22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olduğunu anladılar.<br />

İmâm-ı Yâfiî anlatır:<br />

Yemenli birisinin elinde bir ur çıkmıştı. Birçok beldeleri ve birçok kimseleri dolaştı. Şifâ<br />

bulması için dolaştığı yerlerde gerekli ilaçları kullandıktan sonra, o yerin büyüklerinden duâ<br />

istedi. Fakat rahatsızlığı geçmedi. En sonunda Ahmed el-Yemenî hazretlerine gelerek,<br />

elindeki bu rahatsızlığın geçmesi için duâ istedi. O da; "La havle velâ kuvvete illâ billâh,<br />

getir bakalım elini." dedi ve eliyle mesh edip bir bezle sardı. Sargıyı memleketine dönünceye<br />

kadar açmamasını tenbih etti. Yemenli oradan ayrıldı ve arkadaşlarıyla birlikte yola<br />

koyuldular. Yol üzerinde bir köye uğrayıp alış-veriş yaptılar. Elinde ur olan Yemenli, sarılı<br />

olan sağ elinin sargısını unutarak açtı ve yemek yedi. Bir de baktı ki, elindeki yaradan hiçbir<br />

eser kalmamıştı ve diğeri gibi sapasağlamdı.<br />

Ahmed bin Acîl hazretleri bir gün saralı bir hastanın yanına geldi. Ona Yûnus sûresi elli<br />

dokuzuncu âyet-i kerîmesini okudu. Hastaya musallat olan cin büyük bir çığlık koparıp<br />

ondan ayrıldı. Ahmed el-Yemenî hayatta olduğu müddetçe o cin bir daha geri gelmedi. Ne<br />

zaman ki Ahmed el-Yemenî vefât etti, cin tekrar ona musallat oldu. Ahmed el-Yemenî'nin<br />

talebeleri o hastanın yanına gidip, aynı şekilde hocalarının okuduğu âyet-i kerîmeyi okudular.<br />

O zaman cin güldü ve; âyet bu âyettir. Lâkin okuyan, önce okuyan kişi değil deyip, ondan<br />

ayrılmadı.<br />

Ahmed bin Acîl hazretleri, bir gece herkes uykuda iken, abdest almak için elinde bir kova ile<br />

dışarı çıktı. Kovayı kuyuya sarkıtıp su çekmek istedi. Kuyunun durumu îtibâriyle zorlandı. O<br />

esnâda birisi geldi ve kolaylıkla kovayı çekti, sonra ona; "Size yardım için gönderildim."<br />

diyerek kayboldu.<br />

Ahmed bin Acîl hazretlerinin kerâmetleri pekçoktur. Kâbe'yi ziyârete gittiğinde, her tarafı<br />

nûr kaplar, Kâbe'nin nûru ziyadeleşirdi. İnsanlar etrafına toplanıp kalabalık ederlerdi.<br />

Hac için Irak'tan biri Mekke-i mükerremeye gelmişti. Bu zât Şeyh Ahmed Rıfâî hazretlerinin<br />

türbesi yakınında otururdu. Mekke'de Ahmed Acîl hazretlerini gördü. İnsanlar etrafına<br />

toplanmışlardı. Çok şaşırdı. Büyük bir izdiham vardı. Memleketine döndüğünde Ahmed Rıfâî<br />

hazretlerinin makâmına hizmet eden birisi ondan gördüğü şeylerden sordu. O da Ahmed Acîl<br />

hazretlerini söyleyince Sâhib-i Makam olan zât; "O zamânın kutbudur." diye onun<br />

üstünlüğünü haber verdi.<br />

Ahmed bin Acîl hazretleri ömrü boyunca dünyâ malına hiç rağbet etmedi. İbâdetle meşgûl<br />

olur, bunun yanında ilim öğretip talebe yetiştirmekten geri durmazdı. Vefâtına kadar bu hâl<br />

üzere yaşadı. Vefâtından az önce öğle namazını ayakta kıldı. Sevdiklerinden bâzılarına<br />

âhirette şefâat edeceğine dâir bir şeyler yazmak için kâğıt-kalem istedi. İstedikleri<br />

getirildiğinde besmeleyi yazdı. Sonra kelime-i şehâdet getirip son nefesi Allah, Allah demek<br />

oldu. Ahmed bin Acîl hazretleri gasl edileceği sırada her tarafı kaplayan bir nûr görüldü.<br />

Ahmed bin Acîl hazretlerinin yedi oğlu vardı. Bunlar Muhammed, İbrâhim, Mûsâ, Ebû Bekr,<br />

İsmâil, Îsâ ve Yahyâ olup hepsi sâlih kimselerdi. Hepsi Allahü teâlâya ibâdetle meşgûl olup,<br />

insanlara faydalı olmaya çalıştılar.<br />

EVET ÖYLEDİR<br />

Büyük âlim Cemâleddîn el-Esnevî anlatır:<br />

Hicrî 1280 senesi Şâbân ayının yirmi biriydi. Gece rüyâmda boşlukta bir topluluk gördüm.<br />

Yerden insanlar ona doğru koşuyorlardı. Ben bunların kim olduğunu sordum. "Resûlullah<br />

efendimizin topluluğu." dediler. Hemen oraya koştum. Resûlullah efendimizi gördüm. Bir<br />

yere oturmuşlar, sağında ve solunda iki zât vardı. Mübârek ayak ucunda da birisi, dizleri

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!