22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bunlar işitsinler.” buyurdu. Ben de okumaya başladım.” buyurdu.<br />

Seyyid Yahyâ hazretlerinin talebelerinin en üstünleri; Pîr Şükrullah, Alâaddîn Halvetî, Habîb<br />

Efendi, Muhammed Erzincânî ve Dede Ömer Rûşenî Halvetî hazretleridir.<br />

Tasavvufa dâir bâzı telif eserleri vardır. Bunun yanında Esrâr-ı Tâlibîn ve Vird-i Settâr<br />

adında iki kıymetli eseri vardır.<br />

HEY ÂŞIK!<br />

Talebesi Mîr Gülle anlatır: Seyyid Yahyâ hazretleri çok merhâmetliydi. Bir gün talebeleriyle şehir<br />

dışına gezintiye çıktı. Bir nehir kenarına geldiklerinde, Seyyid Yahyâ hazretleri bir kilim üzerine<br />

oturdu. Talebeleri de her biri bir iş için etrâfa dağıldılar. O sırada zâlim bir kişi av peşine düşmüş ve<br />

oraya gelmişti. Bu kişi Seyyid Yahyâ hazretlerini tanımayıp ona; “Hey âşık! Gel şu matarayı al, su<br />

doldur getir içeyim.” diye seslendi. Seyyid hazretleri tefekkür hâlinde olduğundan söylediğini<br />

duymadı. O zaman o zâlim kişi atından inip nehre su almaya gitti. O sırada da Seyyid hazretleri<br />

yerinden kalkıp nehirden su almakta olan kişiye hitâben; “Hey kan içici adam ne yapıyorsun?” diye<br />

seslendi. O kişi suyu harâretle içmek üzere iken mataradaki suyu döktü. Su kan olmuştu. Tekrar<br />

doldurduğunda yine kan olduğunu gördü. Bunun üzerine hemen yaptıklarına pişman olup, Seyyid<br />

Yahyâ hazretlerinin ayaklarına kapandı. Talebeleri arasına girdi.<br />

1) Şakâyik-ı Nu’mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s.287<br />

2) Nefehât-ül-Üns; s.574<br />

3) Seyyid Yahyâ Şirvânî (Hocazâde Ahmed Hilmi); s.4<br />

4) Lemezât, Üniversite Kütüphânesi, No: 1894, v.144<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.13, s.39<br />

6) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (50. Baskı) s.1065,1079<br />

YA’KÛB-İ ÇERHÎ;<br />

Evliyânın büyüklerinden. İnsanların îtikâd, amel, ibâdet ve ahlâk husûsunda doğruyu öğrenip<br />

yapmalarını sağlayan ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşturmak için rehberlik eden ve<br />

kendilerine “Silsile-i aliyye” denilen İslâm âlimlerinin on yedincisidir. İsmi, Ya’kûb bin<br />

Osman bin Mahmûd’dur. Kâbil yolu üzerinde Gazne yakınlarında Çerh köyünde doğdu.<br />

Doğum târihi bilinmemektedir. 1447 (H.851) senesinde Hılfetû’da vefât etti. Burası, Hisâr<br />

Şâdmân’a yakın sınır köylerinden bir köy olup, kabri oradadır. Derin âlim ve veli-yi kâmil<br />

idi.<br />

Ya’kûb-i Çerhî, önce Herat’a gidip, bir müddet ilim tahsîli yaptı. Sonra yine ilim tahsîli için<br />

Mısır’a gitti. Orada Zeynüddîn-i Hâfî ile birlikte, zamânının büyük âlimi Mevlânâ<br />

Şihâbüddîn Şirvânî’den ve diğer âlimlerden aklî ve naklî ilimleri öğrendi. Sonra Buhârâ’ya<br />

gitti. Orada da âlimlerden ilim öğrenip, icâzet aldı. Zâhirî ilimlerde yetişdikten sonra tasavvuf<br />

ilmine yöneldi. Tasavvuf ilminde ve hâllerinde önce Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn-i<br />

Buhârî’nin, sonra da onun halîfesi Alâüddîn-i Attâr’ın sohbetinde yetişti.<br />

Kendisi şöyle anlatmıştır: “Buhârâ’nın âlimlerinden ilim tahsîl edip icâzet aldıktan sonra<br />

memleketime dönmek üzere idim. İçimde Behâeddîn-i Buhârî hazretlerinin yanına gitmek<br />

arzusu hâsıl oldu. Huzûruna varıp; “Beni hatırdan çıkarmayınız.” diye yalvardım. “Tam<br />

gideceğin sırada mı bana geliyorsun?” buyurdu. “Gönlüm iştiyâkınızla dolu, sizi seviyorum."<br />

dedim. “Bu arzu ne sebepten geliyor?” dedi. “Büyük bir zâtsınız ve herkesin makbûlüsünüz.”<br />

dedim. Bunun üzerine; “Bu sebep kâfi değil, daha makbûl bir şey bulman lâzımdır. Halkın

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!