22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

iftirâlara hiç aldırış etmem." buyurdular ve mektubuna cevap olarak şunları yazdırdılar:<br />

"Muhterem İbrâhim Bestî hazretleri, Allahü teâlâ beni dilediği gibi ve istediği yerde yarattı.<br />

Sizin doğruluğunuza güveniyorum. Hayır duâlarınızdan beni mahrum bırakmamanızı ve<br />

haklarınızı helâl etmenizi yüksek zâtınızdan istirhâm ediyorum." Bu tevâzu dolu mektubu<br />

alan İbrâhim Bestî çok şaşırdı. Yüzünü yerlere sürüp dışarı çıktı gitti. Nereye gittiği ve<br />

nerede olduğu bilinemedi.<br />

Bir kimse Ahmed Rıfâî hazretlerini çekemez, onu hep kötüler, aleyhinde konuşurdu. Onun<br />

yüksek hallerini inkâr eder, hiçbirini kabûl etmezdi. Ahmed Rıfâî hazretlerinin talebelerinden<br />

kimi görse, önceden hazırladığı mektubu eline verip, hocasına götürmesini tenbih ederdi.<br />

Ahmed Rıfâî hazretleri de mektubu açınca, "Ey Mülhid, ey bid'atçı, ey zındık... gibi çok<br />

çirkin şeylerin yazılı olduğunu görürdü. Mektubu getiren talebesine bir mikdâr para verip, o<br />

kimseye götürmesini söyler ve; "Sen benim sevap kazanmama vesîle oluyorsun, cenâb-ı Hak<br />

sana hayırlar ihsân etsin, diye söylediğimi bildiriniz." derdi. Bu kimse, uzun müddet bu<br />

şekilde kötü hakâretlerine ve iftirâlarına devâm etti. Sonunda âciz kaldı. Ahmed Rıfâî'nin<br />

verdiği bu cevaplardan utanmaya başladı. Yaptığı hareketlerden pişman olup, tövbe etti.<br />

Özrünü beyân etmek üzere, af dilemek için, Ahmed Rıfâî'nin huzûruna doğru hareket etti.<br />

Bulunduğu şehre yaklaşınca başını açtı, üzerinden örtüsünü çıkardı, boynuna da bir yular<br />

taktı. Bir kimseye de bu yuları tutup, çeke çeke Seyyid hazretlerinin huzûruna götürmesini<br />

rica etti. Ahmed Rıfâî onu bu hâlde görünce, "Ey kardeşim! Seni bu hâle getiren nedir?" diye<br />

sorunca; "Yaptıklarım." dedi. Seyyid Ahmed; "Ey kardeşim! Yaptığınız sâdece birer<br />

hayırdır." buyurdular. O kimse yaptıklarına pişmân olduğunu bildirerek özür diledi. Özrü<br />

kabûl edilince, Ahmed Rıfâî'nin sâdık talebelerinden oldu.<br />

Devlet ileri gelenleri sık sık mektup yazarak Ahmed Rıfâî'den nasihat isterlerdi. Çünkü onlar<br />

Ahmed Rıfâî'nin büyük âlim ve evliyâ bir zât olduğunu biliyorlardı. Bunlardan biri olan<br />

Abbâsî halîfesi Ebû Ahmed Müstencid Billâh, bir adamını göndererek, Seyyid Ahmed Rıfâî<br />

hazretlerinden nasîhat istedi. Halîfe, Ahmed Rıfâî hazretlerine gönderdiği mektupta şöyle<br />

yazıyordu:<br />

"Bismillâhirrahmânirrahîm. Emîr-ul-mü'minîn'den Seyyid Ahmed Rıfâî'ye! Sizden nasîhat<br />

istiyorum. Çünkü ben, sizin nasîhatlarınıza çok muhtâcım. Bana yapacağınız nasîhatlar çok<br />

faydalı olacak. Allahü teâlânın size ihsân ettiği kıymetli bilgilerden bana yazınız. Çünkü siz,<br />

Allahü teâlânın mânevî lütuflarına mazhar olan bir zâtsınız. Bana ve bütün müslümanlara duâ<br />

ediniz."<br />

Seyyid Ahmed Rıfâî, mektubu okuduktan sonra; "Ne diyeyim! Eğer nasîhate gücüm yetmez<br />

desem, riyâ olur. Eğer gücüm yeter desem, hoş bir şey olmaz. Lâ havle velâ kuvvete illâ<br />

billâhil aliyyil-azîm." dedi. Sonra kâğıt istedi. Talebelerinden Ahmed bin Abdülmuhsin<br />

Tarrî'ye şöyle yazdırdı:<br />

"Bismillâhirrahmânirrahîm. Allahü teâlâya hamd ü senâlar olsun. Onun Resûlüne salât ve<br />

selâm olsun. Nasîhat isteyen mektubunuz bana ulaştı. Peygamber efendimiz; "Din nasîhattir,<br />

din nasîhattir, din nasîhattir." buyurdu. Eğer bu hadîs-i şerîf olmasaydı, sana bu nasîhati<br />

yapmazdım. Çünkü, senin gibi insanlara nasîhat için iki şart lâzımdır: 1) Nasîhat edenin<br />

ihlâslı olması, 2) Amel etmek şartıyla, din kardeşinin yaptığı nasîhatı kabûl etmek.<br />

Ey müminlerin emîri! Resûlullah'ın sünnetine tâbi olarak, Allahü teâlânın emirlerini nefsinde<br />

yaşar ve Allah'ın emirlerine saygı gösterirsen, insanlar da senin memurlarına saygı<br />

gösterirler.<br />

Ey emîr! Bizans Kayserinin ve mecûsî sultanlarının memleketlerindeki kuvvetlerine bakma.<br />

Onlar câhil oldukları için, hakdan uzaklaşıp, dünyâlıklara yöneldiler. Onlar ölünceye kadar<br />

dünyâ muhabbeti ve arzusu ile yaşadılar. Emri altında olanlara, yumuşaklıkla iyi muâmele<br />

etmediler. Onlara güç gelecek işler emrettiler.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!