22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

görmez misin ki; keten önce toprağın altına habsolunur. Sonra yeryüzüne çıkıp büyüdükten<br />

sonra koparılır, vatanından olur. Ayrıca gurbet acısı çeker. Sıcağa bırakılır, güneşin<br />

harâretinde kalır, dövülür ve posası ayrılır. Sonra daha temiz hâle gelmesi için tarağın<br />

dişlerinden geçirilir. Eğrilir, bükülür, en sonunda ibrişim gibi olup, insan eliyle kumaş<br />

yapılır.<br />

Bütün bunlar oluncaya kadar, haddi ve hesâbı olmayan eziyet çeker, meşakkatlere katlanır.<br />

Burada da kibirli olduğu sürede, o kibir gidinceye kadar sıkılır. Bu elemden parça parça olup,<br />

lüzumsuz oluncaya kadar kurtuluş yoktur. Lüzumsuz olunca da çöplüğe atılır. Ayaklar<br />

altında sürünür. Kâğıt imâl edicisi onu o hâlde yerlerde sürünürken görür ve kâğıt yapmak<br />

için alır. Temizce yıkadıktan sonra, yepyeni, bembeyaz, pırıl pırıl kâğıt yapar. (O zamanlar<br />

kağıt, eski kumaş parçalarından yapılıyordu.) Kâğıdın üzerine Allahü teâlânın ismi, Kur'ân-ı<br />

kerîm, hadîs-i şerîf ve meârif-i ledünnî yazılır. Keten, öyle hadsiz ve hesapsız eziyet ve<br />

meşakkatler çeker ki, anlatmakla bitirilemez.<br />

İşte bunun olduğu gibi, talebenin hocasına nisbeti de böyledir. Keten o kadar zahmet ve<br />

meşakkat yüzü gördükten sonra kâğıt olup, üzerine yazı yazılarak nasıl değeri artıp ellerde<br />

dolaşıyorsa, talebe de zahmet ve meşakkatler çekerek, o yollardan geçtikten sonra azîz olup,<br />

derecesi yükselir."<br />

1) Tabakât-ül-Kübrâ; c.1, s.134<br />

2) Mir'ât-ül-Harameyn; c.3, s.134<br />

3) Tâc-ül-Ârifîn Menâkıb-ı Ebi'l-Vefâ; s.1-409<br />

4) İslâm Âlimleri <strong>Ansiklopedisi</strong>; c.7, s.312<br />

TAFLÂTÎ;<br />

Hadîs ve Hanefî mezhebi fıkıh âlimi. İsmi Muhammed bin Muhammed bin Tayyib<br />

Taflâtî'dir. Fas taraflarında doğdu. Doğum târihi belli değildir. 1777 (H.1191) senesi Zilka'de<br />

ayında Kudüs'de vefât etti.<br />

Muhammed Taflâtî, sekiz yaşında iken kırâate uygun olarak Kur'ân-ı kerîmi, ayrıca babasının<br />

yanında muhtelif ilimlere dâir metinleri ezberledi ve Ecrûmiyye adlı kırâat kitabını okudu.<br />

Şeyh Muhammed Sa'dî Cezâirî'den Sünûsiyye kitabını okudu. Büluğ çağına girmeden<br />

talebelere Sünûsiyye kitabını ders olarak okuttu. İlim tahsîl etmek için Batı Trablus'a gitti.<br />

Trablus'tan deniz yoluyla Mısır'a giden Muhammed Taflâtî, burada iki sene dokuz ay ilimle<br />

meşgûl oldu. Mısır'ın ileri gelen âlimlerinden ders aldı. Annesini ziyârete giderken Fransızlar<br />

tarafından esir edildi.<br />

Fransızlar, Muhammed Taflâtî'yi Malta adasına götürdüler. Malta, o zaman İslâmiyetin ve<br />

müslümanların düşmanlığını yapanların bulunduğu mühim bir merkezdi. Muhammed Taflâtî,<br />

orada bulunduğu zaman hıristiyan papazlarla uzun münâzaralarda bulundu. Papazların bir<br />

tânesi Arabçayı ve mantık ilmini çok iyi biliyordu. O ve diğer papazlar, Muhammed Taflâtî<br />

ile yaptıkları münâzara sonunda susmak zorunda kaldılar. Yapılan münâzaralar, hazret-i<br />

Îsâ'nın ilâh olup olmadığı hakkında idi. Muhammed Taflâtî, hazret-i Îsâ'nın ilâh olmadığını,<br />

onun sâdece Allahü teâlânın kulu ve peygamberi olduğunu, papazlar ise hazret-i Îsâ'nın ilâh<br />

olduğunu söylüyorlardı. Papazların ileri gelenlerinden biri, Muhammed Taflâtî'ye şöyle dedi:<br />

"Ey Muhammedî! Hazret-i Îsâ'nın hakîkati, ilâhın hakîkati ile birleşip tek bir hakîkat<br />

olmuştur." Bunun üzerine Muhammed Taflâtî; "Eğer mesele dediğin gibi olsaydı. İlâh ve<br />

hazret-i Îsâ'nın hakîkatlarının birleşmelerinden önce, şu üç ihtimalden birisinden başkası<br />

tasavvur edilemezdi. Ya ikisi de kadîm, yâhut ikisi de hâdis (sonradan var olan) veya birisi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!