22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Gel ahî gidelüm Rûm illerine."<br />

(Nemiz kaldı bizim bu Arab diyarında, Şam'da ve Haleb'de niçin dururuz? Cihan halkı hep<br />

şenlik içinde yaşamakta, gel kardeş, Rum diyarına, Anadolu'ya gidelim.)<br />

Bu şiir, Yavuz Sultan Selîm Hanın çok hoşuna gidip; "Bundan sonra burada durmamızı<br />

gerektiren işler de kalmadı, döneriz." diyerek, İstanbul'a döneceğini bildirdi. Bundan bir gün<br />

sonra, Yavuz Sultan Selîm Hana Kâbe'nin anahtarı ve diğer mukaddes emânetler teslim edildi<br />

ve İstanbul'a dönmek için ordusuyla yola çıktı.<br />

Yolculukta bir sohbet sırasında söz Ahmed ibni Kemâl hazretlerinin hocası Molla Lütfi'den<br />

ve onun öldürülme sebebinden açılmıştı. Yavuz Sultan Selîm Han, ona:<br />

"Tokatlı Molla Lütfi hocanız imiş. İlmi, irfânı yüksek, değerli, dört başı mâmur bir ilim<br />

adamı iken katline sebeb ne oldu." diye sordu. Kemâl Paşazâde:<br />

"Hocam hased-i akrân belâsına uğradı. Tam bir âlim, kâmil, müteheccid (gece uyanıp namaz<br />

kılan), sâlih, dindâr bir kişi iken, düşmanı çoğalıp hased ettiler ve katline sebeb oldular."<br />

dedi. Bu habere fevkalâde üzülen Sultan:<br />

"Molla Lütfi ilminin ve vakarının yanında şaka yapmayı çok seven biri imiş. Bâzan öyle<br />

şakalar yaparmış ki, işitenler şaka değil, gerçek zannederlermiş. Siz de üstadınız gibi öyle<br />

şakalar yapmaz mısınız ki gerçek zannedilsin?" deyince, İbn-i Kemâl hazretleri hemen şu<br />

cevabı verdi:<br />

"Biz geçen gün sıramızı savdık. Şimdi sıra Pâdişâhımız hazretlerindedir." Bu söz üzerine bir<br />

müddet düşünen Yavuz Sultan Selîm:<br />

"Yoksa o geçenki gün yeniçeriler ağzından söylenen kıt'a da öyle bir şaka mıydı? Yeniçeriler<br />

ağzından söylenen o sözler sizin sözünüz müydü?" diye sorunca da İbn-i Kemâl:<br />

"Evet, doğrusu Pâdişâhımızın buyurdukları gibidir." dedi. O espiriyi çok beğenen Pâdişâh,<br />

İbn-i Kemâl hazretlerine ihsânlarda bulundu.<br />

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.381<br />

2) Meşâhir-ül-İslâm; c.4, s.1550<br />

3) Hadîkatü'l-Cevâmi'; c.1, s.180<br />

4) Osmanlı Târih ve Müverrihleri; s.19<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.219<br />

6) Türk Târihinde ve Kültüründe Tokat Sempozyumu; s.500/598<br />

AHMED KİHTÛ;<br />

Hindistan'ın büyük velîlerinden. Dehli'de doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 1445 (H.<br />

849) senesinde vefât etti.<br />

Çocukluğu Dehli'de geçti. Çocuklarla oynarken, büyük bir kasırga onu alıp Ecmîr<br />

yakınlarında Kihtû köyüne bıraktı. Orada Bâbâ İshak Magribî adında büyük bir âlim, kâmil<br />

bir evliyâ vardı. Ebû Midyen Magribî hazretlerinin yolundaydı. Bâbâ İshak, onu terbiyesine<br />

aldı. İlim öğretip feyz verdi. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde yetiştirdi. Kemâl mertebesine<br />

çıkarıp, icâzet ve hilâfet verdi. İnsanlara İslamiyeti anlatmak ve İslâmiyete uymaları<br />

husûsunda rehberlik yapmakla vazîfelendirdi.<br />

Ahmed Kihtû, Dehli'de diğer âlimlerden de ilim öğrendi. Hâncihân Câmiinde nefsini terbiye<br />

için çetin riyâzetler çekti. Kuru kepek ekmeği yedi. Bâbâ İshak'ın vefâtından sonra tekrar

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!