22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

geldik. Ziyâeddîn hazretleri ona; “Yaklaş!” buyurup kulağına gizlice bir şeyler fısıldadı.<br />

Bunun üzerine kemancı titreyip ağlamaya başladı. Tövbeler etti. Sonra hocama talebe oldu.<br />

Dergâhta yıllarca sadâkatla hizmet etti. Güzel hallere kavuştu. Lâkin Ziyâeddîn hazretlerinin<br />

ona gizlice ne söylediğini kimse anlayamamıştı.”<br />

Dergâhtaki talebeler bir gün tövbekâr kemancıya; “Kardeşim! Hayli zamandır gizler<br />

durursun. Açıkla bu sırrı!” dediler. Bunun üzerine o şöyle anlattı: “Önceleri bir zâtın<br />

talebesiydim. Lâkin o zâtın etrâfındakiler bozuk inanışlı kimselerdi. Hocamsa îtikâdı düzgün<br />

temiz birisiydi. Bid'atı sevmez, Allahü teâlâdan korkardı. Vefât edeceğinde bana; “Oğlum!<br />

Seni Allahü teâlânın sâlih kullarına ısmarlıyorum. Âkıbetin iyi olacak. Sakın evliyâyı inkâr<br />

etme!” buyurdu. Sonra vefât etti. Bunun üzerine ben bozuk inanışlı kimselerden ayrıldım.<br />

Birçok yerler dolaştım. Lâkin nefsime uyup serseri bir hâle düştüm. Çalgıcı oldum. Cenâb-ı<br />

Hak karşıma Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretlerini çıkardı. Beni de ona yaklaştırdı.<br />

Gümüşhânevî hazretleri o gün gizlice kulağıma; “Oğlum! Hocan seni bize ısmarladı. Artık<br />

hak yolu bizden öğrenirsin.” buyurdu. Bu sözü işitince hemen hocamın yıllar önce bana<br />

söylediklerini hatırladım ve talebesi oldum. Allahü teâlâya şükürler olsun ki kalb gözüm<br />

açıldı. Gönlüm Rabbimin sevgisiyle doldu. Yaptıklarıma candan pişmanlık duydum. Şimdi<br />

hak yolu buldum. Rabbim bana hidâyet etti. Zîrâ nefsim beni aldatmıştı. Ahmed Ziyâeddîn<br />

Gümüşhânevî hazretleri merhamet edip beni bu zilletten kurtardı.”<br />

Ahmed Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleri bir talebesinin evine misâfir olmuştu. Bu sırada<br />

birisi bir sepet tâze üzüm getirdi ve ev sâhibine; “Bunlar kendi mahsûlümdür ve helâldir.<br />

Kendi ellerimle topladım. Ziyâeddîn Efendi hazretlerine mahsus bir meyvedir.” dedi. Ev<br />

sâhibi üzümleri alıp Ziyâeddîn hazretlerine ikrâm etti. Ziyâeddîn hazretleri üzümleri görünce;<br />

“Bunlar haramdır. Ben böyle üzümleri yemem. Zîrâ bunun bağı yetim malıdır. Fidanlar gasb<br />

edilmiştir. Şu üzümler çalınmış olduğunu bana haber vermektedir.” buyurdular. Orada<br />

bulunanlar buna hayret ettiler. Ev sâhibi daha sonra o üzümlere helal olan üzümler karıştırdı<br />

ve işâretledi. Yemekten sonra Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretlerine takdim etti. Ziyâeddîn<br />

hazretleri o üzümlerden sâdece helal olanları yedi. Sonra da; “Allahü teâlânın yardımıyla biz<br />

haram ve helâli biliriz. Haramlarda zulmet, karanlık görürüz. Demek sen bizi imtihan edersin.<br />

Bu şekilde hareket hatâdır. Tövbe et de Allahü teâlâ seni affetsin. Allah adamlarına gizliler<br />

âşikâr olur.” buyurdular.<br />

Bir gün Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretlerinin yanına çok sevdiği bir talebesi geldi.<br />

Huzûrunda edeple sohbetini dinledi. O esnâda kalbinden; “İki oğlum var. Bunların sâlih<br />

kimseler olmasını istiyorum. Hocam bir duâ etse.” diye geçirdi. Ziyâeddîn hazretleri onun bu<br />

arzusunu anlayıp ona bir mikdâr yemiş verdi ve; “Oğulların bunları yesin. İnşâallah öyle<br />

olur.” buyurdular. Talebe hayretler içinde kaldı ve verilen yemişleri evine götürdü. İki oğluna<br />

yedirdi. Çocuklar bunları yedikten sonra iyi bir hâle gelip sâlih kimseler olarak yetiştiler.<br />

Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretlerinin ticâretle uğraşan bir talebesi bir gece başka bir beldeye<br />

gitmek için yola çıktı. Yalnızlık, karanlık ve gideceği yerin uzaklığı onun için büyük<br />

tehlikeydi. Bir müddet yol aldıktan sonra kendisini bir korku kapladı. Bu korku gittikçe arttı.<br />

Neredeyse korkudan aklı gidecek oldu. O an aklına hocası Ziyâeddîn hazretleri geldi.<br />

Gelmesiyle birlikte onu önünde beyaz bir at üzerinde görüverdi. Hemen süratlenip ona<br />

yetişti. Ziyâeddîn hazretleri talebeye tebessüm edip; “Korkma oğlum! Bize tâbi ol. Allahü<br />

teâlânın izniyle biz darda kalanlara yardım ederiz. Biz sana yoldaş olduk. Bizi tâkib et,<br />

maksadına ulaşırsın.” buyurdular. O talebe atından indi, lâkin Ziyâeddîn hazretlerini<br />

göremedi. Tekrar korkusu çoğaldı. Hemen atına bindiğinde Ziyâeddîn hazretlerini gördü. Bu<br />

hal üç defâ tekrar etti. Sonra onu tâkib etti. Bir hayli mesâfe gittiler. Sabah olmuştu.<br />

Talebenin korkusu gitmiş, gideceği yere de hocasının rehberliğinde varmıştı.<br />

Ziyâeddîn Gümüşhânevî hazretleri bir gün çayırlık bir yerde talebeleri ile sohbet ediyordu. O<br />

sırada oraya erkekli kadınlı bir grup yahûdî geldi. Berâberlerinde getirdikleri hasta bir kadını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!