22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

olacağını vâd edip; “Sen bu gece siyah bir keçeye sarınıp Zengî Atâ’nın yolu üzerine yat.<br />

Seher vakti namaz için çıktığı zaman seni o hâlde görüp acısın.” dedi. O gece Anber Ana,<br />

Zengî Atâ’dan Seyyid Ahmed Atâ’nın özrünü kabûl etmesini istirhâm etti. Zengî Atâ da,<br />

Seyyid Atâ’yı affettiğini söyledi. Seher vakti, namaz için dışarıya çıktığı zaman, yolu üstünde<br />

siyah bir şeyin yattığını fark etti. Ne olduğunu anlamak için ayağı ile dokundu. O anda, siyah<br />

keçenin içinde sarılı olan Seyyid Atâ, yüzünü Zengî Atâ’nın ayağına sürerek affını diledi.<br />

Resûlullah efendimizin mübârek torununa ayağıyla dokunmasına çok üzülen Zengî Atâ,<br />

gönlünü almak için Seyyid Atâ’ya çok iltifâtlar etti. Seyyid Atâ, o anda kemâle geldi.<br />

Zengî Atâ’nın diğer halîfesi Bedr Atâ’nın esas ismi Bedreddîn Muhammed idi. Asıl ismi,<br />

Sadreddîn Muhammed olan Sadr Atâ ile Buhârâ Medresesinde aynı hücrede kalırlardı.<br />

İlimleri aynı, dereceleri berâberdi. Zengî Atâ’ya talebe olduktan sonra, Sadr Atâ yükselirken,<br />

Bedr Atâ eski seviyesinin bile altına düşmüştü. Bu hâlin farkına varan Bedr Atâ,<br />

üzüntüsünden hüngür hüngür ağlayarak Anber Ana’ya geldi, hâlini anlattı. Anber Ana da,<br />

münâsip bir zamanda Zengî Atâ’ya, Sadr Atâ’nın hâlini arz etti. Zengî Atâ, onun tövbesine<br />

çok sevinip tebessüm etti ve; “Benimle ilk karşılaştıkları zaman biz onları irşâd<br />

edebileceğimizi söyleyince, Bedreddîn içinden: “Bu deve dudaklı zenci mi bizi irşâd<br />

edecek?” diyordu. Şimdiye kadar feyzimizden istifâde edememesinin sebebi budur. Mâdem<br />

ki o tövbe etmiş, sen de şefâatçı oldun, onu affettim!” dedi. Bu hâdiseden sonra, Bedr Atâ'nın<br />

derecesi de Sadr Atâ'nın seviyesine yükseldi.<br />

Zengî Atâ ile devâm eden Ahmed Yesevî hazretlerinin yolu, Zengî Atâ’dan sonra, Seyyid<br />

Atâ ve Sadr Atâ vâsıtasıyla devam etti. Seyyid Atâ, Hâce Azîzân (Ali Râmitenî Pîr-i Nessâc)<br />

ile sohbet etti. Sadr Atâ’nın halîfeleri daha uzun zaman Yesevîlik yolunu devâm ettirdiler.<br />

Onun halîfeleri, Eymen Baba, Şeyh Ali, Mevdud Şeyh şeklinde sıralanır. Mevdud Şeyh’in iki<br />

meşhûr halîfesi vardı. Bunlar; Hoca Abdullah ve Kemâl Şeyh idi. Hoca Abdullah’ın halîfesi<br />

Hadım Şeyh, onun da halîfesi Cemâlüddîn Buhârî’dir. Reşahât sâhibi, Cemâlüddîn<br />

Buhârî’den nakil yapmaktadır. Zengî Atâ, 1258 (H.656) yılında, Şâş (Taşkent) yakınlarında,<br />

Semerkant yolunun on birinci kilometresinde Zengî Atâ köyünde vefât edip, oraya<br />

defnedildi.<br />

Zengî Atâ’nın kabri herkes tarafından bilinir ve ziyâret edilirdi. Ubeydullah-i Ahrâr<br />

hazretleri; “Ne zaman Zengî Atâ’yı ziyârete gitsem, kabrinden “Allah! Allah!” sesleri<br />

işitirim.” buyururdu.<br />

BİR NAZAR<br />

Vaktiyle dört arkadaş, gelerek bir araya,<br />

Tahsîl-i ilim için, geldiler Buhârâ'ya.<br />

Zâhirî ilimleri, öğrenip bir âlimden,<br />

İçlerine bir ateş, düşüverdi âniden.<br />

Dediler ki: "Öğrendik, zâhirî ilimleri,<br />

Lâkin ihlâs olmazsa, gidemeyiz ileri.<br />

Bu ihlâsı kazanmak, mümkün olmaz bu yerde,<br />

Yükselmemiz gerekir, bâtınî ilimlerde.<br />

Bâtın ilmini dahi, öğrenemezsek eğer,<br />

Bu tahsîl ettiğimiz, ilimler boşa gider."<br />

Bir kâmil-i mükemmil, kişi bulmak üzere,<br />

Medreseden ayrılıp, koyuldular sefere.<br />

Bu dört gençten birinin, ismi Seyyid Atâ'dır,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!