22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hiç bir şey de elde edilmez. Fakat, ilme, gece gündüz bir dost gibi yapışılırsa, o zaman ilim<br />

elde edilir.”<br />

“Faydalı ilim, Allahü teâlânın indinde, pek fazîletli bir ibâdettir.”<br />

“İlmiyle amel etmeyen âlimin, ilmine güvenilmez.”<br />

“Kimse benim gibi ilme sabretmedi. Benim gibi de ilmi yaymadı.”<br />

Bizden önceki büyüklerimizden duydum. “Sünnete sarılmak, insanın dünyâ ve âhirette<br />

kurtuluşuna vesîledir. İlmi yaşatmak din ve dünyâ işlerinin iyi olmasını temin eder. İlim<br />

giderse, din ve dünyâ da gider. Her şeyin nizam ve intizâmı bozulur.”<br />

“Birgün Ubeydullah bin Abdullah Utbe’nin yanına gittim. Sinirli bir hâli vardı. Kızma<br />

sebebini sordum. Az önce bir yere uğradım. Selâm verdim. Selâmımı almadılar. Doğrusu<br />

hayret ettim dedi. Bunun üzerine ona; “Buna hiç hayret etme. Nedense bâzı kimseler, kötü bir<br />

huy olduğu halde, kibirden sakınmıyorlar. Halbuki, topraktan yaratıldı. Yine ona dönecek”<br />

dedim.”<br />

“Sizi Cehennem'e düşmekten muhâfaza edecek şeyleri çoğaltınız.” dedi. “O şey nedir?” diye<br />

sorduklarında; “Mâruf, iyilik.” cevâbını verdi.<br />

Zührî’ye; “Eğer, yaşın bir hayli ilerleyip, ömrünün sonlarında olsaydın, Medîne-i<br />

münevvereye yerleşir, Mescid-i Nebevî’ye gider, orada direklerden birinin yanında oturur,<br />

insanlara bir şeyler anlatır ve öğretirdin değil mi?” dediler. Bunun üzerine Zührî; "Oraya<br />

gidenin, gerçekten, dünyâya ehemmiyet vermeyip, hareketlerine çok dikkat etmesi gerekir.”<br />

deyip, tevâzu göstermiştir.<br />

1) El-A’lâm; c.7, s.97<br />

2) Tezkiret-ül-Huffâz; c.1, s.108<br />

3) Vefeyât-ül-A’yân; c.4, s.177<br />

4) Tehzîb-üt-Tehzîb; c.9, s.445<br />

5) Hilyet-ül-Evliyâ; c.3, s.360<br />

6) Mîzân-ül-İ’tidâl; c.4, s.40<br />

7) Şezerât-üz-Zeheb; c.1, s.162<br />

8) Tehzîb-ül-Esmâ Ve’l-Lüga; c.1, s.90<br />

9) Miftâh-üs-Seâde; c.2, s.15, 17, 24, 27, 67, 77, 79, 177, 200, 217, 227, 260<br />

10) Brockelman; Sup.1, s.102<br />

11) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.50<br />

ZÜNNÛN-İ MISRÎ;<br />

Mısır’da yetişen büyük velîlerden. İsmi Sevbân bin İbrâhim, künyesi Ebü’l-Feyz, lakabı<br />

Zünnûn, nisbesi el-Mısrî’dir. Güney Mısır’ın Sudan’a yakın sınır bölgesinde yaşayan Nûbe<br />

kabîlesindendir. Bu sebeple babası en-Nûbî nisbesiyle anılır. 772 (H.155) târihinde doğdu.<br />

859 (H.245) târihinde Mısır’da vefât etti. Eshâb-ı kirâmdan Amr bin Âs hazretlerinin yanına<br />

defnedildi.<br />

Zünnûn-i Mısrî hazretlerinin hocası, Mâlikî mezhebinin imâmı, Mâlik bin Enes hazretleridir.<br />

Muvattâ’yı bizzat kendisinden okudu ve fıkıh ilmini ondan öğrendi. Mânevî ilimleri Şeyh<br />

İsrâfil hazretlerinden öğrenip kemâle ulaştı. Fakat hâlini bilmeyen pekçok kimse, ona düşman<br />

oldu ve vefâtına kadar değerini anlayamadı.<br />

Mısır’da tasavvuf ilmini ilk defâ o açıkladı. Yüksek din ilimlerinin sekizincisi olan tasavvuf,<br />

ahlâk ilmi, onun açıklamasından ve izahlarından sonra Mısır’da yayıldı ve nice kimselerin

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!