22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ahmed bin Hadraveyh ölüm döşeğinde iken 95 yaşındaydı. Kendisine bir mesele sorulunca<br />

gözleri yaşardı. "Ey oğlum 95 senedir çaldığım bir kapı vardı. İşte şimdi o kapı bana açılıyor.<br />

Benim için saâdetle mi yoksa bahtsızlıkla mı açılıyor, bilmiyorum. Suâle nasıl cevap<br />

verebilirim?" diye karşılık verdi.<br />

Ahmed bin Hadraveyh hazretleri buyurdu ki:<br />

"Mârifetin hakîkati, Allahü teâlâyı kalb ile sevmek, dil ile anmak ve Allahü teâlâdan başka<br />

her şeyden ümidini kesmektir."<br />

"Gaflet uykusundan daha ağır uyku yoktur. Şehvetten kuvvetli esaret yoktur. Gaflet ağırlığı<br />

olmasaydı. Şehvet gâlip gelmezdi."<br />

"Yoksullara hizmet eden, şu üç şeyle mükâfatlandırılır. Tevâzu, edep güzelliği, cömertlik."<br />

"İnsanların Allahü teâlâya en yakın olanı, güzel huylara en çok sâhip olanıdır."<br />

"Fakirliğindeki izzeti ve dervişliğindeki şerefi gizli tut. Yâni halka ben fakirim diyerek sırrını<br />

açığa vurma. Çünkü fakirlik Allahü teâlânın iyi bir ihsânı ve ikrâmıdır."<br />

"Sabır, fakru zarûrette kalanların azığı, rızâ ise âriflerin mertebesidir."<br />

"Kalp, bir takım kaplardan ibârettir. Allahü teâlânın sevgisiyle dolduğu zaman, nûrun fazlası<br />

diğer uzuvlara yansır. Bâtılla dolduğu zaman da, ondaki karanlık diğer organlara geçer."<br />

"Amellerin en iyisi hangisidir?" sorusuna: "Allahü teâlâdan başkasına iltifât etmekten kendini<br />

korumaktır." diye cevap vermişti.<br />

Birgün yanında "Allahü teâlâya (azâbından rahmetine) sığının." (Zâriyât sûresi: 50)<br />

meâlindeki âyet-i kerîme okunduğunda; "Bu âyet-i kerîme her konuda kaçıp sığınılacak en<br />

hayırlı olanın Allahü teâlâ olduğunu öğretmektedir." dedi.<br />

HARMANIM SAMAN OLDU<br />

Ahmed bin Hadraveyh hazretleri gençliğinde bir defâ bir şeyhin dergâhına gitti. Üzerinde<br />

eski elbiseler vardı. Onu gören talebeler kabullenemeyip, hocalarına; "Bu gelen misâfir<br />

dergâhın ehli değil." dediler.<br />

O ise dergâhta bir müddet kaldı. Bir gün dergâhın kuyusundan su çekerken elindeki kovanın<br />

ipi kopup kova kuyuya düştü. Bu sebeple dergâhta vazîfeli olan hizmetkâr ona sitem edip<br />

üzdü. Ahmed bin Hadraveyh hazretleri bu durum karşısında dergâhın şeyhine gidip; "Kova<br />

kuyuya düştü, çıkması için bir Fâtihâ okur musunuz?" diye ricâ etti.<br />

Dergâhın şeyhi; "Bu nasıl bir istek." diye duraklayınca; "Eğer siz okumazsanız izin verin ben<br />

okuyayım." dedi.<br />

Şeyh de izin verdi. Kuyunun başında Fâtihâ sûresini okudu kova birdenbire kuyunun üzerine<br />

çıktı.<br />

Dergâhın şeyhi onun bu ihlâsını görerek sarığını çıkarıp önüne koydu ve derecesinin onun<br />

derecesi yanında çok az bir derece olduğunu ifâde için; "Ey genç! Sen nasıl bir kimsesin ki<br />

benim harmanım senin danen yanında saman oldu" dedi.<br />

Ahmed bin Hadraveyh şeyhin bu sözü üzerine; "Talebelerinize söyleyiniz, misâfire kem<br />

nazarla bakmasınlar. Zaten ben gidiyorum." diyerek, ayrıldı.<br />

KÖPEKLER DE NASİPLENMELİ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!