22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

eni kabûlü şeytânî olabilir.” buyurdu. Bunun üzerine; “Sahîh bir hadîs-i şerîfte; “Allahü<br />

teâlâ bir kulunu severse, onun sevgisini kullarının kalblerine düşürür. İnsanlar onu<br />

severler.” buyrulmuştur.” dedim.<br />

Sözünü bitirince tebessüm etti ve; “Biz azîzânız (azîzlerdeniz). Bu söz üzerine kendimden<br />

geçer gibi oldum. Çünkü bu görüşmeden bir ay kadar önce, bir rüyâ görmüştüm. Rüyâmda<br />

bana; “Azîzân’ın mürîdi, talebesi ol!” demişlerdi. Rüyâyı unutmuştum. Behâeddîn-i Buhârî<br />

hazretleri; “Biz azîzânız.” buyurunca hatırladım. Tekrar; “Bana teveccüh ediniz, hatırınızdan<br />

çıkarmayınız.” diye yalvardım. Buyurdu ki: “Bir gün Azîzân’dan (Ali Râmitenî'den) böyle<br />

bir istekde bulunmuşlar. O da, bir şeyin hatırda kalması için bir vâsıtaya ihtiyaç olduğunu<br />

söylemiş ve hatırlamaya vesîle olacak bir şey istemişler.” Bunu söyledikten sonra, bana<br />

mübârek takkesini hediye etti ve buyurdu ki: “Senin bana verecek bir şeyin yok, şu takkeyi<br />

al, onu her gördüğünde bizi hatırla ve yanında bul.”<br />

Bundan sonra ayrıca tenbih edip; “Bu yolculukta Mevlânâ Tâcüddîn Deştgûlegî’yi bulmaya<br />

gayret et. Çünkü o, Allahü teâlânın velîlerindendir.” buyurdu. Yola çıktıktan sonra, içime<br />

önce Belh şehrine, oradan da memleketime dönme arzusu düştü. Belh ile Deştgûlek arası çok<br />

uzaktı. Yolculukta öyle vesîleler oldu ki, birden kendimi Deştgûlek yakınlarında buldum.<br />

Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin tenbihi hatırıma geldi. İşâretlerinden dolayı şaşırıp, hayran<br />

kaldım. Deştgûlek’e gidip, hemen Mevlânâ Tâcüddîn'in sohbetine can attım. Onun<br />

sohbetinde bulunduktan sonra Behâeddîn-i Buhârî’ye geri dönüp ona teslim olmak arzusu<br />

beni sardı. Buhârâ’da bir meczub vardı. Onu bir yolda oturur gördüm. Ona dedim ki; “Ben<br />

gidiyorum!” Bana; “Hiç durma, çabuk git!” dedi. Oturduğu yerde toprak üzerine çizgiler<br />

çizdi. Kendi kendime, bu çizgileri sayayım, eğer tek çıkarsa gitmem gerektiğine işâret<br />

sayayım diye düşündüm. Saydım tek çıktı. Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine tekrar gitmeye<br />

karar verip, yola çıktım. Nihâyet Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin huzûruna kavuştum.<br />

Hâlimi arzettim. Bana zikretmemi ve zikirde teke riâyet etmemi bildirip; “Elinden geldiği<br />

kadar zikirde tek sayıya riâyet et.” buyurdu ve böylece yolda karşılaştığım meczub zâtın yer<br />

üzerine çizdiği çizgilerin tek oluşuna işâret etti.”<br />

Ya’kûb-i Çerhî hazretleri, bir eserinde şöyle anlatmıştır: “Allahü teâlânın inâyetiyle bu<br />

fakirde erenler yoluna girmek arzusu doğup da fazl-ı ilâhiye Allahü teâlânın yardımına<br />

kavuşunca, Buhâra’da Hâce Behâeddîn-i Buhârî hazretlerine kavuşmak nasîb oldu. Onun<br />

kerem ve iltifâtları beni saâdete garketti. Gördüm ki, mürşidim kâmil ve mükemmildir ve<br />

evliyânın en üst tabakasındandır. Çeşitli vakalar ve gaybî işâretlerden sonra, Kur’ân-ı kerîmi<br />

açıp bir âyeti işâret tutmak istedim; meâlen; “O peygamberler Allah’ın hidâyetine<br />

eriştirdiği kimselerdir, sen de onların gittiği yoldan yürü...” (En’âm sûresi: 90) buyrulan<br />

âyet-i kerîme çıktı, bağlılığım kat kat arttı. Tereddüt içinde bulunduğum günlerden bir gündü.<br />

Evimin bulunduğu Fethâbâd’da, Şeyh Seyfüddîn’in kabrine doğru oturmuştum. İçimde öyle<br />

bir fırtına koptu ki, hemen Hâce Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin huzûruna kavuşmak için<br />

Kasr-ı Ârifân’a doğru yola çıktım. Kasr-ı Ârifân’a varıp, Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin<br />

evlerine yaklaştığım zaman, yola çıkmış, beni beklemekte olduğunu gördüm. Bana ihsânda<br />

bulundular, yanına oturttular. Namaz kıldıktan sonra sohbete başladılar. Heybeti beni öyle<br />

sarmıştı ki, konuşmaya mecâlim kalmadı. Bu sohbet sırasında buyurdu ki: “İlim iki kısımdır.<br />

Biri kalb ilmi; bu ilim, en faydalı olan ilimdir. Bu ilmi nebîler ve resûller öğretir. Diğeri lisan<br />

ilmidir. Bu ilim de Allahü teâlânın insanoğluna huccetidir. Bâtın ilminden sana bir pay<br />

erişmesini ümid ederim. Yine nakledildi ki; “Sadâkat ehliyle oturduğunuz zaman, sıdk,<br />

doğruluk üzere bulununuz. Çünkü onlar, kalb câsuslarıdır. Kalblerinize girerler ve<br />

himmetinize bakarlar. Biz, kendi kararımızla kimseyi kabûl edemeyiz. Böyle memuruz.<br />

Bakalım bu gece bize ne işâret buyrulur. Eğer seni kabûl ederlerse, biz de kabûl ederiz.”<br />

buyurdu.<br />

Ömrümde o gece kadar çetin ve zor bir gece geçirmedim. Saâdet kapısının açılmasını

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!