22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir gün annesi; "Gel kendi evimizde büyüttüğüm bir tavuğu kızarttım. Bundan ye." dedi.<br />

Ahmed bin Harb; "Anneciğim! Bu tavuk, bir gün komşumuzun damına çıkıp birkaç dâne<br />

yedi. Bunun için o tavuktan yemek istemiyorum." dedi. Annesi bu sözleri duyunca, kendisine<br />

böyle bir evlâd verdiği için Allahü teâlâya hamd ve şükür etti.<br />

Ahmed bin Harb çok ibâdet ederdi. Bu sebeple kendisine; "Ey Allahü teâlânın sevgili kulu!<br />

Bir mikdâr istirahat etseniz." denildi. O zaman; "Önünde Cennet ve Cehennem'den başka bir<br />

yer olmayan ve hangisine gideceğini bilemeyen kimsenin uykusu gelir mi?" buyurdu. Daha<br />

fazla ibâdet etmeye başladı.<br />

Bir gün bir tanıdığından mektup aldı. Cevap yazacak vakti olmadığı için, bir talebesine;<br />

"Dostumuzun mektubuna cevap yazıp de ki: Bizim cevap yazacak vaktimiz yok. Onun için<br />

bize mektup yazma. Hep Allahü teâlâ ile meşgûl ol. Vesselâm." buyurdu.<br />

Ahmed bin Harb hazretlerinin Behram adlı ateşperest bir komşusu vardı. Bu komşu bir<br />

defâsında ticâret için bir yere mal gönderdi. Yolda hırsızlar mallarını alıp kaçtılar. Ahmed bin<br />

Harb durumu haber alınca, yanındakilere; "Haydi komşumuza gidelim. Başına gelen bu hâl<br />

için üzülmemesini söyleyip onu teselli edelim. Her ne kadar ateşe tapıyorsa da<br />

komşumuzdur." dedi. Behram'ın evine gelince, kendilerini hürmetle karşıladı ve çok saygı<br />

gösterip ikramlarda bulundu. O günlerde çok kıtlık olduğundan bir şeyler yemek için gelmiş<br />

olabileceklerini de düşünerek ayrıca yemek hazırlamak istedi. Bunu gören Ahmed bin Harb<br />

hazretleri; "Zahmet etmeyiniz. Malınızın çalındığını duyduk. Üzülebileceğinizi düşünerek,<br />

halinizi, hatırınızı soralım diye geldik." buyurdular. Behram; "Evet öyledir, ama bunda üç<br />

şeye şükretmem lâzım oluyor: Birincisi, başkaları benden çaldılar, ben başkalarından<br />

çalmadım. İkincisi, malımın yarısını aldılar, diğer yarısı bende kaldı. Ya hepsini alsalardı.<br />

Üçüncüsü, din bende kaldı, dünyâyı aldılar." dedi.<br />

Bu sözler Ahmed bin Harb'in pek hoşuna gitti ve yanındakilere; "Bu sözleri yazın. Bundan<br />

îmân kokusu geliyor." dedi. Sonra Behram'a; "Niçin ateşe tapıyorsun?" diye sordu. Behram:<br />

"Ona tapıyorum ki yarın beni yakmasın, kendisine yakmak için odun verdim ki beni Allahü<br />

teâlâya ulaştırsın." cevâbını verdi.<br />

Ahmed bin Harb: "Çok yanılıyorsun. Ateş zayıftır. Ona tapmakla hesaptan kurtulmak<br />

mümkün değildir. Bir çocuk, bir avuç su atsa ateşi söndürür. Bu kadar zayıf bir şey başkasına<br />

nasıl kuvvet verebilir? Bir parça toprağı bile kendinden atamaz. Seni Allah'a nasıl<br />

kavuşturur? Ateş câhildir. Bir şey bilmez, yakarken misk ile necaseti ayıramaz. Hepsini aynı<br />

anda yakar ve hangisinin daha iyi olduğunu bilmez. Sen ki, yetmiş senedir ona tapıyorsun.<br />

Ben de ömrümde bir kere ona tapmadım. Gel ikimiz de elimizi ateşe sokalım. Seni koruyup<br />

korumadığını gör." buyurdu.<br />

Behram ateş getirdi. Ahmed bin Harb hazretleri elini ateşe sokup bir saat kadar bekledi. Eli<br />

hiç yanmadı ve acımadı. Bu hâli gören Behram çok şaşırdı, kalbinde bir değişme hissederek:<br />

"Size dört şey soracağım. Cevaplarını verirseniz îmân edeceğim." dedi.<br />

Ahmed bin Harb "Sor." buyurdu. Behram dedi ki:<br />

"Allahü teâlâ, insanları niçin yarattı? Mâdem ki yarattı niçin rızık verdi? Mâdem ki rızık<br />

verdi. Niçin öldürdü? Mâdem ki öldürdü. Niçin diriltecek?"<br />

Ahmed bin Harb şöyle cevap verdi:<br />

"Allahü teâlâ kendini tanımaları için insanları yarattı. Razzâk, ziyâdesiyle rızık verici<br />

olduğunu bilsinler diye onlara rızık verdi. Kahhâr olduğunu anlamaları için onları öldürür.<br />

Kudretini tanımaları için onları tekrar diriltir."<br />

Behram bunları duyunca; "Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!