22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Abdürrahîm-i İstahrî kendisi için bir şey istemezdi. Evinde üzerinde istirahat ettiği bir sığır<br />

derisi vardı. Günlerce yemek yemezdi. Bir Ramazân ayında Abadan'a gitti. Orada yirmi bir<br />

gün kaldı. Halk kendisine iftar için bâzı yemekler getirirlerdi. Sabah olunca, bu yemeklerin<br />

aynen durduğunu görürlerdi. Bu hâli gören Abadanlılar kendisini çok sevdiler. Abdürrahîm<br />

İstahrî hazretleri, halkın bu muhabbetini görünce, meşhûr olmaktan korkup Abadan'dan çıktı.<br />

Sehl bin Abdullah Tüsterî'nin ziyâretine gitti. Sehl-i Tüsterî kendisi için hangi yemeği<br />

pişirmelerini arzu ettiğini sordu. "Ekşili yemek pişirsinler." dedi. Yemek pişirilip, iftarda<br />

getirildi. Bu sırada, kapıya bir fakir gelip, Allah rızâsı için yiyecek bir şeyler istedi.<br />

Abdürrahîm İstahrî, yemeğin o fakire verilmesini söyledi. Yemek, çömleği ile fakire verildi<br />

ve su ile iftâr ettiler. İkinci ve üçüncü günler de aynen böyle oldu. Ayrılıp giderken bir kimse<br />

gördü. Suyun kenarına oturup, elinde bulunan ekmeği suya banarak yiyordu. O kimse,<br />

Abdürrahîm İstahrî'yi dâvet etti. Beraberce ekmeği suya batırıp yediler.<br />

Ruveym bin Ahmed diyor ki: "Likam Dağında pekçok velî ile sohbet ettik. Abdürrahîm<br />

İstahrî'den daha sabırlı kimse görmedim."<br />

1) Nefehât-ül-Üns Tercümesi; s.284<br />

2) Nefehât-ül-Üns; s.228<br />

3) Tabâkât-üs-Sûfiyye (Ensârî); s.456<br />

4) Nesayim-ül-Mehabbe; s.152<br />

5) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.3, s.354<br />

6) Sîret-i İbn-i Hafif; s.86,88,114,143,149<br />

7) Meşreb-ül-Ervâh; s.310<br />

ABDÜRRAHÎM-İ MERZİFONÎ;<br />

Sultan İkinci Murâd Han devri âlim ve velîlerinden olup, Abdurrahîm-i Rûmî olarak da<br />

bilinir. 1385-1390 (H.787-793) yılları arasında doğduğu tahmin edilmektedir. Asıl adı<br />

Abdürrahîm Nizâmeddîn'dir. Babası Sarı Danişmend adıyla tanınan Emir Aziz Efendidir.<br />

Merzifon'da dünyâya geldikleri için Merzifonî ve şiirlerinde "Rûmî" mahlasını kullandığı<br />

için "Rûmî" lakapları ile şöhret buldu. 1465 (H.870)de Merzifon'da vefât edip oraya<br />

defnedildi.<br />

İlk tahsilini babasından ve memleketindeki diğer âlimlerden aldı. Küçük yaştan îtibâren sanat<br />

ve kültür yönü fevkalâde gelişti. Bu sırada Osmancık'ta müderrislik yapan Akşemseddîn ile<br />

dostluk ve arkadaşlıkları çok ileri idi. Bu iki dost devrin en büyük âlimlerini tanıyarak<br />

onlardan feyz almak ve tasavvuf yolunda ilerlemek istiyorlardı. Akşemseddîn bu gâye ile<br />

Ankara'da bulunan büyük âlim Hâcı Bayrâm Velî hazretlerinin yanına gitti ise de onun,<br />

müridleri için kapı kapı dolaşarak yardım toplamasını yanlış yorumlayarak bu tutumunu<br />

beğenmeyip tekrar Osmancık'a dönmüştü. Kalpleri ilâhî aşkla çarpan bu iki genç bir süre<br />

sonra Şeyh Zeynüddîn Hafî'den ders almak üzere Mısır'a doğru yola çıktılar. Ancak Haleb'e<br />

geldiklerinde Akşemseddîn gördüğü bir rüyâ üzerine kendisinin mânen Hâcı Bayrâm Velî'ye<br />

bağlı olduğunu söyleyerek geri Ankara'ya döndü.<br />

Şeyh Zeynüddîn-i Hafî, menkıbeleri Anadolu'da ağızdan ağıza dolaşan, bütün İslâm<br />

ülkelerinde saygı ile anılan büyük bir Türk bilgini ve tasavvuf âlimi idi. Horasan'ın Haf<br />

kasabasında doğduğu için Hafî adıyla anılırdı.<br />

Abdürrahîm Merzifonî Mısır'da Şeyh Zeynüddîn-i Hafî ile buluşup ona candan bağlandı.<br />

Hocasının sevgisini kazanarak teveccühlerine kavuştu. Onun mânevî himâyesi ve terbiyesine<br />

girdi. Şeyh Zeynüddîn'le berâber Horasan'a hocasının memleketi olan Haf'a gitti. Tasavvuf

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!