22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tekrar geri döndü. Artık Kefe halkı onun Gelibolu taraflarına giderken bir sebeple öldüğüne<br />

hükmettiler. Kefe'den ayrılalı dokuz sene geçtiği halde hiçbir haber alınamadı. Hanımı uzun<br />

müddet kayınbabasının yanında kaldı. Takıyyüddîn Ebû Bekr Kefevî'nin babası Hayreddîn<br />

Efendi, oğlunun öldüğüne dâir iki şâhid bulup gelinini başkasıyla evlendirmek istedi. Evlilik<br />

için gerekli hazırlıklar yapıldı. Düğünden bir gün önce, Kefevî hazretleri hanımının rüyâsına<br />

girip kendisinin sağ olduğunu ve başkası ile evlenmemesi gerektiğini bildirdi. Gördüğü<br />

rüyâyı hayra yoran hanımı, düğün husûsunda acele edilmemesini söyleyip, beklemeye<br />

başladı. Gerek evlenecek kimse, gerekse diğer insanlar düğüne devâm ettiler. Velîme yâni<br />

düğün yemeği yeniliyordu. O sırada denizde Kefe limanına doğru yaklaşan bir gemi göründü.<br />

Gemi sanki karşısından esen rüzgâra rağmen Kefe'ye doğru akıp geliyordu. Düğün<br />

yemeğinde misâfir bulunan Mağripli bir adama, gelen gemiyi sordular. O kimse; "Ben o<br />

gemide, ilmiyle amel eden mürşid-i kâmil bir zât tanırım. Bu tarafa geliyor. O zâta Şeyh Ebû<br />

Bekr Kefevî derler. O zâtı karşılayın." dedi. O zâtın sözlerine bir mânâ veremeyen insanlar,<br />

şaşkın bir halde gemiye doğru yürüdüler. Gemiden inenler arasında gerçekten Takıyyüddîn<br />

Ebû Bekr Kefevî de vardı. Bu hâlin Ebû Bekr Kefevî'nin bir kerâmeti olduğunu kabûl eden<br />

insanlar, düğünden vaz geçtiler. Allahü teâlâ onun izzet ve şerefini korudu. Hanımıyla<br />

başkasının evlenmesine izin vermedi.<br />

Kefe'ye yerleşen Takıyyüddîn Ebû Bekr Kefevî hazretleri, insanlara İslâmiyetin emir ve<br />

yasaklarını anlatmaya, onların dünyâ ve âhirette saâdete kavuşmaları için çalışmaya başladı.<br />

Onun ilim ve fazîletteki yüksek derecesi kısa bir müddet içinde etrafta duyuldu. Talebeleri ve<br />

sevenleri çoğaldı. Tatar Hâkan ve sultanları onun sohbetinde bulunup istifâde ettiler.<br />

Talebeleri çoğalıp, dostları ve muhtaç kimseler kalabalık olunca, şehirden çıkıp, uzlete<br />

çekilmeyi isteyen Ebû Bekr Kefevî, Kefe şehrinin doğu tarafındaki dağın arkasındaki harâbe<br />

kiliseyi tâmir ettirdi. Kiliseyi câmi ve dergâh hâline çevirip, etrâfına odalar yaptırdı. Bu<br />

odalara Ebû Bekr Kefevî'nin ev halkı, talebeleri ve fakir kimseler yerleştirildi. Kefe halkı ve<br />

ileri gelenleri o yerin îmâr edilmesine öyle önem verdiler ki, beldenin ileri gelenleri, müftüsü,<br />

medrese müderrisleri sırtlarında taş çektiler. Fakat bâzı kimseler onun büyüklüğünü ve halk<br />

tarafından üstün kabûl edilmesini çekemedikleri için ona karşı çıktılar. Fakat sonra, hased ve<br />

inadlarından vaz geçip üstünlüğünü kabûl ettiler.<br />

Takıyyüddîn Ebû Bekr hazretleri, İslâmiyetin emir ve yasaklarına uyar, insanlara vâz ü<br />

nasîhatta bulunurdu. Haramlardan şiddetle kaçındığı gibi, şüphelilerden ve mübahların<br />

fazlasından kaçınmaya dikkat ederdi. Çok mütevâzî, alçak gönüllü olup, herkese yumuşaklık<br />

ve güler yüzle muâmele ederdi. Bu güzel ahlâkıyla insanların gönüllerini fethedip,<br />

kurtuluşlarına vesîle oldu. Onun dergâhı insanlar arasında Abdî Çelebi Zâviyesi adıyla<br />

meşhûr oldu. Uzun seneler bu vazifeye devâm ettikten sonra 1562 (H.970) senesinde vefât<br />

etti. Dergâhının yanında defnedildi. Vefât edince yerine oğlu ve halîfesi Pîr Muhammed<br />

Efendi geçip talebelerine ders verdi ve insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattı.<br />

1) Şakâyık-ı Nu'mâniyye Zeyli (Atâî); s.80<br />

2) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.14, s.6<br />

3) İlâmü'l-Ahyâr; varak 521<br />

TAKIYYÜDDÎN HISNÎ;<br />

Şâfiî mezhebi fıkıh âlimi ve büyük velîlerden. Hazret-i Hüseyin'in neslindendir. Künyesi Ebû<br />

Bekr, lakabı Takıyyüddîn'dir. Takıyyüddîn Hısnî diye tanınır. Havran köylerinden Hısn<br />

beldesinde doğup yetiştiği için Hısnî, seyyid olup, hazret-i Hüseyin'in soyundan olduğu için<br />

Hüseynî, sonraDımeşk'a yerleştiği için de Dımeşkî diye nisbet edilmiştir. 1351 (H. 752)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!