

4) Tâcü't-Tevârih; c.5, s.97<br />

AKŞEMSEDDÎN;<br />

İstanbul'un mânevî fâtihi, büyük âlim, üstad, hekim ve velî. Asıl ismi Muhammed bin<br />

Hamzâ, lakabı Akşeyh'tir. Evliyânın büyüklerinden Şihâbüddîn Sühreverdî'nin neslindendir.<br />

Soyu, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîk'a ulaşır. Hacı Bayram-ı Velî'nin, ona; '"Beyaz (ak) bir insan<br />

olan Zeyd'den, insan cinsinin karanlıklarını söküp atmakta güçlük çekmedin." demesi<br />

sebebiyle, "Akşemseddîn" lakabı verilmiştir. Saçının, sakalının ağarması ve ak elbiseler<br />

giymesi sebebiyle"Akşemseddîn" denildiği de rivâyet edilmiştir.<br />

1390 (H.792) senesinde Şam'da doğdu. Küçük yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Yedi yaşında<br />

babası ile Anadolu'ya gelip Amasya'nın Kavak nâhiyesine yerleşti. Bir süre sonra babası<br />

vefât etti. Akşemseddîn'in babası da âlim ve velî idi. Babası vefât edip, defn olunduğu günün<br />

gecesi bir kurt gelip kabrini açtı. Bu kurt, o beldeye musallat olmuştu. Yeni mezarları bulur<br />

ve ölüyü mezardan çıkararak parçalardı. Şeyh Hamza'yı da parçalamak ve yemek istemişti.<br />

Fakat Şeyh Hamza, mübârek elini uzatarak, o kurdu boğazından sıkıp öldürdü. Ertesi sabah<br />

ziyârete gelen halk, kurdu ölü, Şeyh Hamza'nın elini de mezardan çıkmış buldular. Hâl sâhibi<br />

biri;<br />

"Kurda değdiği için, Şeyh Hamza'nın mübârek elinin yıkanması lâzımdır." dedi. Elini<br />

yıkadılar. El, hemen içeri çekildi. O günden beri Akşemseddîn'in babası, Kurtboğan lakabı ile<br />

meşhûr oldu.<br />

Akşemseddîn, babasının vefâtından sonra tahsîline devâm ederek, sarf, nahiv, mantık, meânî,<br />

belâgat ilm-i usûl-i fıkıh, akâid, hikmet okudu. Zekâ ve istîdâdının yardımıyla kısa sürede<br />

ilimleri ikmâl eyleyip tıp ilmini dahi tahsil ettikten sonra Osmancık medresesine müderris<br />

oldu. Burada günün belli saatlerinde ders verir artan zamanlarda nefsinin terbiyesi ile meşgûl<br />

olurdu. Devamlı takvâ üzere hakla birlikte bulunurdu. Yüksek ahlâk sâhibi idi. Ondaki bu<br />

hâlleri görenler ve bilenler kendisine zamânın büyük velîsi Hacı Bayram hazretlerine<br />

gitmesini tavsiye ettiler. Bu tavsiyelere uyan ve tasavvuf yolunda yükselmek isteyen<br />

Akşemseddîn hazretleri müderrislik görevini bırakarak, Ankara'ya geldi. Rastladığı bir<br />

kimseye Hacı Bayram-ı Velî'yi nerede bulabileceğini sordu. O da karşı sokakta yanında iki<br />

talebesiyle gezen bir zâtı göstererek;<br />

"İşte şu gördüğün, dükkan dükkan gezerek para toplayan kişi Hacı Bayram'dır." dedi.<br />

Akşemseddîn hazretlerinin yüzü buruştu kalbi sıkıntıyla doldu. Demek meşhur velî Hacı<br />

Bayram dükkan dükkan para topluyor, buralara kadar kendimi boşuna yormuşum diyerek<br />

oradan uzaklaştı ve meşhur velî Şeyh Zeynüddîn-i Hâfî hazretlerine talebe olmak gâyesiyle<br />

Haleb'e doğru yola çıktı. Günlerce yol alan Akşemseddîn Haleb'e bir konak mesâfeye<br />

geldiğinde bir hana indi. Sabah, elleri yüzünde korku, şaşkınlık ve dehşet içerisinde uyandı.<br />

Hâlâ gördüğü rüyânın etkisi altındaydı. Sabah namazını edâ eden Akşemseddîn izi üzerine,<br />

Haleb yerine tekrar geri Ankara istikâmetine döndü. Oysa Haleb'e bir saat kalmıştı. Onu geri<br />

döndüren, Akşemseddîn hazretleri ile ilgili bir rüyâ idi ve hep bu düşün tesiri ile yürüyordu.<br />

Rüyâsında boynuna takılan bir zincir Hacı Bayram'ın elindeydi. Akşemseddîn, Haleb'e<br />

gitmek istedikçe Hacı Bayram zinciri çekiyordu. Tam boğulmak üzere iken uyanmıştı. Rüyâ<br />

tâbiri gerektirmeyecek kadar açıktı. Akşemseddîn hızla Hacı Bayram'a gelirken; "Ne yaptım

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!