22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Erzurum'dan Harput'a giderek arkadaşı Mahmûd-iSâmînî ile birlikte Şeyh Ali Sebtî<br />

hazretlerinin ilim meclislerine ve sohbetlerine devâm etti. Bu sırada arkadaşları ve Harput<br />

halkı tarafından çok sevildiği için Harpûtî diye anılmaya başlandı. Zâhirî ilimlerde yetiştiği<br />

gibi, tasavvuf yolunda da olgunlaştı. Hocası tarafından İslâmiyetin emir ve yasaklarını<br />

anlatmak, insanların dünyâda ve âhirette kurtuluşlarına vesîle olmakla vazîfeli olarak köyüne<br />

gönderildi. Ders halkası kurarak talebe yetiştirdi ve halka vâz ü nasihat etti. Oğlu Şeyh Hacı<br />

Muhammed Efendi, "İmam Efendi" lakabıyla meşhûr olanOsman Bedreddîn Efendi ve Şeyh<br />

AbdullahEfendi onun talebelerindendir. İmâdiyel-İslâm adlı eseri yazdı. Bu eserinde îmân ve<br />

ibâdetlerle ilgili meseleleri anlattı. Oğlu Muhammed Efendi ile hacca gitti. Hac yolculuğu<br />

esnasında da oğluna ilim öğretti. Hattâ deve üzerinde bile aylarca çölde oğluna ders okuttuğu<br />

dillere destan oldu. Oğlu MuhammedEfendiye icâzet vererek ilim öğretmek üzere Erzurum'a<br />

gönderdi.<br />

Yûsuf Harpûtî hazretleri 1908 (H.1326) senesinde doğum yeri olan Bingöl'ün Kığı ilçesine<br />

bağlı Zermek (Yeldeğirmeni) köyünde vefât etti. Köyünde konağının bahçesinin bir<br />

kenarında defnedildi. Bu bahçenin bir kenarında da câmi vardır. Sonradan kabrinin üzerine<br />

oğulları tarafından türbe yaptırıldı. Bugün kabri sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.<br />

Türbesinin bulunduğu bahçedeki elma ağaçlarını Yûsuf Harpûtî hazretlerinin bizzat kendi<br />

elleriyle diktiği bilinmektedir. Bu sebeple buradan geçen yolcular ve kabrini ziyârete gelenler<br />

bu ağaçların meyvelerini bereketlenmek niyetiyle alıp yemektedirler. Bu elma ağaçlarının<br />

altında suyu az ve havuzu ufacık olan küçük bir çeşme yaptırmıştır. Sıtma hastalığının yaygın<br />

olduğu zamanlarda, hastalığa yakalanan çocuklar getirilip bu pınarın suyunda yıkanınca<br />

şifaya kavuştukları çok görülmüştür. Bu yüzden bu küçük çeşme halk arasında Sıtma Pınarı<br />

adıyla meşhûr olmuştur. Türbe yakınlarında pislik bulunmasın diye zaman zaman türbe ile<br />

bahçe arasına duvarlar, tel örgüler çekilmiş, ama her defâsında bu çeşmeye yakın olan kısmın<br />

ertesi sabah yıkıldığı görülmüştür. En son olarak 1989-90 senelerinde bu civarlarda büyük<br />

heyelanlar oldu. Bu heyelanlarda en fazla zarar gören köylerden biri de Zermek köyüydü. On<br />

kişinin ölümüyle neticelenen heyelanda, köyde büyük hasar meydana geldi.Dağdan gelen<br />

heyelan dalgası türbeden yukarıda bulunan bahçeleri, evleri, konakları ve câmiyi yıktığı<br />

halde, Yûsuf Harpûtî hazretlerinin tübesinde hasar olmadığı görüldü.<br />

Yûsuf Harpûtî hazretlerinin İmâdiyel-İslâm adlı eserinin el yazması orijinali elde mevcuttur.<br />

Yûsuf Harpûtî hazretlerinin, Şeyh Hacı Muhammed Efendi, Necib Efendi, Hacı Hâfız Ziyâ<br />

Bey, Mustafa Efendi adında dört oğlu vardı.<br />

Birinci oğlu Şeyh Hacı Muhammed Efendi âlim, fazilet sâhibi bir kimseydi. Babasından ilim<br />

öğrendi. Babası gibi Nakşibendiyye yoluna intisâb etti. Babasından icâzet alarak Erzurum'a<br />

gitti ve orada ders verip talebe yetiştirdi. Birçok kerâmetleri ve üstün hâlleri görüldü.<br />

Talebelerinden Şâfîler Câmii imâmı Murat Gözet şöyle anlattı: "Bir gün hocamızdan ders<br />

alıyorduk. Epeyce vakit geçmişti. Hepimiz de talebeliğin verdiği hava ile dersin bitmesini<br />

bekliyorduk. Hocamız Şeyh Muhammed Efendi bunu anlamış olacak ki dersi kesti ve;<br />

"Epeyce yorulduk. Sıcak bir helva olsa ne iyi olurdu." buyurdu. Bizim aklımızdan acaba canı<br />

helva mı istedi? Birimiz gidip helva yaptırsak mı? diye geçti. Bu sırada bana; "Hele evlât şu<br />

dolabı aç belki bir şeyler bulunur." buyurdu. Fırlayıp dolabın kapısını açtım bir de ne<br />

görelim; büyük bir tabak helva ve üzerinden sıcak buhar çıkıyor. Bu hâdiseye hepimiz<br />

şaşırdık. Daha sonra helvayı ortaya getirip hep birlikte yedik. Böylece hocamızın bir<br />

kerametine şâhid olduk."<br />

Şeyh Hacı Muhammed Efendiyle ilgili bir hâtıra da şöyle anlatılır: Birinci Dünyâ Harbi<br />

öncesinde, Rus askerlerinin Erzurum'da kaldıkları sıralarda Kiğı kasabası yakınlarına kadar<br />

düşman askeri gelmiş birçok köyü yakıp yıkmışlardı. Bu telaş ve heyecan içinde Kiğı'da<br />

bulunan bir askerî birlik yerini terk edipElazığ Karakoçan istikametine doğru hareket ettiği

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!