22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Âhmed bin Alevî sultan ve devlet adamlarından bir şey kabûl etmezdi. Devlet adamları,<br />

bâzan kendilerinden olduğu belli olmasın diye tanınmayan kimselerle hediye<br />

gönderdiklerinde, Ahmed bin Alevî gönderenleri bilir, yine kabûl etmezdi. Bir defâsında, çok<br />

sevdiği hoş kokulu öd ağacı gönderdiler, fakat yine kabûl etmedi. Bazısı koyun, bâzısı süt<br />

gönderirdi. O, hepsini geri çevirirdi. Bunların dışında, halktan olup da hediye getirenlerin<br />

hediyelerini kabûl eder, karşılık olarak da hediye verirdi. Hediyeleri ihtiyaç sâhiplerine<br />

dağıtırdı.<br />

Bir defâsında hacca niyet ederek yola çıktı. Deniz yoluyla giderken, avucuyla deniz<br />

suyundan alıp kabına koydu ve o sudan içti. Görenler; "Su tuzludur. Ondan nasıl<br />

içiyorsunuz?" dediler. O da; "Herkes ondan içmiyor mu?" buyurdu. O kişiler, onun kabında<br />

kalan sudan içtiklerinde, çok tatlı ve güzel bir su olduğunu gördüler.<br />

Ahmed bin Alevî, duâsı makbûl olan bir zâttı. Kendisinden bir hâcet, ihtiyâç için duâ<br />

isteyenlere duâ ettiğinde kabûl olur ve onlar arzularına kavuşurdu. Kuraklık sebebiyle,<br />

yağmurun yağması için duâ istediler. Duâ edince, hemen yağmur yağdı. Hastalıktan<br />

kurtulmak için duâ istediler. Duâ edince, kısa zamanda hastalıktan kurtuldular. Talebesi<br />

Ömer bin Ali, kuraklıktan kavrulmuş olan memleketi için duâ istedi. Ahmed bin Alevî;<br />

"Yavrum, falan gün inşâallah yağar." buyurdu. O talebe memleketine gidip, o gün yağmur<br />

yağacağını müjdeledi. Nitekim hocasının buyurduğu gün yağmur yağdı.<br />

KARŞILAŞACAK FAKAT GÖRÜŞEMEYECEKSİN<br />

Ahmed bin Alevî, çok defâ Hızır aleyhisselâm ile görüşürdü. Bir gün talebesi Muhdâr gelip,<br />

kendisiyle Hızır aleyhisselâmı görüştürmesini istedi. O da; "Yavrum, sen onunla<br />

karşılaşacaksın. Fakat görüşemeyeceksin." buyurdu. O talebe, Mi'câz adlı meşhûr bir dağa<br />

gitti, orada Hızır aleyhisselâm bir köylü kılığında karşısına çıktı. Fakat o farkına varıp<br />

tanımadı. Ondan uzaklaştığında, Hızır aleyhisselâm ona seslenip; "Ey Muhdâr! Senin<br />

ihtiyâcını hocan Ahmed bin Alevî giderir. Benden ona selâm götür." dedi. Talebe; "Ne olur<br />

durun, sizinle görüşmek istiyorum." dedi. Hızır aleyhisselâm da; "Hocan sana<br />

görüşemeyeceğini söylemişti!" buyurdu ve kayboldu.<br />

1) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c.1, s.330<br />

2) Şezerât-üz-Zeheb; c.8, s.370<br />

3) Nûr-us-Safîr; s.254<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.216<br />

5) El-Meşre-ür-Revî; c.2, s.69-73<br />

AHMED AMİŞ EFENDİ;<br />

Fâtih Sultan Mehmed Han türbedârlarından ve Şa'bâniyye tarîkatının son devir şeyhlerinden.<br />

İsmi, Ahmed Amiş olup, Türbedâr veya Türbedar Ahmed Efendi isimleriyle de tanınır. 1807<br />

(H.1222) de Tuna vilâyetine bağlı Tırnova'da doğdu. 1920 (H.1338) de İstanbul'da vefât etti.<br />

Kabri Fâtih Câmii yanındaki kabristandadır.<br />

Doğum yeri olan Tırnova'da ilk tahsîlini gören Ahmed Amiş Efendi medrese tahsîlini de<br />

orada tamamladı. On dört yaşında tasavvufa alâka duydu. Bir şeyhe bağlanmak arzusuyla<br />

Sâdık Efendi adlı bir zâta başvurdu. Sâdık Efendi onun bu konudaki yüksek arzusunu<br />

anlamasına rağmen, tasavvuf yoluna girme zamânının gelmediğini belirtti. Bu hususta;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!