22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

üstünlerinden oldu. Tasavvuf ehli arasında kendisi için, zamânında bulunan evliyânın<br />

Cüneyd-i Bağdâdî'si denirdi.<br />

Ahmed Zâhid hazretlerinin ders verip sohbet etmesi, insanlara dînimizin emir ve yasaklarını<br />

anlatması için bir câmi yapılmasına karar verildi. Bu hazırlıklar yapılırken, sultanın yakın<br />

adamlarından Cemâleddîn isimli birisi, Ahmed Zâhid'e karşı uygun olmayan düşünceler<br />

içinde idi. Câminin inşâsına mâni olmak istedi. Ahmed Zâhid buna çok üzüldü. Diğer taraftan<br />

bir sebepten dolayı Cemâleddîn sultan tarafından hapsedildi. İnşâata devam eden ustalar,<br />

Cemâleddîn'in hapisten çıkıp, tekrar inşâata engel olmasından çekiniyorlardı. Ahmed Zâhid<br />

onlara iltifat edip; "Merak etmeyin. Onun cezâsı hususîdir. Câminin inşâatı bitmedikçe<br />

çıkamaz." buyurdu. Daha böyle îtiraz edenler oldu ise de hepsi cezâlarını buldular. Câmi<br />

tamamlandıktan sonra Ahmed Zâhid hazretleri uzun seneler bu câmide yüzlerce talebe<br />

yetiştirdi. Binlerce kişi sohbetlerinden istifâde etti. "Ehl-i sünnet îtikâdında olan sâlih biri;<br />

benim bu mescidime gelip iki rekat namaz kılsa ve bu îtikâd üzere vefât etse, bana kıyâmet<br />

gününde elinden tutmam, kendisini müşkilâttan korumam ve ona şefâat etmem için izin<br />

verildi." buyururdu.<br />

Çok kerâmetleri görüldü. O ise, bu yüksek hallerini gizler, anlatılması îcab ettiğinde, başka<br />

bir kimseden naklediyor gibi anlatırdı.<br />

Ahmed ez-Zâhid hazretlerinin en önde gelen talebelerinden olan Muhammed Gamravî, bir<br />

ara, Kâhire'ye yüz doksan kilometre mesâfede bulunan Dimyât bölgesine gitmişti.<br />

Dönüşünde hediye olarak yanına bir kova pekmez aldı. Gemiye binmek üzere Nil Nehrinin<br />

sâhiline geldi. Pekmez kovası da yanında idi. Orada beklerken, oradan geçen birisi kovaya<br />

takıldı, kova da yuvarlanıp nehre düştü. Muhammed Gamravî, Kâhire'ye hocasının yanına<br />

geldiğinde, hocası;<br />

"Hediyen nerede?" diye sordu. O da mahcûb bir şekilde;<br />

"Efendim, size getirmek üzere bir kova pekmez almıştım. Getiremedim. Birisi takılıp, kova<br />

nehre yuvarlandı." dedi. Bunun üzerine Ahmed ez-Zâhid hazretleri, buna iltifât ederek;<br />

"Sen gelmeden evvel hediyen gelip bize ulaştı." buyurdu ve kendisini başka bir odaya<br />

götürdü. Muhammed Gamravî o odada rafta, nehre yuvarlanmış olan pekmez kovasını gördü.<br />

Kovadan hâlâ sular damlıyordu. Bu hâlin hocasının bir kerâmeti olduğunu anlayıp çok<br />

sevindi.<br />

Bir defâsında kendisine küçük bir çocuk getirip, bunun için duâ etmesini istediler. O da;<br />

"Yâ Rabbî! Bu çocuğu, dünyâ hayâtında şan ve şöhret âfetinden muhâfaza et!" buyurdu. O<br />

çocuk, bu duâ bereketiyle sâlihlerden, velî bir zât olarak yetişti.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.319<br />

2) Tabakât-ül-Kübrâ; c.2, s.81<br />

3)İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.245<br />

AHMED-İ ZERRÛK;<br />

Evliyânın büyüklerinden ve Mâlikî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi Ahmed olup, babasının ismi<br />

Ahmed'dir. Nisbetleri el-Bernesî el-Fâsî'dir. Zerrûk ismiyle meşhurdur. Künyesi Ebü'l-Fadl,<br />

lakabı Şihâbüddîn'dir. 1442 (H.846) senesinde Fas'da doğdu. 1493 (H.899)da Batı Trablus'un<br />

Tekrîn nâhiyesinde vefât etti. Doğmasından iki gün sonra annesi, beş gün sonra da babası<br />

vefât etti. Fıkıh ilminde âlim bir kadın olan ninesi, onu himâye edip büyüttü. On yaşında<br />

Kur'ân-ı kerîmi ezberledi ve terzilik sanatını öğrendi. On altı yaşında kırâat ilmini öğrendi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!