22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Ü<br />

ÜÇ KUZULAR<br />

Buhârâ'dan Bursa'ya gelen velî dervişlerden olup, isimleri; Şeyh Safiyyüddîn, Şeyh<br />

Muhammed ve Açıkbaş Şeyh Ali'dir. Ekseriyâ Emir Sultan hazretlerinin sohbetlerine<br />

katılırlardı. Üç arkadaş bütün ömürleri boyunca beraber yaşadıkları gibi vefâtlarında da aynı<br />

yere defnedilmişlerdir. Kabirleri, Bursa'da Üçkuzular semtinde olup ziyâret mahallidir.<br />

ÜFTÂDE;<br />

Osmanlı pâdişâhlarından Kânûnî SultanSüleymân Hân zamânında, Bursa'da yaşayan büyük<br />

velîlerden. 1490 (H.895) senesinde Bursa'da doğdu. İsmi Muhammed olup, babası Manyaslı<br />

Mehmed Efendidir. Üftâde lakabıyla meşhûr oldu. Bursa'nın çeşitli câmilerinde müezzin ve<br />

imâm olarak vazife yaptı. 1581 (H.989) daBursa'da vefât etti.<br />

Muhammed Üftâde yeni doğduğunda, annesi bir rüyâ gördü. Çocuğu büyük bir süt<br />

deryâsında yüzüyordu. Telâşla uyanıp, rüyâyı kocasına anlattı. O da; "Oğlumuz büyüyünce,<br />

inşâallah çok büyük bir âlim ve velî olacak." diye tâbir etti.<br />

Mehmed Efendi, daha küçük yaşta bulunan oğlu Muhammed Üftâde'yi, ipek satan bir<br />

tüccarın yanına çalışmaya verdi. Muhammed Üftâde, orada çalışmaya başladı. Fakat bir hafta<br />

içinde, ustası ve babası vefât edince, çocuk yaşta âilesinin geçim yükünü omuzuna aldı. Hem<br />

çalışıyor, annesinin ve kardeşlerinin kimseye muhtâc olmadan geçinmelerini sağlıyor, hem de<br />

boş zamanlarında Bursa'daki medreselere gidip gelerek, zâhirî ilimleri öğrenmeye gayret<br />

ediyordu. Seneler sonra, zâhirî ilimleri öğrenerek, Bursa Ulu Câmiinde müezzinlik yapmaya<br />

başladı. Sonra Doğan Bey Câmiine imâm oldu. Senelerce bu vazifeyi yaparak, insanların<br />

ibâdetlerini doğru yapmasına vesîle oldu. MuhammedÜftâde'nin, Ulu Câmii medheden bir<br />

beyti, câminin batı kapısı çevresinde hâlen yazılıdır. Arabî olan beyt şöyledir:<br />

"Yâ câmi'al-kebîr ve yâ mecma'alkibâr,<br />

Tûbâ limen yezûrüke fil-leyli vennehâr."<br />

Mânâsı:<br />

Ey Ulu câmi! Ey büyüklerin toplandığı yer!<br />

Seni gece-gündüz ziyâret edenlere olsun müjdeler!<br />

Bir gün rüyâda Seyyid Emîr Buhârî hazretlerini gördü. "Bizim câmide vâz ve nasîhat eyle!"<br />

emri üzerine, sabahleyin Emîr Buhârî Câmiinde vâz ve nasîhate başladı.<br />

Muhammed Üftâde, uzun boylu, müşfik bakışlı, devamlı tebessüm hâlinde olan bir zâttı.<br />

Görünüşü ile etrâfındakilere güven ve îtimâd telkin eder, herkesin takdîrine mazhâr olurdu.<br />

Kur'ân-ı kerîm okurken, güzel sesinde sanki ağlıyormuş hâli müşâhede edilirdi. Kimsenin<br />

kalbini kırmaz, kalb kırarım korkusuyla kendine hakâret edenlere bile hiç karşılık<br />

vermezdi.Câmiye sabah herkesten önce gider, yatsı namazından sonra orada gece geç<br />

vakitlere kadar ibâdet ederdi. Bâzı geceler evine giderken, ıssız sokaklarda bir sarhoşa<br />

rastlasa, ona yardım ederek evine kadar götürürdü. Herkese yardım ettiği için, Bursalılar onu<br />

çok severdi.<br />

Vakitlerini hep ibâdet yaparak geçirenMuhammed Üftâde, tasavvuf büyüklerinin yolunda<br />

bulunmayı arzu ettiğinden, bir velînin yanında yetişmeyi çok isterdi. Bu sebeple, böyle bir<br />

velîyi hep arar dururdu. Bir gün Karacabeyli Hızır Dede isminde bir velînin Bursa'ya<br />

geldiğini ve Ulu Câminin yanında ikâmet ettiğini öğrendi. Huzûruna varıp, talebesi olmak<br />

istediğini bildirdi. O da kabûl ederek, Muhammed Üftâde'yi yetiştirmeye başladı.<br />

Muhammed Üftâde, hocasının verdiği her vazifeyi en güzel şekliyle yaparak hizmet

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!