22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kuşlar görmemişti.<br />

Cenâzesi defnedilinceye kadar kuşlar gitmediler. Ertesi gün kabri üzerinde Âdemoğlunun<br />

yazısına benzemiyen bir yazının yazılı olduğu görüldü: “Zünnûn, Allah'ın sevgilisidir ve<br />

şevkı dolayısıyla da, canını O’nun yoluna fedâ etmiştir.” O yazıyı oradan kazımalarına<br />

rağmen, tekrar yazılırdı. Vefâtından sonra birçok âlim rüyâsında Peygamber efendimizi<br />

gördü. Peygamberimiz yanındakilere; “Hak dostu Zünnûn geliyor, karşılamaya gidelim.”<br />

buyurdu.<br />

CÂN Ü GÖNÜLDEN TÖVBE<br />

Mısır’da Muhakked bin İsmâil isimli biri, çok güzel ve dillere destan evlere sâhipti. Bir gün yine<br />

güzel bir ev yaptırmış ve başka bir eksiklik var mı diye etrâfında dolaşıyordu. O sırada Zünnûn-i<br />

Mısrî hazretleri yanına geldi ve ona; “Ey mağrur, bu kadar emeği, emânet olan bir dünyâ evine<br />

verdin. Ebedî evin olan Allahü teâlânın evine (îmâna) ne emek verdin?” diye sordu. Sonra; “Bu<br />

dünyâda kendin için nasıl olsa bir ev bulursun ve içinde oturursun. Fakat öbür dünyâda eğer şu dört<br />

hudut arasında kendine bir ev yapmazsan hâlin perişân olur. Maazallah Cehennem’e gidersin. O dört<br />

huduttan ilki; dünyâdaki fazla malı, ihtiyaç sâhiplerine vermek, ikincisi; Allahü teâlâdan korkmak,<br />

üçüncüsü; Allahü teâlâyı ve O’nun sevdiklerini sevmek, dördüncüsü ise; bütün musîbetler karşısında<br />

sabretmektir. İşte bu dört hudut içindeki evi kendine al, o senin için yeterlidir. O hudutlar arasında yer<br />

alan ev, Cennet evidir. Altında bal ve sütten sular akan ırmaklarla, içinde istediğin her nîmet ve<br />

yiyecek vardır.” dedi. Bunun üzerine o şahıs; “Ey efendi, ben çok günah işledim, onlara ne yapayım?”<br />

dedi. Zünnûn-i Mısrî hazretleri; “Allahü teâlâ dilerse bütün günahları affeder. Yeter ki sen cân u<br />

gönülden tövbe et.” deyince, adam ağlamaya başladı ve cân u gönülden tövbe etti. Bütün evlerini<br />

satıp, parasını fakirlere dağıttı. Zünnûn-i Mısrî’nin talebesi oldu. Bir süre sonra bu zât vefât etti.<br />

Kabre koyduklarının ertesi gününde, kabrin üzerinde bir kâğıdın durduğunu gördüler. Üzerinde ise;<br />

“Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin söylediklerinin hepsi doğru çıktı. Cân u gönülden tövbe ettiğim için,<br />

daha önce işlediğim bütün günahlarımı Allahü teâlâ affetti. Şimdi altından ırmaklar geçen Cennet<br />

evindeyim.” diye yazıyordu.<br />

ALTIN TUTAN BALIKLAR<br />

Evliyânın büyüğü olan Zünnûn-i Mısrî,<br />

Allahü teâlânın, aşkıyle yanan biri.<br />

Gemiyle yolculuğa, çıkmış idi bir ara,<br />

Bir yolcu, cüzdanını, kaptırdı hırsızlara.<br />

Arayıp bulamadı, o cüzdanı alanı,<br />

Parası gittiğinden, sıkıldı hayli canı.<br />

Gemide bulunanlar, Zünnûn hazretlerine,<br />

Dediler ki: "Sen aldın, çıkar ver sâhibine."<br />

Ne kadar "Ben almadım." dediyse de onlara,<br />

Mârûz kaldı yine de, çok ağır ithâmlara.<br />

Başlayacaklardı ki, işkenceye, dövmeye,<br />

O başladı Allah'a, kalbden duâ etmeye:<br />

"Yâ Rabbî, senden gayri, kapı yok yalvaracak,<br />

Suçum olmadığını, sen biliyorsun ancak.<br />

Hakâret ediyorlar, dövecekler hem dahi,<br />

Beni bu zâlimlerden, sen kurtar yâ İlâhî!"<br />

O, kalbinden gizlice, böyle duâ edince,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!