22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hocası Karabaş Ali Efendinin yolunu ve edebini gözetmekle geçirdi. Çok kerâmetleri ve<br />

güzel halleri görüldü. Tasarrufu kuvvetli olup, talebelerinin ve başkalarının hallerine vâkıf,<br />

niyetlerini bilirdi.<br />

Ünsî Hasan Efendinin zamânında bir takım din câhilleri türeyip, tasavvufu ve mânevî halleri<br />

inkâr ettiler. Öyle oldu ki, mescidlere gelenlere mâni olmaya, mescidleri kapatmaya<br />

çalışırlardı. Acemağa Câmii etrâfındaki bâzı azgın kimselerÜnsî Hasan Efendiye de zarar<br />

vermek istediler. Ünsî Hasan Efendi onlarla görüşmek istemedi. Onlar Şeyh Ünsî Hasan<br />

Efendiyi Acemağa Câmiinden uzaklaştırmayı kararlaştırdılar. Hattâ öldürmeye kasdettiler.<br />

Aralarında Hasan Efendinin bir kısım gâfil talebeleri de vardı. Bir gün Hasan Efendinin<br />

karşısına çıkıp küfre sebep olan sözlerle onu rahatsız ettiler. Hasan Efendi gelenlere Kur'ân-ı<br />

kerîmden bâzı âyet-i kerîmeler okuyup nasîhat etti. Lâkin onlar taşkınlıklarında ısrar ettiler.<br />

O zamanHasan Efendi; "Sizler bizleri ve yolumuzu inkâr edersiniz. Hak yolda giden sâlih<br />

kimselere zarar verirsiniz. Hattâ bizi öldürmek istersiniz. Biz de size bu fırsatı vermeyiz."<br />

buyurdu. O dakika oraya gelmiş bulunan azgınlar birer ikişer düşüp can verdiler. Nasıl<br />

öldükleri anlaşılamadı. Kısa zamanda her biri bir sebepten ölüp gitti.<br />

Bir gün birisi yere düşüp can vermek üzere iken Şeyh Hasan Efendinin önde gelen sâdık<br />

talebelerinden Kebâbî Ahmed Dede gelip durumu HasanEfendiye haber verdi ve yardım<br />

etmesini istedi. Ünsî Hasan Efendi ona; "Var sen işinle meşgûl ol!" buyurdular. O<br />

zamanAhmed Dedeyi bir hal kapladı ve titremeye başladı. Sonradan bu hâli soruldukta; "Az<br />

kalsın ölüyordum." dedi. Daha sonra Ünsî Hasan Efendi; "Allahü teâlâya şükürler olsun ki,<br />

bu câmi ve etrâfı inkârcılar gürûhundan temizlendi." buyurdu.<br />

Bir gün kuşluk vaktinde, AcemağaCâmii yanından elinde çocuğu olan bir kadın geçiyordu. O<br />

sırada çocuk, câminin penceresinden içeri baktı hemen ağlamaya, bağırmaya başladı ve<br />

anasına sarıldı. Anası sebebini sorunca; "Câmide postun üzerinde bir arslan var yatıyor ve<br />

şimdi kalkacak." dedi. Kadıncağız da pencereden içeri baktı, hakîkaten postun üzerinde bir<br />

arslan oturuyordu. Onu böyle görünce korkup titremeye, kekelemeye başladı. Civardaki<br />

talebelerden bâzısı da oraya gelip bu hâli gördü ve kaçışmaya başladı. Birkaçı doğruca Hasan<br />

Efendinin önde gelen talebelerinden Pîr Osman Efendiye gidip durumu anlattı. Osman Efendi<br />

onları odalarına gönderip korkmamalarını söyledi. Bir saat kadar sonra gidip baktıklarında,<br />

arslan yerinde yoktu. Osman Efendi; "Bunu kimseye anlatmayın. Zîrâ izin yoktur." dediyse<br />

de, Şeyh Hasan Efendinin bu kerâmeti herkes tarafından duyuldu. Sebebi Osman Efendiden<br />

soruldukta; "Şeyh Ünsî Hasan Efendi celâllenip, bir şeye canı sıkılınca, bir arslan peydâ<br />

oluverir." diye cevap verdi.Hakîkaten bütün azgın ve taşkın kimseler bu heybetli arslanı<br />

görmekle ödleri çatlayıp ölmüşlerdi.<br />

Bir zaman HasanÜnsî Efendiyi sevmeyen birisi gelip, devlet adamlarından Mustafa Paşaya<br />

onun aleyhinde sözler söyledi.Cezâlandırılmasını istedi. Paşa bu sözler üzerine; "Peki onu<br />

nefy edelim. Bir yere sürelim." dedi. O gece Paşa yatmak için başını yastığa koydu. Lâkin<br />

yastığı alevli bir ateş sardı. Paşa birden bire geriye çekilip ayak ucunda durdu ve korkuyla<br />

bakmaya başladı. Etrafına seslendi. Ev halkı koşup geldi. "Ne oldu?" dediklerinde; "Başımı<br />

yastığa koyunca, yastığı bir ateş kapladı. Ondan korktum!" cevâbını verdi. Bunun üzerine<br />

evdekiler; "Paşa hazretleri ateş falan yok. Okuyun da yatın." dediler. O da; "Okumadan<br />

yattığım yoktur. Mutlakâ okur, öyle yatarım." dedi. Paşa tekrar yatağa girip başını yastığa<br />

koyduğunda yine aynı ateşli alevi gördü. Hemen sıçrayıp; "Söndürün, söndürün!" diye<br />

bağırmaya başladı. Gelenler yine bir şeyler görmediklerini söylediler. Netîcede bu hal sabaha<br />

kadar sürdü. Sabahleyin Paşa, yakınlarına bu hâli anlattı. Hiç kimse bir mânâ veremedi.<br />

Sonradan sevdiklerinden birisi; "İzin verirseniz ve darılmazsanız bunu size açıklarım." dedi.<br />

Paşa da; "Darılmam söyle!" deyince, o; "Efendim! Siz ya birine zulüm ve haksızlık<br />

yapmışsınız veya haksızlık yapacaksınız! Öyle bir niyetiniz olmalı. Zîrâ böyle ateş görmek,<br />

ancak Allahü teâlâ tarafından bir îkâzdır, uyarmadır, tenbihtir. Sizlere bundan sakınmak<br />

lâzımdır." dedi. Bunu işiten paşa şaşırdı ve; "Ben kimseye haksızlık etmedim. Lâkin,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!