22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Alâeddîn Ebû Ali Kalender'dir.<br />

1) Ahbâr-ul-Ahyâr; s.92<br />

2) Hazînet-ül-Asfiyâ; c.1, s.357<br />

3) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.11, s.37<br />

4) Nüzhet-ül-Havâtir; s.77<br />

5) Persian Literatüre; c.2, s.1031<br />

AHÎ ŞORBA<br />

Ne zaman yaşadığı hakkında bilgi bulunamayan Ahî Şorba hazretlerinin türbesi, Kastamonu<br />

Beyçelebi mahallesinin Canlı sokağındadır. Türbede bulunan diğer iki kabrin kime ait olduğu<br />

bilinmemektedir. Kastamonu'da Ahî Şorba hazretlerine ait zâviye ve vakıflar da vardır.<br />

AHMED BİN ABDURRAHMÂN ES-SEKKÂF;<br />

İslâm âlimlerinin ve evliyânın büyüklerinden. İsmi, Ahmed bin Abdurrahmân es-Sekkâf'tır.<br />

Evliyânın büyüklerinden Abdurrahmân es-Sekkaf hazretlerinin oğludur. Doğum târihi tesbit<br />

edilememiştir. 1425 (H.829) senesinde vefât etti. Zamânında bulunan büyük velîlerin<br />

sohbetlerine devâm ederek ve çok gayret ederek, tasavvuf yolunda ilerledi. Kısa zamanda<br />

yetişerek, büyük âlimlerden ve evliyâdan oldu. Dünyâya düşkün olmayan, gönlünü Allahü<br />

tealâya vermiş bir velîydi. Fazîletler, kerâmetler sâhibi bir zât olup, pekçok üstünlükler<br />

kendinde toplanmış idi.<br />

Çok mücâhede, nefsin istemediklerini yapardı. Gündüz oruç tutar, gecenin son üçte birinde<br />

uyanık olurdu. Allah korkusundan çok ağlardı. Çok zikredip devamlı Allah der ve<br />

buyururduki: "İş budur bundan başkası hiçtir." Dünyâya hiç değer vermez eline geçen malı<br />

fakirlere dağıtırdı.<br />

Bir gün Ahmed es-Sekkâf, Mûsâ bin Ali Bâcerş isimli büyük âlime bir talebesini gönderip;<br />

"Bize vermeyi niyet ettiğin şeyi getir, dediğimi söyle." buyurdu. O talebe, Mûsâ bin Ali'ye<br />

gelip; "Hocam size, bize vermeyi niyet ettiğin şeyi getirsin, diyor." dedi. Bu sözü duyunca,<br />

çok hayrette kalan Mûsâ bin Ali; "Bu düşünce, biraz önce kalbime gelmişti ve bunu da hiç<br />

kimse bilmiyordu." dedi.<br />

Bir defâsında, Ahmed es-Sekkâf'ın küçük kızı, yakınlarında bulunan bir hurma ağacı<br />

üzerinde bir güvercin gördü. Güvercin çok hoşuna gittiği için, babasına, o güvercini tutup<br />

kendisine vermesini ricâ etti. O da hizmetcisini çağırarak, güvercini tutup getirmesini emretti.<br />

Ağacın üstünde oynamakta, daldan dala konmakta olan güvercin, Ahmed es-Sekkâf'ın<br />

sözlerinden sonra hiç kımıldamadı. Hizmetçi gidip, rahatça güvercini tutarak getirdi. Ahmed<br />

bin Abdurrahmân'a verdi. O da küçük kızına verdi. Kızı, güvercinle biraz oynayıp,<br />

okşadıktan sonra salıverdi.<br />

Ahmed bin Abdurrahmân, bir gün yanında birkaç kişi ile berâber, abdest almak üzere bir<br />

kuyunun başına geldiler. Hem kuyunun suyu çok derindeydi, hem de yanlarında su çekmek<br />

için ip ve kova yoktu. Ahmed bin Abdurrahmân suya işâret etti. Allahü teâlânın izni ile<br />

kuyunun suyu yukarıya kadar yükseldi. Hepsi de abdest aldılar. Suya ihtiyaçları kalmayınca,<br />

kuyunun suyu yine eski yerine çekildi.<br />

Ahmed bin Abdurrahmân'ın fazla bir geliri yoktu. Birkaç hurma ağacı vardı. O ağaçların<br />

hurmalarını satıp, parası ile çocuklarına giyecek alır, kalanı ile de geçimini temin ederdi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!