22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

mükerremeden Yemen'e gittim. Subye şehrinde hocam Ahmed bin İdrîs'e kavuştum. Birinci<br />

günün gecesi, rüyâmda nûrlara gark olduğumu gördüm. Nûrun çokluğu sebebiyle kendimden<br />

geçtim. Uyandığımda vücûdum titriyordu. Daha sonra hocamdan İdrîsiyye yolunun edebini<br />

öğrendim. Bana: "Bizim yolumuza giren, yüce maksada kavuşur. Allahü teâlâyı tanır."<br />

buyurdu.<br />

Ahmed bin İdrîs bir kısım talebelerine bir yere gitmelerini emretti. İçlerinden birini de,<br />

sünnet üzere, emîr, başkan yaptı. Onlar da yola çıktılar. Cidde'ye yaklaştıklarında azıksız ve<br />

parasız kaldılar. Onların emîri gece rüyâsında Ahmed bin İdrîs'i gördü. Ahmed bin İdrîs<br />

kendisine bir mektup verip; "Bunu al, Allahü teâlânın izniyle yoluna devâm et." buyurdu. O<br />

da alıp cebine koydu. Sabahleyin emîr olan kişi rüyâsını hatırlayıp arkadaşlarına anlattı. Elini<br />

de cebine soktu. Oradan bir mektup çıkardı. Mektubun üzerinde zorluk ve sıkıntı<br />

zamanlarında okunup da faydası görülen "Rabbi yessir velâ tüassir Rabbi temmim bilhayr.<br />

Yâ Kerîm" duâsı yazılıydı. Hepsi buna çok sevindiler. Sonra okuyup yollarına devâm ettiler.<br />

Hiçbir sıkıntı görmeyip arzu ettikleri her şeye kavuştular.<br />

Talebelerinden biri anlatır: Birgün Medîne-i münevverede bir yerde oturmuştuk. O esnâda<br />

başımızın üzerinde bir grup kuş uçmaya başladı. Hâl sâhibi bir arkadaş; "Bu kuşları<br />

hocamızın ismini söyleyerek çağırsak, hepsi yanımıza gelirler." dedi. Öyle söylediler.<br />

Kuşların tamâmı orada bulunanların ellerine kondular.<br />

Ahmed bin İdrîs bir gün katırına binerken, üzengi demiri kırılıverdi. Hizmetçisine emredip,<br />

onu tâmir için demirciye gönderdi. Demirci o parçayı yumuşaması için ateşe attı. Bir müddet<br />

ateşte kaldıktan sonra demiri çıkardı. Demire, ateşin hiç tesir etmediğini gördü. Ne yaptı ise<br />

de bir fayda etmedi. Hizmetçi gidip durumu Ahmed bin İdrîs'e anlattı. O da; "Ben, Allahü<br />

teâlânın zaîf bir kuluyum. Allahü teâlâ bana komşu olandan ateşin yakıcılığını kaldırdı. Şu<br />

mübârek beldelerdeki komşularım elbette kurtulurlar." buyurdu. O mecliste onun yakınında<br />

olanların bir fayda görmeyeceğine inanan biri vardı. Bu hâdiseden ibret alıp, ona yakın<br />

olanların kurtulacağını anladı ve komşu hukûkunu öğrenmiş oldu.<br />

İbrâhim Reşîd, bir arkadaşından şöyle anlattı: Seyahate çıkmıştım. Bir çölde mahsur kaldım.<br />

Hava çok sıcaktı. Güneş her tarafı kavuruyordu. Açlık ve susuzluktan öleceğimi anladım.<br />

Çâresizlikle yol kenarındaki bir ağaca yaslandım. Orada kendim için bir yer hazırladım ve;<br />

"Herhâlde burası kabrim olacak." dedim. Sonra Hocam Ahmed bin İdrîs'in şu sözünü<br />

hatırladım:<br />

"Bizim bir talebemiz garbta olsa, biz de şarkta olsak ve bizden yardım istese, yardımına<br />

koşarız."<br />

Bu hâlimle ona sığınıp yardım istedim. Ağaç kenarında sırt üstü yatmış ve yüzümü elbisemin<br />

bir parçasıyla örtmüştüm. O esnâda bir ses duydum. Yüzümü açtım. Ağacın bir dalında, bir<br />

torbada iki çörek ve bir karpuz gördüm. Kendi kendime hayâl görüyorum deyip, örtüyü<br />

yüzüme çektim. Bu yerde bana kim ekmek ve karpuz verecekti. Ölüme iyice yaklaştığımı<br />

anladım. O zaman içimden; "Gördüğüm hakîkat olmasın?" diye geçti. Tekrar örtüyü açtım.<br />

Karpuz ve çörekler olduğu gibi duruyordu. Derhal kalkıp torbayı aldım. Çörekler fırından<br />

yeni çıkmış gibiydi. Karpuz serin ve tatlıydı. Çörekleri ve karpuzu yedim. Doydum ve<br />

karpuzun suyuyla, suya kandım. Yeniden güç kuvvet bularak yoluma devâm edip<br />

memleketime vardım.<br />

Ahmed bin İdrîs'in talebelerinden biri, Mekke-i mükerremede vefât etti. Onu Muallâ<br />

kabristanlığına defnettiler. Defin esnâsında orada bulunan keşf sâhibi bir talebe, Azrâil<br />

aleyhisselâmın Cennet'ten bir yaygı ve büyük kandiller getirdiğini ve kabri göz alabildiğine<br />

genişlettiğini gördü. Bu hâle gıpta edip; "Keşke, öldüğümde benim için de Rabbim böyle bir<br />

ikrâmda bulunsa." dedi. O zaman Azrâil aleyhisselâm; "Sizden herbiriniz, Allahü teâlânın<br />

sevgili kulu olan hocanız Ahmed bin İdrîs'in devamlı okumuş olduğu salevât-ı şerîfeler

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!