22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

orada kursunlar. Benim îtimâdım Hâce Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinedir." dedi. Nihâyet<br />

çadır kuruldu. Sultan Ahmed Mirzâ, maiyeti ile geldi. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri de,<br />

Sultan Mahmûd Mirzâ'yı veSultan Şeyh Ömer Mirzâ'yı getirdi. Sultan Ahmed Mirzâ onları<br />

karşıladı ve Ubeydullah-ı Ahrâr'ın işâretiyle Sultan Mahmûd Mirzâ ile kucaklaştı. Bundan<br />

sonra Ubeydullah-ı Ahrâr, Sultan Şeyh Ömer Mirzâ'yı, ağabeyi Sultan Ahmed Mirzâ'nın<br />

yanına götürdü. Sultan Şeyh Ömer Mirzâ, ağabeyi Sultan Ahmed Mirzâ'nın elini öpüp,<br />

yüzüne gözüne sürerek ağladı. Bu manzarayı görenler de gözyaşlarını tutamadılar. Bundan<br />

sonra çadıra girdiler. Heybetli bir toplantı oldu. Her üç sultan da, bütün meselelerde<br />

anlaştılar. Artık birbirlerine kılıç çekmeyeceklerine ahdettiler. Ahidnâme yazılınca üçü de<br />

imzâladı. Bu anlaşma gereğince Taşkend, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri vâsıtasıyla, Sultan<br />

Ahmed Mirzâ'dan Sultan Mahmûd Mirzâ'ya geçti. Bundan sonra Fâtiha okundu.Sultanlar<br />

birbirlerine vedâ edip ayrıldılar.<br />

Anlaşmanın yapıldığı gün, halk, Ubeydullah-ı Ahrâr hazretlerinin tasarrufundan ve tesirinden<br />

hayret ve dehşet içinde kaldı. Onun tasavvufta yükselmiş büyük bir velî ve mürşid-i kâmil<br />

olduğunu anlamışlardı. O gün anlaşma sağlanıp kan dökülmesi önlendikten sonra,<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr, SultanMahmûd Mirzâ'ya; "Siz Taşkend'e gidin. Ben de başka bir yoldan<br />

gelir size ulaşırım." buyurdu ve talebeleri ile Taşkend'e dönmek üzere yola çıktılar. Yolda<br />

Mevlânâ Muhammed Kâdı'ya; "Bu işlere ne dersin?Bu vak'a, kitaba yazılacak şeylerdendir!"<br />

buyurdu.<br />

Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri zamânının en büyük velîsi idi. İnsanların dünyâ ve âhirette<br />

saâdete, kurtuluşa ermeleri için gayret eder, onlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatırdı.<br />

Bir sohbeti sırasında buyurdu ki: "İkindi namazından sonra öyle bir vakit vardır ki, o vakitte<br />

amellerin en iyisiyle meşgûl olmak lâzımdır. Bâzıları demişlerdir ki: "O saatte amelin en iyisi<br />

muhâsebe, insanın kendini hesâba çekmesidir. Öyle ki, gece ve gündüz geçirdiği saatler<br />

içinde yaptığı işleri gözden geçirip, ne kadar zamânı tâat, ne kadar zamânı günâh işlemekle<br />

geçirmiş hesâb etmeli. Tâat ile geçirdiği zamânı için şükretmeli. Günâh ile geçen zamânı için<br />

de istigfâr etmelidir." Bâzıları da şöyle demişlerdir: "Amellerin en iyisi, bir büyük zâtın<br />

sohbetine kavuşmak için gayret göstermek ve o zâtın sohbetinde, gönlünü Allahü teâlâdan<br />

başka her şeyden çevirmesidir." demişlerdir ki, en iyi amel, Allahü teâlâdan başka her şeyden<br />

yüz çevirip, Allahü teâlâya dönmektir."<br />

Allah adamlarıyla ve akıllılarla berâber bulunmayı, gâfil ve câhil kimselerden de uzak<br />

durmayı tavsiye ederek buyurdu ki:<br />

"Bir gün Bâyezîd-i Bistâmî hazretlerine, sohbet sırasında bir fütur, dağınıklık hâli gelmişti.<br />

Bunun üzerine; "Meclisimize bir bîgâne, gâfil girmiştir. Bu hâl ondan dolayıdır. Onu arayıp<br />

bulunuz." buyurdu. Talebeleri iyice aradıktan sonra, böyle birinin bulunmadığını söyleyince;<br />

"Bastonların bulunduğu yere bakınız." dedi. Talebeleri oraya bakınca, bir bîgânenin asâsını<br />

bırakmış olduğunu anladılar, o asâyı oradan çıkarıp attılar."<br />

Bir gün Ubeydullah-ı Ahrâr'ın talebelerinden biri, gâfil bir kimsenin elbisesini giyip<br />

sohbetine gelmişti. Oturduktan bir müddet sonra, hocası; "Bu mecliste bir gâfilin kokusu<br />

geliyor." dedikten sonra, o talebeye dönüp; "Bu koku senden geliyor, yoksa bir gâfilin<br />

elbisesini mi giydin?" dedi. O talebe hemen dışarı çıkıp, o elbiseyi değiştirip geldi.<br />

Ubeydullah-ıAhrâr hazretleri kendisi sâlih ameller işlediği gibi, talebelerine ve sevenlerine<br />

de sâlih ameller işlemelerini tavsiye ederdi. Hattâ insanın yaptığı iyi veya kötü işlerin<br />

cansızlara bile tesir edeceğini bildirerek buyurdu ki: "İnsanların amelleri, işleri ve ahlâkı,<br />

cansız şeylere de tesir eder. Muhyiddîn-i Arabî hazretlerinin bu hususta çok keşfi vardır. Bu<br />

bakımdan, kötü işlerin işlendiği bir yerde yapılan ibâdet ile iyi işlerin işlendiği yerde yapılan<br />

ibâdet birbirinden kıymetçe farklıdır. Bunun içindir ki, Kâbe'de kılınan iki rekat, başka<br />

yerlerde kılınan namazın bin rekatına bedeldir."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!