22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Senin, benim gözlerime bir bakman canına mâl olur. Bir bakış, bir can mukâbilindedir."<br />

buyurdu. O da; "Ey efendim! Yeter ki mübârek yüzünüzü göreyim de, ölürsem öleyim. Zararı<br />

yok. Çünkü artık dayanamıyorum." dedi. Bunun üzerine Seyyid hazretleri örtüsünü kaldırdı.<br />

Abdülmecîd, Ahmed-i Bedevî'nin cemâlini görür görmez yere düştü. Rûhunu teslim etti.<br />

Sâlih Abdül'âl ise, hocasının vefâtına kadar yaşadı ve hocasının vekîli olup talebelere feyz<br />

vermek ve onları yetiştirmek vazîfesini aldı.<br />

Seyyid Ahmed-i Bedevî hazretleri, talebelerini teveccühle terbiye eder ve konuşmazdı.<br />

Halîfesi Abdül'âl, dışarıdan, câhil, mânevî terbiyeden mahrûm, gâfil bir kimseyi Seyyidin<br />

huzûruna getirince, Seyyid hazretleri hemen bir kerre nazar buyurmakla, o kimse, mânevî<br />

hâller ve yüksek dereceler ile dolmuş olurdu. Sonra Seyyid Bedevî Abdül'âl'e; "Söyle, o<br />

kimse falan beldede sakin olup yerleşsin! Oradaki insanlara faydalı olsun!" buyururdu. Onun,<br />

talebeleri terbiye etmesi, yetiştirmesi, bu şekilde idi. Bir bakışla, uzun yıllar zahmet ve<br />

meşakkat çekmekle elde edilen derecelere bir anda yükseltirdi.<br />

Ahmed-i Bedevî, umûmiyetle evinin damında bulunur, orada ibâdet ve tâatle meşgûl olurdu.<br />

Bunun için ona talebe olanlara "Sütûhî" veya "Eshâb-ı sath" denirdi. Bu sebeple Seyyid<br />

Ahmed-i Bedevî, Seyyid Ahmed-i Sütûhî diye de tanındı.<br />

Bir adam omuzunda süt dolu kap ile Ahmed-i Bedevî hazretlerinin yanından geçerken,<br />

Ahmed-i Bedevî, parmağı ile kabı işâret eder etmez, kap yere düşüp süt tamâmen döküldü.<br />

Bu hâle canı sıkılan adam, yere dökülen süte bakınca, içinde şişmiş bir yılan gördü. Bu hâli<br />

farkedince çok sevindi. Çünkü, kendisi ve çocukları, muhakkak bir ölümden kurtulmuşlardı.<br />

Bu lütfundan dolayı Allahü teâlâya hamd ve Ahmed-i Bedevî hazretlerine teşekkür etti.<br />

Ahmed-i Bedevî hazretlerini sevenlerden Şeyh Rekîn isminde bir zât vardı. Seyyid Bedevî<br />

bir gün bu zâtı yanına çağırıp kendisine; "Ey Rekîn! Bana ileride büyük bir kıtlık olacağı<br />

ilhâm olundu. Bunun için sen, bol mikdârda buğday alıp muhafaza et! Kıtlık zamânında<br />

insanlar senin biriktireceğin buğdaydan pekçok istifâde ederler. Buğday temin edebilmek için<br />

uzak memleketlere gitmek zahmetinden kurtulmuş olurlar. O zaman sen, elinde bulunan<br />

buğdayı insanlardan ihtiyâcı olanlara, Resûlullah'ın hürmeti için ikrâm ve ihsân olmak üzere<br />

çok ucuz fiyata sat!" buyurdu. O da; "Peki efendim." diyerek hocasının elini öptü ve oradan<br />

ayrıldı. O sıralarda buğday gâyet ucuz ve her tarafta bol miktârda mevcuttu. Elinde bulunan<br />

bütün parasını buğdaya yatırdı. Daha da ileri giderek âile ve akrabâsından izin alıp ellerinde<br />

bulunan zînet eşyâları ile de buğday satın aldı. Biriktirdiği bol mikdârdaki buğdayı<br />

mahzenlerde muhafaza etti.<br />

Bu sırada, o bölgenin vâlisi Tanta'ya gelmişti. Bir yere çadırını kurup yerleşti. Atları için yem<br />

istedi. Rekîn'den başkasında da buğday yoktu. Vâlinin adamlarının gelerek, kendisinden<br />

buğday isteyeceklerinden korkup, Ahmed-i Bedevî hazretlerinin yanına gitti ve durumu<br />

kendisine arzetti. O da, hiç üzülüp endişe etmemesini, kendisinden buğday istedikleri zaman<br />

kamh-ı zerî (buğday tâneleri, kırıntıları) bulunduğunu, başka bir şey bulunmadığını<br />

söylemesini tenbih etti.Nihayet vâlinin adamları gelip, kendisinden buğday istediler. O da<br />

anbarında, kamh-ı zerî'den başka birşey bulunmadığını bildirdi. Adamlar anbarın anahtarını<br />

alıp anbara girdiklerinde, hakîkaten, kamh-ı zerî denen kırıntılardan başka bir şey<br />

göremediler. Dönüp gittiler ve Rekîn'e de herhangi bir zarar yapmadılar. O da gidip bu<br />

durumu Ahmed-i Bedevî'ye arzedince; "Sana bir zarar yapamadıkları için Allahü teâlâya<br />

şükret, yalnız O'na hamd-ü senâda bulun." buyurdu.<br />

Bir zaman sonra, buğday fiyatları son derece pahalandı ve yakın yerlerde bulunamaz oldu.<br />

İnsanlar, ihtiyaçları olan buğdayı bulabilmek için uzak memleketlere gitmek ve çok yüksek<br />

fiyat ödemek mecbûriyetinde kaldılar. Rekîn, Ahmed-i Bedevî'ye gelerek bu durumu arzetti.<br />

O da; "Elindeki buğdayı insanlara sat! Fakat onlara karşı müsâmahalı davran, ucuza sat!<br />

Allahü teâlâ katında bunun sevâbı pek fazladır." buyurdu. Rekîn mahzenlerini açtı. Çok ucuz<br />

fiyattan buğday satmaya başladı. Fiyatı çok düşük tutmasına rağmen çok fazla kâr etti.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!