22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kimsenin yaklaşmasını heyecânla bekledi. Gelen kimse yaklaşınca, koşarak ellerine sarıldı ve<br />

ağlayarak kendisine yardımcı olmasını istedi. O heybetli kimse; "Söyle bakalım. Derdin<br />

nedir?" dedi.Seyyid Ahmed-i Bedevî ile arasında olan hâdiseyi anlatınca, gelen kimse çok<br />

hayret etti ve; "Hakîkaten sen, tehlikeli bir iş yapmışsın ve çok tehlikeli bir hâle düşmüşsün.<br />

Sen buranın Mısır'a olan uzaklığı ne kadardır, bilir misin?" dedi. Takıyyüddîn; "Ben buraları<br />

hiç tanımıyorum. Mısır'dan ne kadar uzakta olduğunu da bilemiyorum." deyince, gelen<br />

kimse; "Mısır ile buranın arası altmış günlük mesâfedir." dedi. Bunun üzerine Takıyyüddîn'in<br />

çâresizliği ve korkusu daha da arttı. Kendi kendine; "Allahü teâlânın rızâsı için beni bu<br />

müşkül durumdan kurtaracak birisi yok mudur?" diye söylendi. Buralarda ölüp gideceğini<br />

düşünerek; "İnnâlillah..." okuyordu. Sonra yine o heybetli zâta yalvararak; "Allahü teâlânın<br />

rahmeti ve bereketi senin üzerine olsun. Sen bana yardımcı olamaz mısın?" dedi. O da; "Hiç<br />

korkma! İnşâallah selâmete erersin." dedi ve eliyle işâret ederek çok uzaklarda görülen bir<br />

kubbeyi gösterdi. "O kubbeyi görebiliyor musun?" dedi. Takıyyüddîn; "Evet." deyince, o<br />

kimse; "İşte, senin kendisine uygunsuz sözler söylediğin Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretleri,<br />

ikindi namazını cemâatla orada kılar. Sen şimdi, haline tövbe istigfâr ederek oraya git! İkindi<br />

namazı vaktine yetiş. Orada cemâatle namazını kıl! Namazdan sonra Seyyid hazretlerinin<br />

elini öp, özür dile! O, inşâallah seni affeder ve Allahü teâlânın izni ile seni memleketine<br />

ulaştırır." dedi.<br />

Takıyyüddîn, bu zâta teşekkür ederek ayrıldı ve süratle o kubbenin bulunduğu yere gitti.<br />

Oraya varınca çok güzel bir câmi olduğunu gördü. İkindi namazı vakti olmak üzere idi.<br />

Abdest aldı. İçeriye girip oturdu. Biraz sonra hiç tanımadığı garib kimseler câmide<br />

toplanmaya başladı. Nihayet Seyyid hazretleri de geldi. Oradaki cemâate imâm oldu. İkindi<br />

namazını kıldılar. Namazdan sonra, Seyyid hazretlerinin eline sarılıp, özür dilemeye<br />

hazırlanırken Ahmed-i Bedevî; "Hızır aleyhisselâmın yardımı, yol göstermesi olmasaydı çok<br />

zor durumda kalmıştın değil mi?" buyurdu.<br />

Bu kerâmet karşısında eski hâline daha çok pişmân olan ve kendi kendine daha çok<br />

kızanTakıyyüddîn; "Efendim! Ben hâlime tövbe ettim. Sizden çok özür diliyorum. Özrümü<br />

kabûl ediniz ve beni affediniz!" dedi. Seyyid hazretleri özrünü kabûl etti, sırtını sıvazladı.<br />

"Bir daha böyle düşünceleri kalbine getirme! Şimdi evine dön! Çocukların seni bekliyorlar."<br />

buyurdu. Takıyyüddîn; "Hay hay efendim! Bundan sonra hiçbir sözünüze ve hâlinize îtirâz<br />

etmeyeceğim. Allahü teâlânın evliyâsında kusur ve kabâhat aramayacağım." dedi. Sonra bir<br />

anda kendisini Mısır'da evinin önünde buldu. Bu hâlin tesirinden uzun müddet kurtulamadı.<br />

Talebesi Abdül'âl'ın, tövbe-i nasûhun ne olduğunu sorması üzerine şöyle buyurdu:<br />

"Tövbenin hakikati, geçmiş günahlara pişman olmak, gelecekte olacağa istigfâr etmek, affını<br />

istemektir. İşlenen günâha tamamen pişman ve bîzâr olmak, bir daha o günahı işlememeye<br />

cânu gönülden azmetmek ve bu çeşit bir tövbe ile kalbi temizlemekten ibârettir.<br />

Sâdık kimsenin kim olduğu sorulduğunda:<br />

"Sâdık o kimsedir ki; Allahü teâlânın hükmünden râzı olduktan sonra Allahü teâlânın<br />

emirlerini yerine getirip Resûlullah efendimizin sünnet-i seniyyesine uyan, başkasından bir<br />

şey istemeyip verilirse şükreden, verilmezse sabreden kimsedir." buyurdu.<br />

Ahmed-i Bedevî 1276 (H.675) senesinde Mısır'ın Tanta şehrinde vefat etti. Kabr-i şerîfi<br />

üzerine yapılan türbede her sene düzenlenen toplantılarda Mevlid-i şerîf ve Kur'ân-ı kerîm<br />

okunması âdet oldu. Ahmed Bedevî hazretlerinin kerâmetleri vefâtından sonra da devam etti.<br />

Ahmed-i Bedevî hazretlerinin medfûn bulunduğu Tanta şehri yakınında bulunan Garbiyye<br />

şehrinin vâlisi, Ahmed-i Bedevî'nin büyüklüğüne inanmazdı. Bu sebeple, her sene Seyyid<br />

hazretlerinin türbesinde düzenlenmekte olan mevlid toplantılarına Garbiyye ahâlisinden<br />

katılmak isteyenlere de mâni olur, gitmelerine müsâade etmezdi. Bu hâli haber alan<br />

Muhammed Şenavî hazretleri o şehre gidip vâli ile görüştü. Böyle yapmasının çok mahzurlu

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!