22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ulunmadıkları hâlde, Ahmed bin Zeyd'i, oğlu Ebû Bekr'i, çoluk-çocuğunu ve onu<br />

sevenlerden bir kısmını şehîd ettiler. Evinde pekçok mal vardı. Bu mallar halka âit idi. O<br />

havâlide herkesin îtimâd edip güvendiği bir zât olduğu için, halk, mallarını onun yanına<br />

emânet olarak bırakıyorlardı.<br />

Vâli Muhammed bin Ali Mehdevî, Ahmed bin Zeyd hazretlerini şehid ettikten sonra âkıbeti<br />

çok kötü oldu. Bir gün katıra binmişti. Katır, yolda giderken birdenbire ürküp, vâliyi<br />

üzerinden yere attı. Vâlinin ayaklarından birisi üzengiye takılıp kaldı. Katır, koştukça<br />

koşuyordu. Vâliyi de yerde sürükleyerek götürüyordu. Bir müddet katırı kimse<br />

yakalayamadı. Ancak büyük bir çabadan sonra yakalayabildiler. Ona, katırın niçin ürküp<br />

kaçtığı sorulduğunda, şöyle anlattı: "Âniden Ahmed bin Zeyd'i gördüm. Katırın karşısına<br />

çıkıp, eliyle katıra işâret etti. Bunun üzerine katır birdenbire süratle kaçmaya başladı ve beni<br />

üzerinden düşürdü." dedi. Vâli yaralı hâlde bir müddet yattı ve sonra öldü.<br />

Bu hâdise Ahmed bin Zeyd hazretlerinin şehit edilmesinden bir ay kadar sonra vukû buldu.<br />

Âlimlerden bir zât, Ahmed bin Zeyd'i şehîd edildikten sonra rüyâsında bu zâtın elinde bir<br />

kâğıt üzerinde şöyle bir beyit yazılı olduğunu görmüş:<br />

"Günler bizim lehimize dönünce, onların da aleyhinde olan günler gelecek (cezâlarını<br />

görecekler)."<br />

1) Câmi-u Kerâmât-il Evliyâ; c.1, s.318<br />

2) Tabakât-ul-Havvâs; s.24<br />

3) İslâm Âlimleri<strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.363<br />

AHMED ZİYÂÜDDÎN EFENDİ<br />

Âilesi ve nerede doğduğu hakkında bilgi bulunamayan Ahmed Ziyâüddîn Efendi, uzun bir<br />

süre tabur imamlığı yaptıktan sonra emekliye ayrıldı. Medîne-i münevvereye hicret edip kırk<br />

sene Resûlullah efendimizin kabrinde hizmet etti. Sonra İstanbul'a gelip Ahmed Ziyâüddîn<br />

Gümüşhânevî'nin halîfesi Şeyh Hasan Hilmi Efendiye talebe oldu. Kısa sürede büyük<br />

derecelere kavuşup halîfesi oldu. 1921 yılında vefât ettikten sonra İstanbul Süleymâniye<br />

Câmii avlusundaki Gümüşhânevî'nin halîfelerine âit olan mezarlığa defnedildi.<br />

AHMED ZİYÂEDDÎN GÜMÜŞHÂNEVÎ (Bkz. Ziyâeddîn Gümüşhânevî)<br />

AHMEDULLAH;<br />

Evliyânın meşhûrlarından. Hazret-i Osman'ın soyundandır. Evliyânın büyüklerinden meşhûr<br />

İslâm âlimi Muhammed Senâullah Pânipütî hazretlerinin büyük oğludur. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1784 (H.1198) de Pânipût'ta vefât etti. Tasavvufda Mazhâr-ı Can-ı Cânân<br />

hazretlerinin meşhûr talebelerinden ve halîfelerindendir.<br />

Önce babasından ve diğer âlimlerden ilim öğrendi. Bu hususta büyük gayretler gösterdi.<br />

Tahsîli sırasında ilim öğrenmek için çok çalıştı. Gecelerini kitap okumakla ve öğrenmekle<br />

geçirirdi. Kendini ilme o derece vermişti ki, yeme, içme aklına gelmezdi. Kırâat ve tecvid<br />

ilminde mütehassıs oldu. Her gün yirmi bir cüz Kur'ân-ı kerîm okurdu.<br />

Tasavvufta Mazhâr-ı Cân-ı Cânân hazretlerinin derslerinde ve sohbetlerinde yetişti. Kalbin<br />

temizlenmesinde ve insanın olgunlaşmasında büyük tesiri ve faydası olan "Lâ ilâhe illallah"<br />

zikrini çok yapardı. Günde otuz beş bin defâ söylerdi. Tasavvufta kemâle erdikten sonra,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!