22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Evliyâdan çok kimse onun talebesi oldu. Bu dergâhın, zamânında bir benzeri olmadığı<br />

söylendi.<br />

İbn-i Şühbe ise bir eserinde; "O, âlim, fakîh bir zâttı. Mücâhede yolunun büyüklerinden biri<br />

olup, sabrı çoktu. Başkaları bu mertebeye ulaşamadı. Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî hazretleri<br />

kendisini çok medh ü senâ etti ve evliyâullahın ileri gelenlerinden olduğunu söyledi." diye<br />

anlatmaktadır.<br />

Âdiyy bin Müsâfir duâsı makbûl bir zattı. Talebelerinden Şeyh Ömer şöyle anlatır:<br />

Ben bir gün Adiyy bin Müsafir hazretlerinin yanındaydım. O sırada bir kısım insanlar onu<br />

ziyâret için geldiler. Aralarında Hatîb Hüseyin isimli bir zât vardı. Adiyy hazretleri bu zâta<br />

dönerek; "Yâ Hatîb Hüseyin! Sen ve yanındakiler falan yere gidin, bir mikdâr taş çıkarın ve<br />

bahçenin yanına getirin, onunla bahçenin duvarlarını yapacağız." buyurdu. Hatîb Hüseyin hiç<br />

îtirâz etmeden yanındakileri alarak, söylenilen yere taş çıkarmaya gittiler. Adiyy hazretleri de<br />

o yerdeki dağın eteğine gitti. Onlar taşları çıkararak aşağıya yuvarlıyorlardı. Bir ara<br />

yuvarlanan taş bir kişiye isâbet etti. O kişi hemen öldü. Bunun üzerine Hatîb Hüseyin<br />

bağırarak; "Falancaya taş çarptı ve Allahü teâlânın rahmetine kavuştu." dedi. Hatîb<br />

Hüseyin'in sesini Adiyy hazretleri işitti. Onların yanına gelerek, ölen kimsenin yanında<br />

durdu. Ellerini kaldırıp duâ etti. Duâ bitince o şahıs ayağa kalktı. Kendisine hiç taş değmemiş<br />

gibi sapasağlamdı.<br />

Yine bir gün Adiyy hazretlerinin yanına gittim. Evliyânın hâllerinden ve menkıbelerinden<br />

anlatıyordu. Bir ara; "Falan yerde bir kimse vardır. O anasından doğma kördür. Aynı<br />

zamanda baras hastası ve hâl sâhibi bir zâttır." dedi. Ben içimden; "Adiyy hazretleri himmet<br />

etseler, o kimse o durumdan kurtulsa." dedim.<br />

Daha sonra onun yanından ayrıldım. Başka bir gün yine Adiyy bin Müsâfir'i ziyârete gittim.<br />

Bana; "Yâ Ömer! İhtiyaç hârici hiç konuşmamak şartıyla, bana bir seferde arkadaş olur<br />

musun?" dedi. Ben de; "Evet." dedim. Bulunduğumuz yerden çıkarak yola koyulduk. Ben<br />

Adiyy hazretlerini tâkib ediyordum. Beriyet denilen yere geldiğimizde, açlıktan yürüyemez<br />

hâle geldim ve Adiyy hazretlerinden geride kaldım. Geri dönerek bana; "Ya Ömer!<br />

Yürüyemiyor musun?" dedi. Ben de; "Yâ Üstâd! Çok acıktım ondan yürüyemiyorum."<br />

dedim. Bunun üzerine biraz ilerde duran bir ağacın meyvelerini toplayarak bana verdiler.<br />

Onları yiyince ayaklarıma kuvvet geldi ve yürümeye başladım. Sonunda köye vardık. Köyün<br />

içinde bir çeşme vardı. Çeşmenin yanındaki ağacın altında, gözleri kör ve baras hastası bir<br />

genç oturuyordu. O genci görünce, Adiyy hazretlerinin birkaç gün önceki konuşmaları<br />

aklıma geldi. Kendi kendime; "Adiyy hazretleri herhâlde bu gence duâ etmeye geldiler. Bu<br />

duânın bereketiyle bu hâlden kurtulur." diye düşündüm. O anda Adiyy hazretleri bana<br />

dönerek; "Senin kalbinde ne vardır?" dedi. Ben de;"Allahü teâlânın hürmetine duâ buyur da,<br />

bu genç şifâ bulsun." dedim. O zaman; "Yâ Ömer! Benim sırlarımı açığa çıkarma." deyince,<br />

ben de onun sırlarını açıklamayacağıma dâir yemin ettim. Adiyy bin Müsâfir, çeşmenin<br />

başına gidip abdest aldı. Sonra gelip iki rekat namaz kıldı. Sonra o gencin yanına gelip<br />

mübârek eli ile mesh etti ve; "Bi iznillahi, Allahü teâlânın izni ile kalk." dedi. Genç de hemen<br />

ayağa kalktı. Sanki hiç kör ve baraslı değilmiş gibi sapasağlam oldu. Sonra o köyün halkı<br />

gelip, Adiyy hazretlerinin yanına oturdular. Adiyy bin Müsâfir onlarla bir süre hikmetlerden<br />

konuştu. Sonra dergâhımıza gitmek için yola çıktık. Kısa bir zaman yürüdükten sonra<br />

dergâha geldiğimizi gördüm.<br />

Adiyy bin Müsâfir hazretleri kabirdekilerin hâlini bilir onlara da himmet edip yardıma<br />

koşardı. Recâ'î el-Barestekî şöyle anlatır:<br />

Birgün Adiyy hazretleri dergâhından çıktı. Bir müddet yürüdükten sonra, beni yanına<br />

çağırdılar ve; "Yâ Recâ'î, sen işitiyor musun? Bu kabrin sâhibi nasıl bana yalvarıyor ve<br />

benden yardım istiyor." dedi ve eliyle bir kabri işâret etti. Ben o kabre baktığımda, kabirden

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!