22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İnsanı en alçaktan, bâlâlara yükseltir.<br />

Onların hürmetine, yâ Rabbî, affet bizi!<br />

Onların sevgisiyle, tenvîr et kalbimizi.<br />

1) Hakîm Atâ Kitabı<br />

2) Hazînet-ül-Asfiyâ<br />

3) Cevâhir-ül-Ebrâr min Emvâc-il-Bihâr (Hazînî)<br />

4) Reşahât Ayn-ül-Hayât<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.9, s.318<br />

ZEYNEDDÎN-İ HÂFÎ;<br />

Büyük velîlerden. İsmi Muhammed bin Muhammed, künyesi Ebû Bekr, lakabı<br />

Zeyneddîn’dir. Zeyneddîn-i Hâfî diye meşhûr oldu. 1356 (H.757) târihinde Horasan’da Hâf<br />

beldesinde doğdu. 1435 (H.838) târihinde Herât’ta vefât etti.<br />

Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri tasavvufta Halvetiyye yolunun kollarından Zeyniyye yolunun<br />

kurucusudur.<br />

Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri, küçük yaşta ilim tahsîline başladı. Bu maksatla çok seyahat<br />

yaptı. Memleketi olan Horasan’dan başka Mâverâünnehr, Irak, Âzerbaycan, Şam, Mısır,<br />

Hicaz ve başka yerlere gitti. Oralarda bulunan büyük âlimlerin sohbetlerinde bulundu.<br />

Celâlüddîn Ebû Tahir Ahmed el-Hocendî el-Medenî, Zeynüddîn-i Irâkî, Ebü’l-Berekât<br />

Ahmed Kazvînî, İbn-ül-Cezerî, Seyyid Şerîf Cürcânî ve daha birçok âlimden ilim öğrenip<br />

icâzet, diploma aldı. Kâhire’ye gelip, Zeyneddîn Abdurrahmân eş-Şebrîsî ile buluşup sohbet<br />

etti. Tasavvuf yolunda, Nûreddîn Abdurrahmân Mısrî’den feyz aldı. Onun halîfesi oldu.<br />

Bizzat kendisi icâzet yazıp, bu kıymetli talebesini mezûn eden Abdurrahmân Mısrî hazretleri,<br />

ona çok iltifâtlarda bulundu. Onu takvâ sâhiplerine imâm yapması için Allahü teâlâya duâ<br />

ederek, memleketi olan Horasan’a gönderdi.<br />

Zeyneddîn-i Hâfî hazretleri anlatır: “Hocamın verdiği icâzeti alıp memleketime dönerken,<br />

icâzetnâmeyi Bağdat’ta unuttum. Bağdat’ta unuttuğumu da Horasan’a vardıktan sonra<br />

farkettim. Aradan uzun zaman geçtikten sonra, hocamın memleketi olan Mısır’a gittim.<br />

Oraya vardığımda, hocamın çoktan vefât etmiş olduğunu öğrendim. Büyük bir hüzün ile<br />

hocamın halvethânesine, husûsî odasına girdim. Baktım, benim icâzetim oradaydı. Hayret<br />

edip aldım. Okudum. Yazılar aynı idi. Bir-iki harften başka bir değişiklik yoktu. O zaman<br />

halvethâne bakımsızdı. Kapısı bile açık duruyordu. Bu icâzetnâme bana verdiği<br />

icâzetnâmenin müsveddesi miydi? Yoksa benim icâzetnâmemi kaybedeceğimi ve uzun<br />

zaman sonra tekrar oraya geleceğimi keşf yoluyla bilip, yeni bir icâzetnâme yazarak oraya mı<br />

koymuştu? Bunu bir türlü anlayamadım. Fakat, bu icâzetnâmenin, uzun zaman bakımsız<br />

kalmış bir yerde sağlam olarak bulunması ve benim icâzetnâmeye kavuşmam, hep hocamın<br />

kerâmetiydi.”<br />

Zâhirî ve bâtınî ilimlerde çok yüksek, âlim, ârif ve âbid bir zât olan Zeyneddîn-i Hâfî, zühd<br />

ve verâ sâhibi, haram ve şüphelilerden çok sakınan, olgun ve kâmil bir velî idi. İlimde deryâ<br />

misâliydi. Sohbetleri hasta rûhların şifâsıydı. İlim tâliblerinin sığınağıydı. Her hâli sünnet-i<br />

seniyyeye tam uygundu. Dîn-i İslâmın yayılması için, herkesin bu kıymetli bilgileri<br />

öğrenmesi ve bunlarla amel ederek dünyâ ve âhiret saâdetine kavuşmaları için çok gayret<br />

ederdi. Bid'at, dalâlet ve sapıklıkların karşısında tam bir kale gibi dururdu. İlm-i yakîn ile<br />

insanları Allahü teâlânın yoluna çağırırdı. Bu hizmetleri yaparken, niyeti düzgün, kalbi hâlis,<br />

maksadı ihlâslı olduğundan; sözleri, sohbetleri insanlara çok tesirli olur, herkes ondan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!