22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

gitmişti. Ziyâretten sonra Ahmed Nahlâvî kabrin yanına oturdu. Bu sırada talebelerinden<br />

birisi, elinde, büyükçe ve yuvarlak bir taş getirerek Ahmed Nahlâvî'nin önüne koydu ve; "Ey<br />

Efendim! Şu taş altın olmuş olsa, bizler onunla ihtiyaçlarımızı karşılar, rahat ederdik." dedi.<br />

Ahmed Nahlâvî taşa bakarak; "Allahü teâlânın öyle kulları vardır ki, bir taşa nazar etseler, o<br />

taş altın olur." buyurdu. O taş o anda Allahü teâlânın izni ile altın oluverdi. Sonra taşı getiren<br />

talebeye; "Onu al götür." buyurdu. Talebe almak istedi ise de yerinden kımıldatamadı. Bunun<br />

üzerine Nahlâvî tekrar nazar edince altın tekrar taş oldu. Bundan sonra o talebe taşı rahatça<br />

alıp götürdü. Talebeleri bu hâlden anladılar ki, büyükler Allahü teâlânın izni ile taşın altın<br />

olmasına vesîle olurlar. Bununla berâber böyle şeylere kıymet ve îtibâr etmezler. İnsanların,<br />

böyle hâlleri ile değil, İslâmiyete tam uymaları ile kıymet kazanacaklarını bildirirler.<br />

Nahlâvî hazretleri, bâzı kimselerle Şeyh Hayât bin Îsâ Harrânî'nin ziyâretine gitti. Birkaç<br />

gece orada kaldıktan sonra içlerinden Abdürrahmân Galsâ isimli bir zât sabah namazının<br />

vakti girdi zannıyla oradakilere namaz kıldıracağı sırada, Nahlâvî başını kaldırıp, daha fecrin<br />

girmediğini, sabah namazının kılınamayacağını söyledi. Buna rağmen bâzıları namaz kılıp<br />

yola çıktı. Fakat yolda fecrin ancak iki saat sonra doğduğuna şâhid oldular. Bunun üzerine bir<br />

nehrin kenarında konaklayıp, sabah namazlarını kıldılar.<br />

Ahmed Nahlâvî Allahü teâlâyı tanıyan âriflerin meşhûrlarındandı. Allahü teâlâdan çok<br />

korkardı. Bu korku, Allahü teâlâya olan muhabbetinin çokluğundan hâsıl olan bir korkuydu.<br />

Allahü teâlânın aşkı ile âdetâ kendinden geçmiş hâlde bulunurdu. Keşf, müşâhede, irfân ve<br />

hârikalar sâhibi, olgun ve yüksek bir velîydi. İnsanların ona olan inançları çok kuvvetli olup,<br />

onun için "Şam'ın bereketi" ismini kullanırlardı. Büyüklüğünü, üstünlüğünü gizlerdi. Hâlleri<br />

ve tavırları çok garîb idi. Kendi hâllerini öyle örter, gizlerdi ki, onu tanımayan bir kimse ilk<br />

gördüğünde, onun tasavvuf hâllerinden habersiz, gaflet içinde bir kimse olduğunu<br />

zannederdi. Bununla berâber üstünlüğünü anlayanlar pek fazlaydı. İnsanlardan pekçok kimse,<br />

sohbetine gelir, onunla bereketlenmek, ondan istifâde etmek arzusuyla yanıp yakılırlardı.<br />

Talebelerinin önde gelenlerinden Muhammed Câferî, bir mukaddime, beş fasıl ve bir de<br />

hâtime üzerine tertib ettiği ve; Tabîb-ul-Müdâvî bi Menâkıb-iş-Şeyh Ahmed Nahlâvî ismini<br />

verdiği kitabında, Ahmed Nahlâvî'nin hâllerini, kerâmetlerini, uzun uzun anlatarak,<br />

okuyanların istifâdesine sunmuştur.<br />

KİMSE NEREDE ÖLECEĞİNİ BİLMEZ<br />

Vezîr Süleymân Paşa, Nahlâvî'nin bulunduğu yere vazifeli gelmişti. Bunu haber alan<br />

Nahlâvî, talebeleri ile birlikte vezîrin ziyâretine gitti. Vezîr, onların kendisini ziyârete<br />

geldiklerini duyunca, çok memnun oldu ve bizzat kendisi karşıladı. Çok ikrâmda bulundu.<br />

Bir müddet oturup sohbet ettikten sonra vezîr burada işinin bittiğini bildirerek ayrılmak için<br />

Nahlâvî'den izin istedi. O da, nereye gideceğini sordu. Vezîr, sultânın fermânı olduğunu,<br />

emredilen yere gideceğini ve bâzı işlerinin bulunduğunu söyleyince, Ahmed Nahlâvî vezîre;<br />

"...Hiç kimse yarın ne kazanacağını (başına ne geleceğini) bilmez. Hiç kimse hangi yerde<br />

öleceğini de bilmez..." (Lokman sûresi:34) meâlindeki âyet-i kerîmeyi okudu. Nahlâvî ve<br />

talebeleri dergâha döndükten on beş gün sonra vezîrin vefât ettiği ve Şam'da Bâb-üs-sagîr<br />

denilen yerde defnedildiği haberi geldi.<br />

1) Silk-üd-Dürer; c.1, s.199<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.16, s.277<br />

AHMED NÂMIKÎ CÂMÎ;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!