22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

teveccüh edip, seni göndermesi için ağlayıp, duâ ediyorduk" dediler. Bir müddet annemin ve<br />

babamın yanında kaldım. Sonra tekrar hocamın yanına dönmem için ağlayarak, yalvararak<br />

müsâade etmelerini isteyince izin verdiler. İkinci defâ hocamın sohbetiyle şereflendim. Sonra<br />

bir daha, Horasan'a git buyurmadı.<br />

KÖPEK YAVRUSU<br />

Bir defâsında, Ubeydullah-ı Ahrâr'ın huzûruna Horasan'dan fâsık biri gelmişti. Bu kimse şarap içen, haram<br />

işleyen, sapık îtikâdlı biriydi. O zamana kadar hiç gelmemişti. Gelip oturur oturmaz, Ubeydullah-ı Ahrâr<br />

hazretleri onu azarlayıp, huzûrundan kovdu. Bu sırada orada bulunan talebesi Mîr Abdülevvel'in kalbinde;<br />

"Uzaktan garîb bir adam, ihlâs ve niyazla gelmiş, acabâ onu neden hoşnud etmedi?" düşüncesi geçti.<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr, hemen bu talebesinin kalbinden geçen düşünceyi anlayıp; "Bu kimseyi köpek yavrusu<br />

sûretinde gördüm ve bu sebeple kovdum. Köpek yavrusuna bundan iyi muâmele yapılmaz." buyurdu. Bunun<br />

üzerine talebesi Abdülevvel, gelen adamın hâlini araştırıp, öğrendi. Adam fâsık, haramlara dalmış, içki içen,<br />

haramlara aldırmayan birisiymiş. O zaman hocasının o kimseyi, günahlara dalmasından dolayı köpek sûretinde<br />

gördüğünü ve kovmasının hikmetini anladı.<br />

İSTANBUL'UN MÂNEVÎ FÂTİHİ<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr'ın torunu Hâce Muhammed Kâsım'dan şöyle nakledilmiştir:<br />

"Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri, bir gün öğleden sonra, âniden atının hazırlanmasını istedi. Atı<br />

hazırlanınca, binip Semerkant'tan süratle çıktı. Talebelerinden bir kısmı da ona tâbi olup,<br />

tâkib ettiler. Biraz yol aldıktan sonra Semerkant'ın dışında bir yerde talebelerine; "Siz burada<br />

durunuz!" buyurdu.Sonra atını Abbâs Sahrâsı denilen sahrâya doğru sürdü. Talebeleri<br />

arasındaMevlânâ Şeyh adıyla tanınmış bir talebesi, bir müddet daha peşinden gidip tâkib<br />

etmişti. Bu talebesi şöyle anlattı: "Hâce Ubeydullah-ıAhrâr hazretleri ile sahrâya<br />

vardığımızda, atını sağa sola sürmeye başladı. Sonra birdenbire gözden kayboldu."<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr daha sonra evine döndüğünde, talebeleri nereye ve niçin gittiğini<br />

sorduklarında; "Türk Sultânı Sultan Muhammed Hân (Fâtih), kâfirlerle harbediyordu. Benden<br />

yardım istedi. Ona yardım etmeye gittim. Allahü teâlânın izniyle gâlib geldi. Zafer kazanıldı"<br />

buyurdu.<br />

Bu hâdiseyi nakleden ve Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin torunu olan Hâce Muhammed<br />

Kâsım, babası Hâce Abdülhâdî'nin şöyle anlattığını nakletmiştir: "Bilâd-ı Rûm'a<br />

(Anadolu'ya) gittiğimde, Sultan Muhammed Fâtih Hânın oğlu Sultan Bâyezîd Hân, bana,<br />

babam Ubeydullah-ıAhrâr'ın şeklini ve şemâilini târif etti ve; "O zâtın beyaz bir atı var<br />

mıydı?" diye sordu. Ben de târif ettiği bu zâtın, babam Ubeydullah-ı Ahrâr olduğunu ve<br />

beyâz bir atının olup, bâzan ona bindiğini söyledim. Bunun üzerine SultanBâyezîd Hân, bana<br />

şöyle anlattı: Babam Sultan Muhammed Fâtih Hân bana şunları dedi: "İstanbul'u fethetmek<br />

üzere savaştığım sırada, harbin en şiddetli bir ânında, Şeyh Ubeydullah-ı Ahrâr<br />

Semerkandî'nin imdâdıma yetişmesini istedim. Şekil ve şemâilini târif ederek şu vasıfta ve şu<br />

şekilde ve beyaz bir at üzerinde bir zât yanıma geldi; "Korkma!" buyurdu. Ben de; "Nasıl<br />

endişelenmeyeyim, küffâr çok." dedim. Ben böyle söyleyince, elbisesinin yeninden bakmamı<br />

söyledi. Baktım, büyük bir ordu gördüm. "İşte bu ordu ile sana yardıma geldim. Şimdi sen<br />

falan tepenin üzerine çık, üç defâ kös vur ve orduna hücûm emri ver." buyurdu. Emirlerini<br />

aynen yerine getirdim. O da bana gösterdiği ordusuyla hücûma geçti. Böylece düşman<br />

hezîmete uğradı. İstanbul'un fetih işi gerçekleşti."<br />

ÖLÜ KALBLERİ DİRİLTMEK

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!