22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

şimdiki Ahî Sinan caddesi üzerinde "Kocabay" işhanının bulunduğu yerde idi. Ancak<br />

işhanının yapımı sırasında inşâat sebebiyle 1968 yılında kaldırılmış olup, bugün nerede<br />

bulunduğu tesbit edilememiştir.<br />

1) Denizli'de Türbeler-Kitâbeler-Yatırlar (Şükür Tekin Kaptan, Denizli-1991); s.63<br />

AHÎ SİRÂC;<br />

Sultan-ül-ulemâ Hâce Nizâmüddîn-i Evliyâ'nın yetiştirdiği Hindistan evliyâsının<br />

büyüklerinden. İsmi Osman, lakabı Sirâcüddîn olup, Ahî Sirac diye meşhûrdur. Doğumu,<br />

vefâtı ve hâl tercümesi hakkında kitaplarda fazla mâlûmat bulunamayan Ahî Sirâc<br />

hazretlerinin sekizinci asrın ortalarında 1357 (H.759) yılında vefât ettiği bilinmektedir.<br />

Daha gençlik yıllarında, Hâce Nizamüddîn hazretlerinin sohbetlerinde bulunarak yetişen Ahî<br />

Sirâc, ayrıca Mevlânâ Fahreddîn-i Zerrâdî'den sarf öğrendi. Mevlâna bu talebesini çok<br />

sevdiğinden, onun için sarf bilgilerini yazıp topladı. Bu eserine Osmânî ismini verdi. Ahî<br />

Sirâc, bundan sonra Mevlânâ Rükneddîn'in huzûrunda; Kafiye, Mufassal, Kudûrî ve<br />

Mecma'ul-Bahreyn adlı eserleri dikkatlice okudu. Bunları da bitirdikten sonra, tekrar Hâce<br />

Nizâmüddîn-i Evliyâ'nın huzûruna gelerek, üç sene daha kalıp, tasavvuf yolunda kemâle<br />

geldi. Hâce hazretlerinin sohbetleri bereketiyle, tam bir olgunluğa kavuşup, icâzet ve hilâfet<br />

almakla şereflendi. Hocası, Ahî Sirâc'a kitaplarından ve elbiselerinden bâzılarını yâdigâr<br />

verip, onu insanları irşâd etmek, onlara doğru yolu göstermek üzere, memleketi olan<br />

Lüknov'a gönderdi. Gittiği yeri, evliyâlık güzelliği ile süsleyip aydınlattı. Hâce Nizâmüddîn<br />

onun için; "O, Hindistan'ın aynasıdır." buyurmuştur. Ahî Sirâc irşâd ile insanlara rehberlik<br />

edip İslâmiyeti anlatmak ve yaşatmakla vazîfelendirilip Lüknov'a gelince, ilme susamış<br />

olanlar etrafında toplanmaya başladı. Ahî Sirâc, hocası hazret-i Hace'ye lâyık bir talebe idi.<br />

Ondan aldığı yüksek ilimleri, feyz ve bereketleri etrâfına yaymaya başladı. Çok talebe<br />

yetiştirdi. Binlerce kişi ondan istifâde edip, ilim öğrendiler.<br />

Şeyh Hüsâmeddîn-i Mankpûrî, Melfûzât isimli eserinde, bunun da sözlerini ve menkıbelerini<br />

zikretmektedir. Bu kitapta bildirildiğine göre, bir gece dervişlerden bir zât, Sirâcüddîn<br />

Osman hazretlerine misâfir olmuştu. Yatsı namazından sonra Ahî Sirâc yatağına uzandı.<br />

Misafir olan derviş ise, namaz kılmaya başladı. Bir taraftan da, böyle büyük bir zâtın gece<br />

uyumasına hayret ediyordu. Sabah olduğunda, Ahî Sirâc hazretleri kalkıp, abdest almadan,<br />

birlikte sabah namazını kıldılar. Misâfir derviş, Ahî Sirâc'ın bütün gece zikrle meşgûl olup<br />

uyumadığını, ilk zamanda anlayamadığından bu hâle çok hayret ederek; "Allah, Allah! Ne<br />

garip iştir! Bütün gece yattınız. Sabahleyin ise abdest almadan namaz kıldınız!" dedi. Ahî<br />

Sirâc tevâzu edip; "Siz tâat ile meşgûl oluyorsunuz. Bizim ise, kıymetli bir malımız<br />

(rûhumuz) vardır. Büyük ve azılı bir düşman da (nefsimiz) onun peşinde olup, onu öldürmek<br />

için gayret etmektedir. Biz o kıymetli malımızı korumak, düşmana teslim etmemek için<br />

uyumuyor, bekçilik ediyorduk." Bu sözleri hayretle dinleyen misafir derviş, o zâtın<br />

büyüklüğünü böylece daha iyi anlamış oldu ve; "Eğer âşık mescidde görünmezse de, onun<br />

kalbi dâimâ namaz iledir." meâlinde bir beyit söyledi.<br />

Rivâyet edildiğine göre, Ahî Sirâc hazretleri, vefatına yakın zamanda kabir gibi bir yer kazıp,<br />

hocasının huzûrundan ayrılırken kendisine verdiği elbiselerini oraya koydu. Üzerini de aynen<br />

kabir gibi yaptı ve buna da "Elbiseler mezarı" denildi. Ahî Sirâc vasiyet edip, vefât ettiğinde,<br />

elbiseler mezarının ayak ucuna gelecek şekilde defnedilmesini istedi. Bir müddet sonra vefât<br />

etti. Talebeleri vasiyeti yerine getirip, hocalarını elbiseler mezarının ayak ucu tarafında<br />

hazırladıkları bir kabre defnettiler. Böylece hocalarının vasiyetini yerine getirdiler.<br />

Sirâcüddîn Osman hazretlerinin yetiştirdiği talebeleri içinde en ileride olanlarından biri de,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!