22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

2) Meşreu'r-Revî; c.2, s.84<br />

AHMED BİN YAHYÂ EL-CELÂ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İsmi Ahmed bin Yahyâ el-Celâ, künyesi Ebû Abdullah'tır. İbn-i<br />

Celâ diye de bilinir. Aslen Bağdatlıdır. Doğum târihi bilinmemektedir. Şam'da yaşadı. Babası<br />

Yahyâ el-Celâ da evliyânın büyüklerindendi. Ahmed bin Yahyâ, 918 (H. 306) senesi Receb<br />

ayında Şam'da vefât etti.<br />

Ahmed bin Yahyâ önce babasından ilim ve edeb öğrendi. Zamânın büyük velîlerinden<br />

Zünnûn-i Mısrî ile Ebû Türâb Nahşebî hazretlerinin sohbetlerinde yetişip olgunlaştı.<br />

Cüneyd-i Bağdâdî, Ebü'l-Hasan-ı Nûrî hazretleri ile görüşüp istifâde etti. Evliyâdan Ebû<br />

Abdullah Busrî'nin sohbet arkadaşı oldu.<br />

Ahmed bin Yahyâ, Şam evliyâsının en meşhurlarından olup derin ilmi ve hikmetli sözleri<br />

vardı. Bir taraftan insanların kalblerini mânevî kirlerden temizlerken, diğer yandan ilim<br />

öğretip talebe yetiştirirdi. Ebû Ali Rodbârî, Ebû Bekr Muhammed Dukkî ve Hakim Tirmizî<br />

talebelerinin meşhurlarındandır.<br />

Ahmed bin Yahyâ, tasavvuf yoluna girişi ile ilgili hâtırasını şöyle anlatır:<br />

Anne ve babama; "Beni Allahü teâlâya hibe, hediye ederseniz, hep O'nun yoluna çalışırım."<br />

dedim. Onlar da; "Verdik." dediler. Ben de memleketimi terkettim. Bir zaman sonra, gece<br />

vakti gelip kapıyı çaldım. Babam; "Kimsin?" diye sordu. Ben de; "Oğlunum." deyince; "Ben<br />

oğlumu, Allahü teâlânın yoluna verdim; verdiğimi geri almam." deyip kapıyı yüzüme kapadı.<br />

Ben de geri döndüm çalışmalarıma devâm ettim. Çok şeyler kazandım.<br />

Hak yolda ilerlerken başından geçen ibretli bir hâdiseyi şöyle anlatır:<br />

Birgün güzel yüzlü bir hıristiyan çocuğunu görüp, güzelliğine hayret ettim. Cüneyd hazretleri<br />

bu hâlimi görünce; "Cenâb-ı Hakk'ın yarattığı her şeyde, hayret nazarıyla bakacak çok şey<br />

vardır. Sen bunun cezâsını yakında görürsün!" buyurdu. Nitekim oradan ayrılır ayrılmaz,<br />

ezberimdeki bütün Kur'ân-ı kerîmi unuttum. Tekrar ezberlemek için senelerce uğraştım.<br />

Tövbe ettim, Allah'a yalvardım. Şimdi, bir şeye ilgi duymaya cüret edemiyorum. Allah'tan<br />

başka bir şeyle Alâkadâr olmayı kendime yakıştıramıyorum.<br />

Ahmed bin Yahyâ hocası Zünnûn-i Mısrî hazretleriyle geçen bir hâtırasını da şöyle anlatır:<br />

Talebelik günlerinde, rehberim Zünnûn-i Mısrî hazretleri ile Mekke'de berâberdik. Günlerce<br />

aç kalıp bir şey yemedik. Birgün Zünnûn, Hira dağına çıkmak için, öğle namazından önce<br />

kalkıp abdest aldı yola çıktı. Ben de peşindeydim. Giderken yol kenarına atılmış tâze muzlar<br />

gördüm. Birkaç tâne alıp, Zünnûn hazretlerine göstermeden kolumun yenine koydum.<br />

Zünnûn hazretleri yanımdan uzaklaşınca da, çıkarıp yemeye başladım. Gözlerimle onu tâkip<br />

ediyordum. Tepeye varıp insanlardan uzaklaşınca bana dönüp; "Yenine koyduğun şeyi<br />

çıkar." dedi. Ben çok mahcûb oldum. Abdest alıp mescide gittik. Öğle, ikindi, akşam ve yatsı<br />

namazlarını kıldık. Yatsıdan bir saat sonra, bir adam elinde bir tepsi yemekle çıkageldi.<br />

Getirip Zünnûn hazretlerinin önüne koydu. Yemesini işaret edip gitti. O, hiç hareketsiz<br />

duruyordu. Bana baktı ve; "Buyur ye!" dedi. Ben de; "Yalnız mı yiyeceğim?" dedim.<br />

"Yemeği sen istedin. Biz talepte bulunmadık. Yemeği isteyen yer." buyurdu. Bunun üzerine,<br />

mahcûb bir şekilde bu yemeği yedim.<br />

Ahmed bin Yahyâ, kazandığının hepsini fakirlere sadaka verirdi. Kuldan bir şey beklemez,<br />

arzusunu yaratana bildirirdi. Birgün kendisine fakirliğin ne demek olduğunu sordular. Hiç<br />

seslenmedi. Bir kenara çekildi, sonra da çekip gitti. Çok geçmeden geri geldi. "Üzerimde bir<br />

mikdâr para vardı. Bu para üzerimde dururken fakirlikten bahsetmeye utandım. Gittim,<br />

parayı mahallemin fakirlerine dağıtıp geldim. Şimdi cevap verebilirim." buyurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!