22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kuvvetleriyle bizzat savaşlara katıldı. Ahmed Hulûsi Efendi ve Demirci Mehmed Efe ile<br />

birlikte hareket etti. Yunanlılara ağır kayıplar verdirdi. Elinde tüfek olduğu hâlde birliklerinin<br />

en önünde çarpışmalara iştirak etti. Namaz vakitlerinde emrindekilere namazı kıldırıyor sonra<br />

yine en önde ileri atılıyordu. Bu hâli ile bölge halkının gönlünde taht kurdu. Yediden yetmişe<br />

herkesin sevgisini, saygısını kazandı.<br />

Bu savaş esnâsında Ahmed İzzet Efendinin köyü de yağma ve tahrib edilenler arasındaydı.<br />

Köyü basan işgâl birlikleri Ahmed İzzet Efendiyi aramışlar, bulamayınca evleri ve<br />

değirmenlerini ateşe vermişlerdi. İşgâlin kalkmasından sonra mahallî hükümet Ahmed İzzet<br />

Efendinin zararını on bin altın olarak tespit etti. Bu vakâyı haber aldığı zaman Ahmed İzzet<br />

Efendi şöyle demiştir: "Bu kadar serveti ve hattâ cânı fedâ etmeden dâvâyı tahakkuk ettirmek<br />

ve Allahü teâlâya tam kulluk etmiş olmak mümkün değildir. Önemli olan vatan ve<br />

milletimizin, nâmus ve mukaddesâtımızın kurtulmuş olmasıdır."<br />

Ahmed İzzet Efendi, Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra ömrünü büyük bir tevâzu ve<br />

ferâgat hissi içinde yaşayarak geçirdi. Muhitinin ve çevresinin fakir insanlarına karşı bütün<br />

varlığını sarfederek hizmete koştu. Yardımlarıyla birçok kâbiliyetli gencin, okuyup<br />

yetişmesini sağladı. 1952 yılında ebedî âleme göçtü.<br />

1) Sarıklı Mücâhidler; s.183-191<br />

2) Millî Mücâdelede Denizli, Isparta ve Burdur Sancakları; s.67,91,92,124<br />

AHMED KÂBİLÎ;<br />

Hindistan'da yetişen evliyâdan. Nesli hazret-i Ömer'e dayanır. Doğum târihi bilinmemektedir.<br />

Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. 1624 (H.1034) senesinde vefât etti. Kabri Serhend<br />

şehrindedir. Büyük velî Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin sohbet ve derslerinde kemâle<br />

erdi. Nakşibendiyye, Kâdiriyye ve Çeştiyye tarîkatlerinde yetişip, insanlara rehberlik etme<br />

husûsunda icâzet, diploma aldı. Serhend'de ikâmet edip, insanlara Allahü teâlânın emir ve<br />

yasaklarını anlattı.<br />

Birgün, Şeyh Fasîhuddîn, Serhend'e gitmişti. Ahmed Kâbilî ile görüştüğü sırada hatırından<br />

şöyle geçti:<br />

"Eğer Şeyh Ahmed insanların anlattıkları gibi, kerâmet sâhibi, evliyâdan bir zât ise şu üç<br />

şeyin cevâbını verir: 1) İnsanların onun hakkında söylediklerinin doğru olup olmadığını, 2)<br />

İşittim ki, Bâkî-billah onun hocasıdır ve Bâki-billah, hocasından insanları irşâd için icâzet<br />

almamıştır. Doğru mu, değil mi? 3) Hâce Mahmûd hakkındaki düşünceleri nedir?"<br />

O, bunları hatırından geçirdikten bir süre sonra Ahmed Kâbilî ona tetkik etmek üzere bir<br />

kitap verdi. Kitabın hepsini süratle karıştırıp, gözden geçirdikten sonra ona; "Bunda uygun<br />

olmayan bir şey gördün mü?" diye sordu. Şeyh Fasîhuddîn; "Hayır, uygun olmayan hiçbir<br />

şey görmedim. Burada yazılanların hepsi doğrudur." dedi. Bunun üzerine; "O halde biliniz ki,<br />

hakkımda söylenilenlerin esası budur. Geri kalanı iftiradır." buyurdu. Bir müddet sonra şöyle<br />

anlattı:<br />

"Birgün Hâce Mahmûd bir ara buraya geldiğinde şöyle konuştu: "Hâce Bâki, kendi<br />

hocasından insanları irşâd için açık bir icâzet almamıştır. Çünkü bir gün Hâce Emkenegî<br />

karpuz yiyorlardı. Karpuzu dilim dilim keserek orada bulunanlara ve talebelerine<br />

veriyorlardı. Fakat Hâce Bâki-billah'a vermediler. Orada bulunanlar; "Hâce Bâki de burada<br />

bulunduğu hâlde hocamız ona niçin vermedi?" diye konuştular. Bunun üzerine Hâce<br />

Emkenegî; "Biz karpuzu ona bütün verdik." buyurdu. Hâce Bâki-billah hocasının bu<br />

sözünden, kendisine irşâd için icâzet verdiği mânâsını çıkardı." Ben ise ona; "İş sizin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!