22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

tövbe etti ve Zekeriyyâ Ensârî’den özür diledi.<br />

Şöyle anlatılır: “Ömer ibni Fârid hakkında, yalan yanlış değişik sözler söylendiği günlerde,<br />

sultan bu hususta âlimlerin görüşlerini kendisine bildirmelerini istedi. Zekeriyyâ Ensârî o<br />

sırada görüştüğü İstanbullu Şeyh Muhammed’e şöyle dedi: “Tasavvuf büyüklerinin lehinde<br />

yaz. Onlara yardımcı ol. Tasavvuf büyüklerinin söyledikleri kelimelerin, tasavvuf ilminde<br />

kullandıkları mânâları tadarak bilen kimsenin, onların şânına yakışmayacak şekilde<br />

konuşmaları câiz değildir. Çünkü velîlik dâiresi, keşf ve kerâmet üzerine kurulduğu için, akıl<br />

sâhasının ötesindedir.”<br />

İbn-i Hacer-i Heytemî, onun hakkında Mu’cem adlı eserinde şöyle yazmaktadır: “Zekeriyyâ<br />

Ensârî ilmi ile amel eden, Peygamberimize vâris ve kendisinden rivâyette bulunduğum,<br />

istifâde ettiğim âlimlerin en büyüklerindendir. Zekeriyyâ Ensârî, Allahü teâlânın insanlara bir<br />

lütfudur. Şâfiî mezhebinin en büyük âlimlerinden olup, ortaya çıkan müşkilleri en iyi şekilde<br />

hâllederdi. O, zamânının, kendisine mürâcaat edilme husûsunda bir tânesi idi. Asrında, gerek<br />

şifâhî, gerek bir vâsıta ile ondan ilim almayan hiç kimse yoktur. Onun talebeleri çoktu.”<br />

Zekeriyyâ Ensârî hazretleri çok heybetliydi. Yaşı yüze yaklaştığı hâlde çok namaz kılardı.<br />

“Hasta bile olsam nefsimi tenbelliğe alıştırmam.” derdi. Birisi Zekeriyyâ Ensârî’ye bir mevzû<br />

anlatırken, lüzumsuz yere uzattığı zaman; “Acele et, vaktimi zâyi ediyorsun.” derdi. Devamlı<br />

Allahü teâlânın zikri ile meşgûl olurdu. Bir ekmeğin üçte birinden fazla yemezdi. Sâdece<br />

Sa’îd-üs-sü’adâ dergâhında pişen ekmekten yerdi. “Orayı yaptıran sultan sâlih olduğu için,<br />

orasının ekmeğini yiyorum” derdi. Çok sadaka verir ve sadakayı gizli vermeye çok dikkat<br />

ederdi. Bu yüzden herkes onun az sadaka verdiğini sanırdı. Gözlerine hastalık gelip<br />

kapandıktan sonra, birisi ondan bir şey istemeye geldiği zaman, yanında kimse olup<br />

olmadığını sorar, yanında kimse yoksa sadaka verirdi.<br />

Abdülvehhâb-ı Şa’rânî şöyle anlatır: “Bir gün şerîflerden bir zât Zekeriyyâ Ensârî’ye geldi ve<br />

ona; “Ey Efendim! Başımdan sarığımı çaldılar. Bana sarık parası ver.” dedi. Zekeriyyâ Ensârî<br />

ona çok az para verdi. Şerîf zât bu parayı almadı ve çıkıp gitti. Ben, Zekeriyyâ Ensârî’ye;<br />

“Bu para bir sarık almaya yeterli değildi.” dedim. Zekeriyyâ Ensârî; “O, kalabalık bir<br />

mecliste iken gelip benden istekte bulundu. Allahü teâlâ sadakalarımı gizli vermemi bana<br />

mâlûm etti. Bunu kimseye söylemem ve belli etmem. Şâyet bu şerîf bana kimsenin olmadığı<br />

bir vakitte gelmiş olsaydı, dedesi Resûl-i ekremin sallallahü aleyhi ve sellem hatırı için, sarık<br />

parasıyla birlikte fazladan para da verirdim.” buyurdu. Ben olaydan sonra fakir şerîf ile bir<br />

yerde karşılaştım. Zekeriyyâ Ensârî’nin söylediklerini ona söyledim. Bunun üzerine o şerîf;<br />

“Şeyhülislâm Zekeriyyâ hazretleri geceleyin bana bir sarık gönderdi, işte o da şimdi<br />

başımdadır.” dedi.<br />

Abdülvehhâb-ı Şa’rânî yine şöyle anlatır: “Şeyhülislâm Zekeriyyâ ile birlikte kitap okurken,<br />

bâzan başına bir ağrı gelirdi. O zaman gözlerini kapatıp şöyle derdi: “İlimle şifâ bulmaya<br />

niyet ettim.” Gözünü açar, başındaki ağrı ve sızı derhal geçerdi. Bana da bu duâyı okumamı<br />

tenbihledi. Ben de başım ağrıdığı zaman; “İlimle şifâ bulmaya niyet ettim.” deyince, ânında<br />

başımın ağrısı geçerdi.<br />

Zekeriyyâ Ensârî’nin bir şiirinin tercümesi şöyledir: “İlâhî! Günahım çok. Senin kapından<br />

başka gidecek kapım yok. İlâhî! Ben günahkâr kulunum, ne ilmim var, ne amelim. Senden<br />

başka yardımcım yok. İlâhî! Hatâlarımı azaltmam için bana yardım eyle. İlâhî! Ben hatâ ve<br />

kusurlarımdan dolayı senden çok hayâ ediyorum. İlâhî! Günahlarım yedi deryâ gibi<br />

pekçoktur. Fakat senin affın yanında onlar azıcık bir damla gibi kalır. İlâhî! Eğer senin<br />

affının genişliğine ve kerîm olduğuna dâir ümîdim olmasaydı, benden meydana gelen hiçbir<br />

hatâya sabır ve tahammül edemezdim. İlâhî, Hâşimî kabîlesinden olan habîbin Muhammed<br />

aleyhisselâmın hürmeti için, beni azâbından kurtar! Çünkü ben senin azâbından çok<br />

korkuyorum. Lütfunla ve güzel affın ile bana muâmele eyle. Son nefeste bana lütuf ve ihsân

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!