22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

uyumadı.<br />

Ayderûsî yirmi beş yaşında iken amcasıÖmer Muhdâr vefât etti. Bunun üzerine halk,<br />

Muhammed bin Hasan'a mürâcaat ederek Ömer Muhdâr'ın vazîfesini yapmasını istediler. O<br />

da istihâre yaptıktan sonra bu işe Abdullah Ayderûsî'nin daha lâyık olduğunu söyledi.<br />

Ayderûsî ise bu vazîfeyi, genç olduğunu ve amcalarının bu işe kendisinden daha lâyık<br />

olduğunu söyleyerek kabûl etmek istemedi. Fakat amcalarının ısrarları üzerine, ders vermeye<br />

ve talebe okutmaya başladı. Dört bir taraftan gelen talebeler kendisinden fıkıh, tefsîr, hadîs<br />

ve tasavvuf yolunu öğrendiler. Sohbetlerinde devlet ileri gelenleri bulunurdu. İmâm-ı<br />

Gazâlî'nin İhyâu Ulûmiddîn kitabını çok okurdu. Neredeyse ezberlemişti.Bunu talebelerine<br />

de tavsiye ederek; "Bizim için kitap ve sünnetin dışında bir yol, bir usûl yoktur. Bu yolu da<br />

musanniflerin efendisi, müctehidlerin sonuncusu, Hüccet-ül-İslâm İmâm-ı Gazâlî, İhyâu<br />

Ulûmiddîn adlı eserinde açıklamşıtır. Bu eser, Kitab (Kur'ân-ı kerîm), Sünnet (hadîs-i<br />

şerîfler), tarîkat ve hakîkatin açıklamasından ibârettir." buyurdu.<br />

Abdullah Ayderûsî cömerd, ikrâm sâhibi idi. Bütün malını, mevkıini müslümanlara tahsis<br />

ederdi. Herkese durumuna göre muâmele eder ve herkesin seviyesine inerdi. Konuştuğu<br />

kimse onun en çok kendisini sevdiğine inanırdı.<br />

Abdullah el-Ayderûs; dünyaya düşkün olmayıp haram ve şüpheli şeylerden çok sakınan bir<br />

zât idi. Kerâmetleri ve menkıbeleri çoktur.<br />

Abdullah el-Ayderûs'un hanımı Âişe binti Ömer Muhdâr çok ağır hasta oldu. Akrabâlarından<br />

bir hanım onun odasına girdi. Âişe hanımın sanki nefes alması durmuştu. Kadın iyice<br />

anlamak için, Âişe hanımı sağa sola çevirdi. Hiç ses alamadı. Abdullah el-Ayderûs'a haber<br />

verince, hanımının yanına girdi. Dedikleri gibi nefes almadan yatıyordu. Hanımına duâ edip<br />

üç defâ ismi ile seslendi, üçüncü seslenişte, Allahü teâlânın izni ile hanımı cevap verdi ve<br />

hastalıktan kurtulmuş olarak kalktı.<br />

Allahü teâlâ, daha birçok hastaya, Abdullah el-Ayderûs hazretlerinin duâsı ile şifâ ihsân<br />

etmiştir.<br />

Şöyle anlatılır:<br />

Ali bin Ömer Meşûs isimli sâlih bir zât vardı. Bu zât, bir gün hanımına bedduâ etti. Hanımı<br />

bir hastalığa yakalanıp bîtâb düştü. Bunun üzerine pişman olan ve üzülen o zât, hemen Ebû<br />

Muhammed el-Ayderûs'un yanına gidip durumu anlattı. Ebû Muhammed el-Ayderûs, o zâtı<br />

bir daha bedduâ etmekten men etti ve; "Sen şimdi hanımının yanına git." dedi. O zât<br />

hanımının yanına gittiğinde, onun, sapasağlam olduğunu gördü; "Sen nasıl oldu da böyle<br />

iyileştin?" diye sordu. Hanımı; "Sen gittikten bir süre sonra uyumuşum. Rüyâmda Şeyh<br />

Abdullah yanıma geldi ve benim üzerime Mâşâallah okudu. Sonra da bana; "Kalk." dedi.<br />

Uyanıp kalktım ve Allahü teâlânın izniyle yürüdüm." cevabını verdi.<br />

Abdürrahmân Hatîb isimli bir zâtın, sağ elinde bir yara çıktı ve kısa zamanda yayıldı. Eli<br />

şişti. Bu durum karşısında çok korktu ve ne yaptı ise çâre bulamadı. Kime gitti ise, yarası<br />

daha da azdı. Sonunda o zât Ebû Muhammed el-Ayderûs hazretlerinin yanına gelip<br />

durumunu arz etti. Şeyh Ebû Muhammed, yarasına baktı. Sonra eliyle şişkin olan yaranın<br />

üzerini meshetti. Bâzı ilâçlar sürdü. "Şifâ Allahü teâlâdan." buyurdu. Orası iyileşti ve<br />

yaradan eser kalmadı.<br />

Ebû Muhammed el-Ayderûs zamânında, bulunduğu beldenin ileri gelenlerinden bir kişinin,<br />

bir kız çocuğu vardı. O kişi kız çocuğunu çok severdi. Bir gün kızın gözü ağrımaya başladı.<br />

Sonunda kızın gözü kapandı. O zât, kızını alarak, Şeyh Ebû Muhammed'in yanına getirdi.<br />

Kızının sıhhate kavuşması için duâ istedi. Şeyh Ebû Muhammed, şifâsı için Allahü teâlâya<br />

duâ etti. Sonra eli ile gözün üzerine meshetti. Allahü teâlânın izni ile o kızın gözleri iyileşti.<br />

Süleymân bin Ahmed-i Bahnâk şöyle anlatır:

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!