22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Anadolu velîlerinin büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Hâcı İbrâhim'dir. 1769 (H.1183) senesi<br />

Rabî'ul-evvel ayının on birinci gecesi, Niğde'nin Bor kazâsında doğdu.<br />

Büyük bir velî olan babası, rüyâsında üç ay gördü. Ortadaki ay diğer aylardan daha büyük ve<br />

parlaktı. Bu rüyânın tâbirinde kendisinin üç oğlu olacağını ve ortanca oğlunun büyük bir velî<br />

ve âlim olacağını anladı. Ahmed Kuddûsî, bu sâdık rüyânın zuhûr ettiğini Dîvan'ında şöyle<br />

anlatır:<br />

Rüyâda hem görmüş peder, üç ay semâda hoş kamu,<br />

Ortadaki ayda çoğimiş behcet-ı nûr-u ziyâ.<br />

Ana demişler: Bil, bu ay, oğlun ana rahmindeki,<br />

Halk-ı cihânın ekserin irşâda olısar sezâ.<br />

Ona muhabbet eyleyen âşıkları Mevlâ sever,<br />

Bulmaz felâh kim ki ider ise ana buğz u cefâ.<br />

Telkîn-i zikr eyle ona ersin makâma küççiken,<br />

Hem eyle telkin ki, hemen zikr eylesin ol dâimâ.<br />

Vakt-ı sabavette bana Tevhîdi telkîn eyledi,<br />

Der idi: Kuddûsî! Verdim icâzeti ben sana.<br />

Ahmed Kuddûsî, küçük yaşta babasından ders almaya başladı. Ahrâriyye yolunun edebini<br />

babasından öğrendi. Babasının; "Oğlum her zaman Allahü teâlâyı zikr et, benim sağlığımda<br />

boş şeylerle uğraşmaktan uzak dur." nasîhatine uyarak onun tarîkat hakkındaki tavsiyelerine<br />

harfiyyen riayet edip gece gündüz şevkle çalıştı, bütün amelleri gönülden yaptı. Kısa<br />

zamanda velîlik basamaklarında yükseldi.<br />

Ahmed Kuddûsî, o zaman medreselerde okutulan ilimleri öğrenmek için de uzun müddet<br />

medrese tahsîli gördü. 1786 senesinde babası vefât edince, ilâhî bir işâret üzerine Turhal'a<br />

gitti. Turhal'daki Turhal Şeyhi denilen zâtın sohbetlerinde bulunarak kemâle erdi. Oradan bir<br />

arkadaşı ile ayrılıp Erzincan'a geldi. Sert geçen kış mevsimi yüzünden Erzincan'da birkaç ay<br />

kaldı. Yaz gelince, Erzincan'dan ayrılarak, önce Şam'a oradan da Mısır'a vardı. Daha sonra<br />

hac farîzasını yerine getirmek için Mekke-i mükerremeye gitti. Bu ilk Hicaz seferinde Hira<br />

ve Uhud dağında, hazret-i Hamza ve Uhud harbinin diğer şehîdlerinin medfûn, gömülü<br />

bulunduğu sahada ve dağın kayalıkları arasındaki mağaralarda uzun günler uzlette kendi<br />

başına kaldı. Mescid-i Nebî çevresinde riyâzetler çekti. Resûlullah efendimizin lütuf ve<br />

hitaplarına kavuşarak, üstün derecelere yükseltildi. Bu sırada; "Anadolu'ya git, orada evlen.<br />

Senin için üstün derece ve makamlar, âile kadrosu içinde hâsıl olacaktır." îkâz ve işâreti<br />

üzerine, bir sonraki sene tekrar hacc ederek Bor'a döndü. Bu müddet içerisinde, Resûlullah<br />

efendimizin yüksek himmetlerine nâil olduğunu bir şiirde şöyle ifâde eder:<br />

Dâvet etti köyüne çünkü bizi ol şâhımız,<br />

Pes icâbet eyledik bugün açıldı râhımız.<br />

Etti tâlim hem bize seyr-i sülûkin tarzını,<br />

Pîşvâ-yı sâlikîn olan Resûlullahımız.<br />

Doldu ışk-u-cezbe dil iklimine deryâ misâl,<br />

Bu sebeple mürtefî' oldu begâyet râhımız.<br />

Bakmanız hışm u hakâretle bize ey zâhidân,<br />

Dost yanında mu'teber hor görünen gümrâhımız.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!