22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

1) El-Meşre-ur Revî; c.2, s.50-53<br />

2) Nûr-us-Safîr; s.98<br />

3) Câmi-u-Kerâmât-il Evliyâ; c.1, s.324<br />

AHMED BİN EBÜ'L-HAVÂRÎ;<br />

Meşhûr velîlerden. İsmi Ahmed bin Ebü'l-Havârî, künyesi Ebü'l-Hasan'dır. Aslen Kûfeli<br />

olup, 780 (H.164)'de doğdu. Şam'da yaşadı. 844 (H.230) senesinde vefât etti. Otuz sene ilim<br />

tahsili yaptı. Ebû Süleymân Dârânî'nin talebesidir. Zamânının âlimlerinden Süfyân bin<br />

Uyeyne, Mervân bin Muâviye, Fizârî, Saîd bin Yezid, Ebû Abdullah en-Nibâcî, Ebû Bekr bin<br />

Ayyaş ve Ahmed bin Âsım Antâkî'nin sohbetlerinde bulundu. Her birinden ilim ve edeb<br />

öğrendi. Ayrıca devrinin meşhûr âlimi ve Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel ile<br />

görüşüp, sohbet etti.<br />

Tasavvuf ilminin ve hâllerinin her konusunda kıymetli ve güzel sözler söylemiştir. Ayrıca<br />

hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Zamânında bir mesele olduğu zaman müşkülleri hallederdi.<br />

Muhammed bin Ebü'l-Havârî adında bir kardeşi vardı. Kardeşi de tasavvufta onunla aynı<br />

derecede kıymetli bir zâttı. Bütün âilesi verâ ehli ve takvâ sâhibi kimselerdi. Ayrıca hanımı<br />

Râbiat-üş-Şam adında evliyâ bir kadın olup, ismi ve hâlleri tabakât kitaplarında<br />

zikredilmiştir.<br />

Zamânının meşhûr velîlerinden Cüneyd-i Bağdâdî hazretleri onu methetmiş ve hakkında<br />

"Ahmed bin Ebü'l-Havârî, Şam şehrinin güzel kokulu bir çiçeğidir." buyurmuştur.<br />

Hadîs âlimlerinden Yahyâ bin Maîn, İbn-i Ebû Hâtim ve Zehebî tarafından da methedilip,<br />

hadîs ilminde güvenilir bir râvî olduğu bildirilmiştir. Rivâyetlerinden kırk kadarı Ebû Nuaym<br />

İsfehânî'nin Hilyet-ül-Evliyâ adlı kitabında bildirilmiştir. Hadîs âlimlerinden Ebû Dâvûd,<br />

İbn-i Mâce, Ebû Zür'a ed-Dımeşkî, Ebû Zür'a er-Râzî kendisinden hadîs-i şerîf rivâyet<br />

etmişlerdir.<br />

Ahmed bin Ebü'l-Havârî hazretlerinin menkıbelerinden bâzısı şunlardır:<br />

Ebû Süleymân Dârânî hazretlerine talebe olup, sohbetlerinde yetişmek üzere huzuruna<br />

gittiğinde hiç bir zaman muhalefet etmeyeceğine söz vermişti. Ne söylenirse aynen yerine<br />

getirecekti. Bu hal üzere sohbetlerine ve derslerine devâm etti. Ne emredilirse aynen yerine<br />

getiriyordu. Bir defâsında dergâhın fırınını yakması emredilmişti. Gidip fırını yaktı ve iyice<br />

alevlendirdi. Sonra hocasının huzuruna gidip:<br />

"Efendim, fırını yaktım, fırın iyice ısındı. Ne pişirmemizi emredersiniz." dedi.<br />

Hocası Ebû Süleymân Dârânî o sırada huzûrunda bulunan topluluğa ders anlatıyor ve sohbet<br />

ediyordu. Sohbete iyice dalmışlardı. Bu bakımdan onun suâline cevap vermedi. Duymadığını<br />

zannederek tekrar; "Efendim fırın alevlendi, hazır, ne pişirelim?" dedi.<br />

Yine cevap vermeyince tekrar sordu. Üç defâ tekrarladıktan sonra hocası, bu hâle üzülüp;<br />

"Git içine gir otur!" dedi. Sonra sohbetine devam etti.<br />

Tatlı sohbet bir müddet daha devam ettikten sonra Ebû Süleymân Dârânî hazretleri kıymetli<br />

talebesi Ahmed bin Ebü'l-Havârî'yi; "Git içine gir otur!" diyerek fırına gönderdiğini hatırladı.<br />

Hemen onu bulup yanına çağırmalarını söyledi. Onu her yerde aradılar ama görünürde yoktu.<br />

Bulamadıklarını söylediler.<br />

Bunun üzerine hocası; "Onun bana sözü var. Ne emredersem sözümden çıkmayacaktı. Gidin<br />

fırının içine bakın!" dedi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!