22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ahmed bin Hanbel rahmetullahi aleyh mezheb sâhibi bir âlimdir. Mezhebi, İslamiyette Ehl-i<br />

sünnet îtikâdı üzere olan dört hak mezhebden biri olup, ismine nisbetle Hanbelî mezhebi<br />

denir. Daha çok Şam, Bağdat ve Mısır'da yayılmıştır. Dört hak mezheb, müslümanlar için<br />

rahmet ve kolaylıktır. Nitekim Peygamber efendimiz; "Ümmetimin (müctehidlerinin)<br />

mezheplere ayrılması rahmettir." buyurmuştur.<br />

Allahü teâlâya olan bağlılığı sebebiyle son derece tevâzu sâhibiydi. İnsanlara yardım etmeyi<br />

severdi. Herkesin derdine derman olmaya çalışırdı. Yoksulları korurdu. Son derece halîm<br />

selîm, yumuşak huyluydu. Aceleci değildi. Çok alçak gönüllüydü. Ağır başlı ve vakarlıydı.<br />

Câmiye gittiği zaman ön safa geçmeye çalışmazdı. Mecliste nerede yer bulursa oraya<br />

otururdu.<br />

Ahmed bin Hanbel çok ibâdet ederdi. Her gece Kur'ân-ı kerîmin yedide birini okur, her yedi<br />

günde bir hatmederdi. Yatsı namazını kılınca biraz istirahat eder, sonra kalkıp sabaha kadar<br />

ibâdet ve tâatla meşgûl olurdu. Gece namazını hiç bırakmazdı. Halka dâimâ kolaylık yollarını<br />

gösterir, ağır vazîfeleri yüklemezdi. Acıktığı zaman bir şey bulamazsa, kimseden yiyecek<br />

istemez ve rahatsız etmezdi. Çoğu zaman ekmeğine sirke katık olurdu. Yolda yürürken, hızlı<br />

adımlarla yürürdü. Onu daha çok, mescidde, cenâze namazında ve hasta ziyâretinde<br />

görürlerdi. Giydiği elbiseyi en ucuz kumaştan yaptırırdı. Çok kere az şey yer; "Ölecek kimse<br />

için bunlar çok bile." derdi.<br />

Allahü teâlâdan korkması, verâ ve takvâsı çoktu. Fakir bir hayat yaşadı. Haram şüphesi olan<br />

şeyi reddederdi. Haram mala sâhib olmaktansa, onu almamayı tercih ederdi. Borç karşılığı bir<br />

malı alacaklıya rehin bıraktı. Parayı bulunca alacaklıya gidip borcunu verdi. Rehin bıraktığı<br />

malı alacağı zaman alacaklı olan iki mal gösterip, rehin bıraktığının hangisi olduğunu kesin<br />

bilmediğinden; "Bunlardan birini seç, ikisi de aynı." dedi. Fakat Ahmed bin Hanbel rehin<br />

bıraktığı malın hangisi olduğunu bilemediği için kendi malı yerine başkasının malını almış<br />

olurum korkusu ile ikisini de bıraktı, almadı. Başkasının hakkı geçer diye kendi hakkından<br />

vazgeçti.<br />

Ahmed bin Hanbel, Peygamber efendimizin sünnetine son derece bağlıydı; "Hiç bir hadîs-i<br />

şerîf yazmadım ki, onunla amel etmeyeyim." buyururdu.<br />

Ahmed bin Hanbel talebeliği sırasında bir grup kimseyle bir su kenarında bulunuyordu. Onlar<br />

soyunup, suya girdiler. Ahmed bin Hanbel ise, Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfine<br />

uyarak soyunmadı: "Kim Allah'a ve âhiret gününe îmân ediyorsa, hamama (avret yerlerini<br />

örtmeden) girmesin." O gece rüyâsında bir kimse ona; "Ey Ahmed! Sana müjdeler olsun!<br />

Zîrâ Allahü teâlâ, Resûlullah'ın sünnetine uyduğun için seni bağışladı. Seni imâm kıldı.<br />

İnsanlar sana tâbi olurlar." dedi. "Siz kimsiniz?" diye sorunca o zât; "Cebrâil'im." cevâbını<br />

verdi.<br />

Ehl-i sünnet îtikâdından aslâ tâviz vermezdi. Bağdat'ta Mu'tezile fırkası mensupları;"Kur'ân-ı<br />

kerîm mahlûktur." diyerek, bu yanlış îtikâdlarına Abbâsî halîfesi Me'mûn'u da inandırdılar.<br />

Bunu kabûl etmesi için, Ahmed bin Hanbel hazretlerini de zorlayıp, Me'mûn vâsıtasıyla bu<br />

hususta baskı ve işkence yaptılar ve 28 ay hapsettiler. Bütün bunlara rağmen O; "Kur'ân-ı<br />

kerîm, Allahü teâlânın kelâmıdır. Mahlûk değildir." dedi. Bu sırada kendisine İmâm-ı Şâfiî<br />

Mısır'dan mektup göndermişti. Okuyunca ağladı. Sebebi sorulunca; "Rüyâsında Resûlullah<br />

efendimizi görmüş, Ahmed bin Hanbel'e mektup ile benden selâm yaz ve de ki, Kur'ân-ı<br />

kerîmin mahlûk olup olmadığı kendisinden sorulacak. Cevâb vermesin buyurmuş." dedi.<br />

Bir gün Ahmed bin Hanbel hazretleri bir cemâatle berâber oturuyordu. İçeriye bir zât girip;<br />

"Ahmed bin Hanbel kimdir?" dedi. Orada bulunanlar susup bekledi. "Ahmed bin Hanbel<br />

benim, ne istiyorsun?" dedi. Gelen zât şöyle anlattı:<br />

Dört yüz fersah uzaktan geliyorum. Cumâ gecesi uyumuştum. Rüyâmda biri gelip bana;<br />

"Ahmed bin Hanbel'i biliyor musun?" dedi. "Hayır tanımıyorum." dedim. "Bağdat'a git, onu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!