22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

süslenir. Bu ise bir rehberin yol göstermesi ile mümkün olur."<br />

1) Sefînetü'l-Evliyâ; c.4, s.156<br />

2) Osmanlı Müellifleri; c.1, s.225<br />

AHMED ŞEYBÂNÎ;<br />

Hindistan evliyâsından. İsmi Ahmed olup, babasının ismi Kâdı Mecdüddîn'dir. İmâm-ı A'zam<br />

hazretlerinin en yüksek talebelerinden olan İmâm-ı Muhammed Şeybânî'nin soyundandır.<br />

Hindistan'ın Nârnûl beldesinde doğup yetişti. Doğum târihi belli değildir.<br />

Küçük yaşta ilim tahsîline başlayan Ahmed Şeybânî Hâce Hüseyin Nâgûrî'nin talebesi oldu.<br />

Zâhirî ve bâtınî ilimleri tahsîl etti. Ayrıca başka âlimlerin de sohbetlerinde bulundu. İlim<br />

tahsîlini tamamladıktan sonra, Ecmîr'e yerleşti. Orada yetmiş seneden fazla kaldı. Dünyâya<br />

düşkün olmaktan, haramlara ve şüphelilere düşmekten uzak bir şekilde, nefsin isteklerine<br />

muhâlefet ederek, ibâdet ve tâat ile meşgûl olarak yaşardı. Haramlara düşmekten son derece<br />

sakınır, takvâ üzere bulunurdu. Tasavvuf yolunda ilerlemiş olup, yüksek derece sâhibi idi.<br />

Dünyâya düşkün olmamakla birlikte, dünyâya düşkün olanlardan da uzaktı. Sohbetinde<br />

bulunanlara; dînimizin hükümlerini, tasavvuf yolunda bulunmanın husûsiyetlerini ve bu yola<br />

âit ince bilgileri anlatırdı. Meclisi, Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin meclisi gibiydi. Emr-i mârûf<br />

ve nehy-i münkerde, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını bildirmede çok gayretliydi. Zengin,<br />

fakir, tanıdık ve yabancı, herkese karşı, fitne çıkarmadan emr-i mârûf yapardı ve bu hususta<br />

hiçbir zaman gevşeklik göstermezdi. Arabî ve Fârisiyi çok güzel konuşurdu.<br />

Ahmed Şeybânî, küçüklüğünde akrabâları ile birlikte alışveriş için Mendev beldesine<br />

gitmişti. Şeyhülislâm Şeyh Mahmûd Dehlevî de oradaydı. Cemâat ile namaz kılındı.<br />

Namazda Mahmûd Dehlevî en ön safta başka âlim zâtlar ile birlikte bulunuyordu. Mahmûd<br />

Dehlevî, namaza dururken iftitâh tekbîrini imâmdan önce aldı ve bu hâl Ahmed Şeybânî'nin<br />

dikkatini çekti. Namazdan sonra, başka âlimlerin, bu hâli Şeyhülislâm'a söylemekte gevşek<br />

davrandıklarını görünce çok hayret etti. Nihâyet dayanamayıp yanına giderek; "Sizin bu<br />

namazınız olmadı. İmâmdan evvel tekbîr aldınız." dedi. Bu hâli öğrenen Şeyhülislâm, bu<br />

çocuk yaşta, fakat dînini bilen ve çok uyanık olan Ahmed Şeybânî'ye teşekkür edip, namazını<br />

iâde etti.<br />

Ahmed Şeybânî hazretleri, öğünme vesîlesi sayılabilecek gösterişli elbiseler giymezdi.<br />

Namazlarda sarık sarardı. Cumâ ve bayram günlerinde, sünnet olduğu için ve dünyâ ehlinden<br />

yanına gelenler olursa onlara karşı da heybetli olmak, İslâmın şerefini, vakarını korumak için<br />

kıymetli elbise giyerdi. "Din ehlini dünyâ ehline aşağı göstermemelidir. Zîrâ dünyâ ehli,<br />

görünüşe bakarlar." buyururdu.<br />

Sohbetlerinde, Allahü teâlâ buyurdu ki, Resûlullah efendimiz buyurdu ki gibi ifâdeleri,<br />

ehemmiyetine binâen tam bir azamet ve heybetle söylerdi ve böyle söylemesi, insanlara çok<br />

tesirli olurdu.<br />

Fakirlere, tasavvuf yolunda bulunanlara çok hürmet ederdi.Hayvanına binmiş olarak<br />

giderken, böyle zâtlardan birini görse, hemen iner, onun geçmesini bekler, ellerini bağlamış<br />

olarak hürmetle dururdu.<br />

Huzûrunda gıybet konuşulsa, hattâ lüzûmsuz bir şey söylense aslâ müsâade etmez, derhâl;<br />

"Baba sus!" diyerek îkaz ederdi. Talebelerinden birisi edeb ve hürmetle duyacağı şekilde<br />

ismini söylese hemen gözleri yaşarır ve kendisini aşağılayarak; "Ahmed kim oluyor, o<br />

zarardadır." derdi.<br />

Ahmed Şeybânî hazretleri, gece yarısı geçtikten sonra kalkıp, Hâce Muînüddîn hazretlerinin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!