22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

müderristen ilim öğrendi. Ayrıca birçok âlimin sohbetlerinde bulundu. İlim tahsiline devâm<br />

etmek için İstanbul’a gitti. Burada Erzincan Müftüsü ismiyle meşhûr hocadan ders aldı. Bir<br />

gün ders esnâsında Yûsuf Bahri Efendi bir konuda hocasına îtirâzda bulundu. Dersten çıkınca<br />

hocası, Yûsuf Bahri Efendiyi yanına çağırarak; “Benden nasîbini aldın. Bundan sonra<br />

Mısır’da Şeyh Murtaza’dan ilim öğrenmeye devâm edeceksin.” buyurdu.<br />

Yûsuf Bahri Efendi, hazırlığını yapıp, heybesine kitapları doldurarak yola çıktı. Kâhire’ye<br />

varınca, Şeyh Murtaza’yı arayıp, Câmi-i Ezher’de ders okuttuğunu öğrenince, oraya gitti.<br />

Câmi, kapısına kadar dolu idi. Kapının önünde dikilip Murtaza Efendiyi dinlemeye başladı.<br />

O sırada içeriden biri gelip; “Şeyh Murtaza Efendi; “Kapıda duran Yûsuf’a omuzundaki<br />

heybeyi Nil’e atıp gelmesini söyleyin diyor” dedi. Yûsuf Bahri Efendi bu âni hitap ile şaşırdı.<br />

Nil kenarına giderek, bir kazık çaktı ve heybenin ucuna bir ip bağlayıp, Nil’e attı. İpin ucunu<br />

da kazığa bağladı. Sonra tekrar Câmi-i Ezher’e geldi. Yine biraz önce haber veren zât<br />

gelerek; “Hoca sana, kazığı çeksin de gelsin, diyor.” dedi. Yûsuf Bahri Efendi geri dönüp,<br />

bağladığı ipi söktü ve heybe Nil sularında kayboldu. Geri dönüp câmiye geldiğinde talebeliğe<br />

kabûl edildi. Böylece bir büyüğe bağlanmak için boş gidilmesi gerektiğini anladı.<br />

Yûsuf Bahri Efendi, Murtaza Efendinin sohbetlerinde kemâle geldikten sonra, icâzet,<br />

diploma aldı. Hocası onu insanlara doğru yolu anlatmak için memleketine gönderdi.<br />

Giderken; “Yûsuf, hac zamânı yakındır. Hac farîzasını yerine getir de öyle git.” buyurdu.<br />

Yûsuf Bahri Efendi hac farîzasını yerine getirdikten sonra Peygamber efendimizin kabr-i<br />

şerîflerini ziyâret maksadıyla Medîne’ye gitti. Ravda-i mutahherayı ziyâret ederken iç<br />

kapısının üstündeki hadîs-i şerîfi okuyunca, bir vav harfinin fazla olduğunu gördü.<br />

Kaldırılmasını ilgililere söyledi. Bu durumu görüşmek için toplanan ulemâ; “Bunca senedir<br />

hiç kimsenin fazla demediğine, bir Türk hoca gelmiş de fazla diyor.” diyerek Yûsuf Bahri<br />

Efendiyi küçümsediler ve öldürmek istediler. Yûsuf Bahri Efendi ortalığı yatıştırmak için;<br />

“Benim söylediğim hadîs-i şerîfi yazın, bir de kapının üstündeki hadîs-i şerifi yazın. Her<br />

ikisini de kapının önüne koyalım. Sabahleyin bakın, benim dediğim gibi çıkmazsa, beni<br />

öldürün.” dedi. Denileni yaptılar. Ertesi sabah kağıtlara bakıldığında, Yûsuf Bahri Efendinin<br />

söylediği şekilde yazılı olan kağıdın altına ince bir kalemle; “Sadeka Yûsuf-i Bahri.”<br />

yazılmış olarak gördüler. Bunun üzerine Yûsuf-i Bahri ünvânını kazanan Yûsuf Bahri<br />

Efendinin büyüklüğü Medîne ulemâsı tarafından kabûl edildi. Durum Sultan İkinci Mahmûd<br />

Hana intikâl edince, Sultan, Yûsuf Bahri Efendiyi İstanbul’a dâvet etti ve çok ihsânlarda<br />

bulundu.<br />

Pâdişâhın kâtiplerinden Süleymân Feyzi Paşa, Yûsuf Bahri Efendiyi Mısır’dan tanıyordu.<br />

Süleymân Feyzi Paşa, Çorum’da yaptırdığı medreseye Yûsuf Bahri Efendiyi müderris tâyin<br />

etti. Ömrünün sonuna kadar bu medresede talebe yetiştirmekle meşgûl olan Yûsuf Bahri<br />

Efendi, birçok eser yazdı. Yûsuf Bahri Efendi 1825 (H.1241) senesinde Çorum’da vefât etti.<br />

Sonra talebeleri tarafından mezarının üzerine bir türbe yaptırıldı.<br />

1) Mecmu fi’l-Meşhud; s.69<br />

YÛSUF BİN ESBÂT;<br />

Velîlerden, hadîs, fıkıh ve kırâat âlimi. Tebe-i tâbiînin büyüklerindendir. Nesebi, Yûsuf bin<br />

Esbât bin Vâsıl eş-Şeybânî, el-Kûfî'dir. Künyesi Ebû Muhammed’dir. Haleb ile Antakya<br />

arasında bir köyde doğdu. Antakya’da yaşadı. 810 (H.195) de vefât etti. 811’de vefât ettiği de<br />

rivâyet edilmiştir.<br />

Âmir bin Şüreyh, Süfyân-ı Sevrî, Yâsîn ez-Zeyyât gibi zâtlardan hadîs-i şerîf rivâyet etti.<br />

Kendisinden; Ebü’l-Ahvas, Mahmûd bin Mûsâ, Müseyyib bin Vâhid ve Abdullah bin Habîb

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!