22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

olduğunu, Seyyid hazretlerinin çok büyük evliyâ olduğunu anlatıp, kendisine çok nasîhat etti.<br />

Vâli, nasîhatleri kabûl etmedi. Eski haline de devâm etti. Bu hale çok üzülen Muhammed<br />

Şenâvî, bu durumu mânevî olarak, Seyyid Ahmed-i Bedevî'ye arzetti. O anda; "Sabret! O,<br />

yakında cezâsını bulur." diye bir ses duyuldu.<br />

Az zaman sonra vâlinin yüzünde bir yara çıktı. O vâli, dudaklarını ve dilini de kaplayan bu<br />

yara sebebiyle, zelîl ve hakîr hâle düştü. Böylece, evliyâya düşman olmanın cezâsını dünyâda<br />

iken çekmeye başladı. Bir müddet sonra öldü.<br />

Mısır'da Ebü'l-Gays bin Ketîle isminde âlim bir kimse vardı. Bir gün yolu, Ahmed-i Bedevî<br />

hazretlerinin medfûn bulunduğu beldeye düştü. Oradaki insanların, Seyyid hazretlerine çok<br />

büyük ihtimâm, hürmet gösterdiklerini görünce; "Siz de fazla yapıyorsunuz. Ona<br />

lüzûmundan fazla ihtimâm gösteriyorsunuz!" dedi. Orada bulunanlardan biri; "Sen ne<br />

diyorsun. O çok büyük bir velîdir." dedi. Ahmed-i Bedevî hazretlerinin büyüklüğünü<br />

anlayamamış olan adam, bu söze daha da içerledi. Fakat cevap vermedi. Bu kimse misafir<br />

olduğu için kendisine yemek getirdiler. Yemekte kızartılmış bir balık vardı. Ebü'l-Gays<br />

yemek yerken boğazına bir kılçık takıldı. Saatlerce uğraştılarsa da çıkartamadılar. Nice<br />

tanınmış doktorlar çağırdılar, onlar da çıkaramadılar. Artık yemekten, içmekten kesilmişti.<br />

Yataklara düştü. Her geçen gün ızdırâbı şiddetleniyor, hiçbir şey de yapamıyordu. Ölecek<br />

duruma gelmişti. Nihâyet aradan uzun bir süre geçtikten sonra, son çâre olarak<br />

Ahmed-iBedevî hazretlerinin kabrini ziyâret edip, rûhâniyetinden yardım istemeyi düşündü.<br />

Yakınları bunu Seyyid hazretlerinin kabrine götürdüler. Kabrin yanında oturup, kendisine dil<br />

uzattığı için pişmân olmuş bir kalp ile ve Seyyid hazretlerinin rûhuna hediye etmek niyetiyle<br />

Yâsîn-i şerif okurken, kendisine bir aksırma hâli geldi. Doktorların uğraşarak çıkaramadıkları<br />

kılçık, orada bir aksırma ile çıkıverdi. O kadar rahatladı ki, sevincinden ne diyeceğini<br />

bilemedi. "Ya Seyyid Ahmed-i Bedevî! Sizin çok yüksek bir velî olduğunuzu şimdi anladım.<br />

Ben sizin hakkınızda çok uygunsuz düşünüyormuşum. Sizin büyüklüğünüzü inkâr etmenin<br />

ne kadar yanlış olduğunu ve böyle düşünmenin ne büyük haksızlık olduğunu şimdi çok güzel<br />

anladım. Eski düşüncelerimden dolayı Allahü teâlâya tövbe ediyorum." dedi.<br />

Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretlerinin doğum ve vefâtının sene-i devriyelerinde ve başka<br />

zamanlarda, insanların bu zâta çok alâka muhabbet göstermelerinden rahatsız olan ve Seyyid<br />

hazretlerinin büyüklüğünü inkâr eden, kendini beğenmiş bir kimse vardı. Bu bozuk<br />

düşüncelerinde çok ileri gittiği bir gün idi. Yine Seyyid hazretlerine buğz eder hâlde iken,<br />

hafızasında ve kalbinde îmân ve mârifete âit ne varsa hepsinin bir anda silindiğini hissetti. Ne<br />

olduğunu anlayamamıştı. Ne yapacağını şaşırdı. Bu hâlinin, Seyyid hazretlerine olan îtirâzın<br />

bir cezâsı olabileceğini düşündü. Seyyid hazretlerinin kabrine gitti. Rûhâniyetinden imdâd<br />

istedi. Tövbe ettiğini, affedilmesini ricâ etti. Seyyid'in kabrinden bir ses; "Bir daha inkâr ve<br />

îtirâza dönmemek şartıyla." diyordu. Adam; "Peki." deyip kabûl etti. Bundan sonra, îmân ve<br />

mârifete ait bildiklerinin tekrar kendisine verilmiş olduğunu hissetti ve sözünü tuttu.<br />

Ahmed-i Bedevî hazretlerinin, rûhu için okunan mevlid-i şerîf için toplanılmıştı. Mecliste o<br />

zamâna kadar görülmemiş bâzı velîler de vardı. Onlara devamlı bu toplantılara katılan bir<br />

zât; "Siz nereden geliyorsunuz?" diye sordu. Hindistan'dan geldiklerini söylediler.<br />

Arkasından; "Bu kadar uzak yoldan tâ buralara kadar gelmenizin sebebi nedir? Ticâret falan<br />

mı yapıyorsunuz?" dedi. Onlar; "Hayır. Biz sâdeceAhmed-i Bedevî hazretlerini ziyâret etmek<br />

ve mevlidinde bulunmak için geldik." dediler. "Peki Hindistan buraya çok uzaktır. Bu kadar<br />

uzun yolu ne kadar zamanda aldınız?" deyince de; "Salı günü Hindistan'dan yola çıktık.<br />

Çarşamba gecesini Medîne-i münevverede Resûlullah efendimizin huzûrunda geçirdik.<br />

Perşembe gecesinde Bağdat'ta Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî'nin huzûrunda idik. Bu gece de<br />

(yâni cumâ gecesi) işte buradayız (Mısır'ın Tanta şehrinde Seyyid-iBedevî hazretlerinin<br />

huzûrundayız)." cevâbını verdiler. Onlar anlattıkça soru soran zât hayret içinde kaldı. Bunun<br />

üzerine; "Niçin şaşıyorsunuz? Allahü tealânın evliyâsı için bütün dünyâ bir adımlık yoldur."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!