22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Yanlarına yaklaştım. Beni kucakladı. Göğsünü göğsümün üzerine koyup, bir zaman göğsünü<br />

göğsüme sürdü. Sonra dudağını kulağıma yaklaştırıp, üç defâ; "Ey genç, senden dost kokusu<br />

geliyor." dedi. Allah'a emânet eyledi ve; "İyi vakitlerinde, hoş hâllerinde bizi hatırlamayı<br />

unutma!" buyurdu ve tahtırevana oturup gitti.<br />

Yine kendisi anlatır:<br />

Bu fakîr, on iki yıl, yalınayak, arkadaşsız, ibriksiz yolculuk ettim. Vardığım her şehir ve<br />

kasabanın da mescidlerinde kaldım. Hak teâlâ, bu fakîri ihtilâm âfetinden korudu. Yatsının<br />

abdesti ile sabah namazını kılardım. Seferde çoğu zaman oruç tutar, riyâzet çekerdim. Sefer<br />

sıkıntılarını o kadar çektim ki, beyâna sığmaz. Gerçi seferde meşakkat ve zorluk vardır, ama<br />

bâtın huzûru ve rahatlığı da çoktur.<br />

Bir gün üstâdım Bâbâ Ciyû'nun sohbetindeydim. Benim cömertliğimin çokluğundan<br />

bahsedildi. Bâbâ Ciyû; "Bâbâ Ahmed çok cömertlik yapıyor, bir gün dilenir duruma<br />

düşmesin." buyurdu. "Bâbâ'nın bereketidir, benim elim hep yukarıda olur, hiç uzanmaz."<br />

dedim. Bâbâ Ciyû da; "Allahü teâlâdan Bâbâ Ahmed'in elinin hep yukarıda olmasını<br />

istiyoruz. İnsanlar ona el açsınlar." buyurduktan sonra şu beyti söyledi:<br />

Himmetin yüksek olsun, Allahü teâlâ,<br />

Yüksek himmete fadlını saçar.<br />

Sonra; "Ey İnsanoğlu! İnfâk et!" yâni insanlara mal, para ver, hadîs-i şerîfini okudu. Sonra<br />

meâlen; "Hayır işlerden kendiniz için önceden ne gönderirseniz, Allah katında sevâbınızı<br />

bulursunuz." buyurulan, Bekara sûresi yüz onuncu âyet-i kerîmesini okudu.<br />

Buyurdu ki: "Allah dostlarının meclisine gelmek kolay, selâmetle çıkmak zordur."<br />

BOŞUNA DEHLİ'YE GİTMİŞSİN!<br />

Tuhfet-ül-Mecâlis'in yazarı eserinde şöyle anlatmıştır:<br />

Hâncihân Câmiinde, Ahmed Kihtû, bu fakîri yanına çağırıp; "Nereden geliyorsun? Bizi<br />

nereden tanıyorsun ve hakkımızda ne biliyorsun?" diye sordu. "Ben Şeyh Nûr'un talebesiyim.<br />

Pendûh'den geldim. Bundan önce de Dehli'ye gelmiştim." dedim. Alış-verişi bitirip, Pendûh'e<br />

dönünce, Şeyh Nûr bana; "Dehli'de kimleri, hangi âlimleri gördün?" diye sordu.<br />

Gördüklerimi arz ettim. "Şeyh Ahmed Kihtû'yu gördün mü?" buyurdu. Sustum. "Madem ki<br />

onu görmedin, boşuna Dehli'ye gitmişsin!" buyurdu. Bu sözü işitince, kararım kalmadı.<br />

Hazırlanıp Dehli'ye geldim. Hazretin huzurlarına varıp; "Bugün hocamın işâreti ile elinizi<br />

öpmeye geldim." dedim. O da Şeyh Nûr'u kasdederek; "O bizi görmemiştir. Biz de onu<br />

görmüş değiliz. Ama o bu dervişin, Allah katında mertebesini keşf ve kerâmetle anlamıştır."<br />

buyurdu.<br />

1) Ahbâr-ül-Ahyâr; s.156-162<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.248<br />

3) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.2, s.289<br />

4) Nüzhet-ül-Havâtır; c.8, s.13<br />

5) Persian Literature; c.2, s.952<br />

AHMED KUDDÛSÎ;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!