22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

emrinde çalışanlar onu bir müftü olarak değil, şefkatli bir baba gibi görürlerdi. Bir gün genç<br />

bir müezzin askere giderken vedâ maksadıyla yanına geldi. Ahmed Mekkî Efendi, ona duâ<br />

ederek; "Evlâdım gidince adresini bana bildir." diye tenbih etti. Müezzin, asker olduktan<br />

sonra, Ahmed Mekkî Efendiye bir mektup göndererek adresini bildirdi. Bir ay kadar sonra<br />

komutanı kendisini arayarak İstanbul'dan parası geldiğini ve almasını istedi. Müezzin çok<br />

şaşırmıştı. Çünkü İstanbul'dan kendisine para gönderecek hiç kimsesi yoktu. Sonra parayı<br />

gönderen zâtın, Ahmed Mekkî hazretleri olduğunu öğrendi.<br />

Dînî ilimleri öğrenip hâfızlığa çalışan bir genç, Üsküdar Müftülüğünde imâmlık imtihânı<br />

açıldığını işitti. Fakir ve garipti. İmtihan günü müftülüğe gittiğinde mürâcaat edenlerin çok<br />

kalabalık olduğunu gördü."Bana burada iş vermezler. Elbiselerim eski, yaşım küçük,<br />

tecrübem de yok." diye düşünerek tam geri dönmeye karar vermişti ki, o sırada müftülüğün<br />

kapısı açıldı ve dışarıya çıkan bir kişi gerilerden onu çağırarak; "Oğlum sakın imtihana<br />

girmeden gitme." dedi ve içeri girdi. Genç bu işte bir hayır var deyip imtihana girdi ve<br />

kazandı. Sonra bu zâtın müftü Ahmed Mekkî Efendi olduğunu öğrendi.<br />

Ahmed Mekkî Efendi âlimlere karşı fevkalâde hürmetkâr idi. Talebelerinden birisi şöyle<br />

nakletmektedir:<br />

Bir gün hocamla birlikte başka bir talebenin evine gidiyorduk. Orada ders vereceklerdi.<br />

Akşam ezânı da okunmak üzereydi. Bir köşe başına geldiğimizde sokağa adım atacağı sırada<br />

durdu. Daha sonra yolunu değiştirerek başka bir sokaktan ve daha çok dolaştıktan sonra<br />

talebenin evine vardık. Ben hâlâ yolu niçin uzattığımızı anlayamamıştım. Bu hâlimi<br />

anlayarak dedi ki: "Evlâdım o sokakta büyük bir âlim zât oturuyordu. Bu ilim sâhibinin<br />

evinin önünden geçerken kendisinin hal ve hâtırını sormadan geçmemiz uygun olmazdı.<br />

Kapısını çalsaydık, bu defâ da dar vakitte kendisini sıkıntıya sokmuş olacaktık. Bu ise hiç<br />

uygun düşmeyecekti." O zaman anladım ki, Ahmed Mekkî Efendi, ilim sâhibine olan<br />

edebinden kapısının önünden geçmemişti.<br />

Devamlı abdestli olurdu. Dünyâ malına, mülküne değer vermezdi. Bâzı sevdiklerine sık sık<br />

şu sözü tekrar ederdi:<br />

"Mâla mülke olma mağrûr, deme var mı ben gibi?<br />

Bir muhâlif yel eser, savrulur harman gibi."<br />

Yakınlarından birisi şöyle anlatmaktadır: Merhameti o kadar çoktu ki, kendisine el açanları<br />

bir defâ olsun geri çevirmezdi. Kalp kırmaktan böylesine sakınan bir kimseyi bizim aklımız<br />

anlamaktan âcizdi. Nitekim bir gün müftülükte birlikte oturuyorduk. Orta yaşlı bir adam içeri<br />

girdi. Müftü Efendiye dönerek; "Efendim bir ay önce Kars'tan gelmiştim. Fakat iş<br />

bulamadım. Beş parasız kaldım. Memleketime döneceğim ama bilet almaya param kalmadı.<br />

Otobüs kalkmak üzere, ne olur bir bilet parası veriniz." diyerek yalvardı. Ahmed Mekkî<br />

Efendi adama acıyıp istediği parayı derhal verdi. Akşamleyin Müftü Efendi ile berâber<br />

dönüyorduk. Vapura bindiğimizde baktık ki, gündüz yol parası alan adam orada oturuyor.<br />

Ben gâyet sinirlenmiştim, ancak belli etmiyordum. Müftü Efendi ise bana dönerek; "Bu<br />

kimse bugün bize yalan söylemiş. Şimdi beni görürse utanır, mahcûb olur. Onun için gel, bizi<br />

görmesin." diyerek onun görmeyeceği bir tarafa gittik.<br />

Ahmed Mekkî Efendi 71 yaşında iken 1967 (H.1387)'de âhirete irtihâl eyledi. Son sözü<br />

"Elhamdülillah." oldu. Cenâze namazına binlerce kişi katıldı. O zamâna kadar İstanbul böyle<br />

bir cemâati az görmüştü. Edirnekapı kabristanlığına defnedildi.<br />

Mekkî Efendinin Süheyl, Behâeddîn, Medenî, Hikmet ve Zâhide isminde beş çocuğu vardı.<br />

Bunlardan Süheyl ve Behâeddîn efendiler babalarının sağlığında vefât etmişlerdir.<br />

Ahmed Mekkî Efendinin kabri üç yıl kadar sonra çevre yolu yapılması sebebiyle Ankara,<br />

Bağlum'a babalarının yanına nakledildi. Bu üç sene içinde cesedi aynen duruyordu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!