22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

"hilâfeti hâiz olan Türkler" etrâfında yeniden tesis ve takviye için Şeyh Senûsî hazretlerini<br />

huzûruna kabûl etti. Ondan Müslüman Âlemini dolaşarak Hilâfet etrafında bozulan birliği<br />

yeniden kurmasını ricâ etti. Gerçekten de o devirde müslümanların en fazla sözünü<br />

dinleyecekleri şahsiyet gâyet haklı bir şöhrete mâlik olan Şeyh Senûsî hazretleri idi. Şeyh<br />

hazretleri derhâl muvâfakat ederek Sultana, Türk milletine hizmete hazır bulunduğunu<br />

bildirdi. Ancak tam İslâm Dünyâsını dolaşmaya çıkacağı sırada kendisini dâvet eden Sultan<br />

Reşâd Han vefât etti. Sultan Vahideddîn'in cülûs merâsiminde bulunmak üzere seyâhat<br />

ertelendi.<br />

Osmanlı pâdişâhlarının saltanata çıkışlarında cülûs merâsimi denilen bir merâsim yapılırdı.<br />

Bu merâsimde devrin en kıymetli İslâm âlimi tarafından Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin<br />

türbesinde yeni pâdişâha umûmiyetle hazret-i Ömer'in kılıcı kuşatılırdı. Sultan Vahideddîn'in<br />

cülûs merâsiminde ona bu kılıç Şeyh Ahmed es-Senûsî tarafından kuşatıldı. Şeyh hazretleri<br />

pâdişâha kılıcı takarken şöyle duâ etti: "Cenâb-ı Hak'tan zât-ı şâhânelerine ömrü tavil (uzun<br />

ömür), ecr-i cemîl (sevap) niyâz ederim, efendimiz."<br />

Ancak bu sırada netîceleri îtibâriyle bir felâket olan Mondros mütârekesi imzâlanınca,<br />

Pâdişâh, Senûsî hazretlerine maiyetiyle birlikte Bursa'da oturmasını irâde etti. Şeyh Ahmed<br />

Senûsî hazretleri daha sonra yine Vahideddîn Hanın isteği üzerine Türk Kurtuluş Savaşında<br />

çalışmak üzere Anadolu'ya geçti. Anadolu'yu, daha ziyâde doğu ve güney vilâyetlerimizi bir<br />

bir dolaşarak halkı Ankara'ya bağlamaya çalıştı. Her gittiği yerde beyazlara sarınmış olarak<br />

mahallî kıyâfetiyle kürsüye veya minbere çıkıyor, vâz ve irşâdlarıyla ordumuza gönüllüler<br />

kazandırıyordu. Onun her sözü bir nasîhattı. Elinde kılıcı, at üstündeki hali, heybeti, Anadolu<br />

Türk insanının üzerinde efsânevî tesirler meydana getiriyordu. Onun Kurtuluş Savaşındaki<br />

vâz ve nasîhatları, halkı birliğe dâvet edişi yalnız Anadolu'da değil, bütün İslâm dünyâsında<br />

derin akisler uyandırdı. Bu maksatla rastladığı gazetecilere Türk milletinin mücâdelesinin<br />

meşrûluğunu ve bütün müslümanların kendilerini desteklemelerinin dînen vâcib olduğunu<br />

ifâde eden kat'î beyânatlar vermekteydi.<br />

Şeyh Ahmed Senûsî hazretleri, Kurtuluş Savaşının sonlarına doğru, bu hareketin kurmayları<br />

arasında hilâfete ve halîfeye karşı başgösteren soğukluk üzerine Anadolu'da daha fazla<br />

durmayı uygun bulmadı. Büyük bir üzüntü içerisinde Ankara'dan ayrılarak Arap<br />

memleketlerine gitmek üzere yola koyuldu. Giderken söylediği şu sözler onun siyâsî bir dâhi<br />

olduğunu göstermektedir:<br />

"Bugün İslâm milletleri arasında en kuvvetli ve haşmetlisi ve dînî vahdet ve idâre yönünden<br />

en ümit vericisi Türk Milleti'dir. Binâenaleyh, bütün İslâmî harekât ve dayanışmanın kuvvet<br />

merkezi Türkiye olmalıdır. Kahraman Türk Milletini bu yakın alâka ve yardıma,<br />

dayanışmaya ve bu çok mühim vazîfeye ehil kılan birçok târihî ve stratejik imtiyazlar vardır.<br />

Hilâfeti temsil etmiş olması, bütün İslâm âleminin kalbgâhı olan Haremeyn ve civârının<br />

hâdim ve hâmisi olmak şerefine sâhip bulunması ve bütün emânât-ı mukaddeseyi hâlâ<br />

uhdesinde mahfûz bulundurması, asırlar boyunca İslâm'ın alemdârlığını yapması ve onu, İlâhî<br />

bir lütufla her türlü tehlike ve saldırıdan koruması ve nihâyet hâli hazırdaki tutumun hâlâ<br />

ümid verici olması gibi sebepler, bu büyük milleti bugün de İslâmî hareket ve dayanışmanın<br />

ve İslâm âlemi için, düşünüp çırpındığımız topyekün bir kurtuluşun yegâne kuvveti, rehberi<br />

ve lideri olmaya sevk etmektedir.<br />

Türkiye'nin ve İslâm Âleminin kurtuluşu Allahü teâlânın izniyle, ancak Müslüman Türk<br />

Milleti sâyesinde mümkün olabilir ve böyle olacaktır."<br />

Şeyh Ahmed es-Sünûsî hazretleri Türkiye'den ayrıldıktan sonra Şam'a gitti. Yaygın şöhreti ve<br />

ziyâretçilerinin çokluğu yüzünden kendisinden korkan Fransızlar, onu Şam'ı terke zorladılar.<br />

Buradan Filistin'e geçti. Orada da İngilizler kendisinden çekinip, endişelendiler. Artan İngiliz<br />

baskısı yüzünden Mekke'ye geçti ise de vehhâbî inancında olan İbn-i Suûd'la anlaşamadı.<br />

Sonunda Yemen imamlığı ile Suûd krallığı arasında tampon bir devlet olan Asîr'e çekildi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!