22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Ortaköy arasında yaptırdığı ve kendi adıyla anılan câminin yanında olup, ziyâret mahallidir.<br />

Babası Şamlı Ömer Efendi uzun müddet Trabzon’da kâdılık yaptı. Yahyâ Efendi orada<br />

dünyâya geldi. Kânûnî Sultan Süleymân da Trabzon’da aynı sene aynı haftada doğdu. Kânûnî<br />

ile süt kardeşi oldular. Kânûnî dünyâya geldiğinde, annesi Âişe Hafsa Sultanın sütü<br />

kesilmişti. Bunun üzerine Kânûnî’yi Yahyâ Efendinin annesi emzirdi.<br />

İlk tahsîlini, babasından ve oradaki başka âlimlerden yapan Yahyâ Efendi, küçüklüğünden<br />

îtibâren ilim ve ibâdete rağbet ederek yetişti. Çok riyâzet ve mücâhede yaptı. Nefsin<br />

isteklerini yapmayıp, istemediklerini yapmak için çok çalıştı. Zâhirî ve bâtınî ilimlerde<br />

yüksek derecelere, mânevî olgunluklara kavuştu. İlimdeki kemâlâtını arttırmak ve daha<br />

yükseklere kavuşmak maksadıyla, hilâfet merkezi olan İstanbul’a geldi. Zenbilli şöhretiyle<br />

meşhûr, Müftiy-ül-enâm Ali Cemâlî Efendinin hizmet ve sohbetlerine kavuştu. Vefâtına<br />

kadar sohbetlerine devâm etti.<br />

Ali Cemâlî Efendinin vefâtından sonra müderris oldu. Yahyâ Efendi, çeşitli medreselerde<br />

vazîfe yaptıktan sonra, 1553 senesinde, Sahn-ı semân medreselerinden birinde müderrislik<br />

yaptı. İki sene sonra da emekli oldu. Emekliliğinden sonra inzivâyı, yalnız kalıp, hep ibâdet<br />

ve tâat ile meşgûl olmayı tercih etti. Beşiktaş’ta satın aldığı deniz kenarındaki bahçesinde, bir<br />

ev ve mescid yaptırdı. Sonraları evin etrâfında; medreseler, hamam ve orada kalanların<br />

barınacakları odalar ve yol üzerinde herkesin gelip geçtiği bir yerde de çok güzel bir çeşme<br />

yaptırdı. Pek mahâretli olup, inşâat işlerini bizzat kendisi yapardı. Yaptığı çeşmenin târihî<br />

olması bakımından, kitâbesi için yazdırdığı şu beyt meşhûrdur:<br />

“Binâ târihi bu inşâlar olsun<br />

Konup içenlere sıhhâlar (safâlar) olsun”<br />

Askerî ve mülkî erkân, ahâlinin ileri gelenleri, çevredeki ve uzak yerlerdeki insanlar,<br />

tüccârlar ve bilhassa gemiciler, Yahyâ Efendiyi ziyâret ederler, hediye ve adak gönderirler,<br />

hâcetleri için duâ isterlerdi. Yahyâ Efendi, yanına gelen ziyâretçilere çeşit çeşit yemekler,<br />

şerbetler ve meyveler ikrâm eder, geleni boş çevirmezdi. İyilik, ikrâm ve ihsânları pekçoktu.<br />

Bâzan şehrin ileri gelen zâtları ile ilim sâhiplerini dâvet eder, çeşit çeşit ikrâmlarda<br />

bulunurdu. Bâzan da fakir ve yoksullara ziyâfet çeker, gönüllerini alırdı. Her sene Resûlullah<br />

efendimizin, dünyâya teşriflerinin sene-i devriyyesi olan mevlid kandilinde, daha çok iyilik<br />

ve ikrâmlarda bulunur, daha geniş ziyâfetler verirdi. İlim talebelerinden, fakirlerden ve<br />

zayıflardan ziyâretine gelenlere çok sadakalar verir, en aşağı hediyesi kayık ücreti olurdu.<br />

Bahçesinde bulunan meyvelerden Kânûnî Sultan Süleymân Hâna takdîm ve hediye eder,<br />

Sultân da ona, maddî yardımda bulunurdu.<br />

Yahyâ Efendi, çeşitli ilimlerde söz sâhibi olup, naklî ilimlerden başka; tıb, hikmet, hendese<br />

ve fizik gibi aklî ilimlerde de mahâret ve ihtisas sâhibi idi. Duâsı Allahü teâlânın izniyle<br />

hastalara şifâ olurdu. Kendisi, hem zâhirî, hem de bâtınî kemâlâta sâhipti. Üveysî idi. Dil ve<br />

gönül ehli, şâir, tabîb, hakîm, cömert, kerîm (iyilik edici), şefkatli, yumuşak huylu, zekî, iyi<br />

huylu, takvâ ve güzel ahlâk sâhibi bir zâttı. Ziyâretine gelenler, onun kereminden,<br />

kerâmetinden, hikmetli sözlerinden, tıbba dâir bilgilerinden, ilim ve fazîletinden istifâde<br />

ederler, feyz almış olarak dönerlerdi. Sohbetinde bulunanların herbirine “Âşık” diye hitâb<br />

ederdi. Sohbetlerinde din büyüklerinden bahseder, onların menkıbelerini, güzel hâllerini<br />

anlatırdı.<br />

Yahyâ Efendinin iyilik, ikrâm ve ihsânları pekçok olmakla birlikte, kendisi gâyet sâde bir<br />

hayat yaşar, her türlü lüzumsuz âdetten kaçınır, resmiyetten uzak dururdu. Tekellüf ve fazla<br />

masraftan uzak olup, elbisesi ve sarığı sâdeydi.<br />

Çeşitli yerlerden adak ve hediye olarak gelen malların çoğunu, binâ yapmakta ve<br />

bahçelerinin bakımında harcardı. Her tarafta binâlar yapardı. Yaptığı inşâatın biri tamam

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!