22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İçi yanıp birinden, su istedi bir bardak.<br />

Getirilen o suyu, tam içerken bu defâ,<br />

"Dur, hemen içme" dedi, sultana Ebü'l-Vefâ.<br />

Buyurdu: "Bir sahrâda, farz et bulunuyorsun,<br />

İçmeğe bir damla su, bile bulamıyorsun.<br />

Susuzluğun o kadar, çoğalsa ki, sonra da,<br />

Ölecek gibi olsan, nihâyet o sahrâda.<br />

Son anda biri gelse ve elinde şu bardak,<br />

Geçip senin karşına, o bardağı tutarak,<br />

Dese ki: "Servetinin, yarısını verirsen,<br />

Suyu sana veririm", ne cevap verirsin sen?"<br />

Dedi: "İstediğini, veririm hemen elbet,<br />

Zîrâ ben ölüyorken, neye yarar o servet?"<br />

Buyurdu ki: "Pekâlâ, verdin istediğini,<br />

Suyu içip ölümden, halâs ettin kendini.<br />

Ve lâkin bu sefer de, idrâr yapamıyorsun,<br />

Öyle ki sancısından, bir an duramıyorsun.<br />

O zaman da o kimse, dese ki sana yine,<br />

"Kavuşturabilirim, seni ben sıhhatine.<br />

Ve lâkin servetinin, öbür yarısını da,<br />

Vermelisin" der ise, verir misin onu da?"<br />

Sultan hiç tereddütsüz, dedi: "Elbet veririm,<br />

Zîrâ ben kıvranırken, neye yarar servetim?"<br />

Buyurdu ki: "Öyleyse, şu bir bardak su kadar,<br />

Değeri bulunmayan, bir servet neye yarar?<br />

Ârif olan, bu mala, verir mi değer kıymet?<br />

Kalbinde hiç besler mi, ona sevgi, muhabbet?"<br />

Sultan, Ebü'l-Vefâ'nın, öperek ellerini,<br />

Dedi: "Çok haklısınız, affedin lütfen beni."<br />

DÜNYÂ GÖLGE GİBİDİR<br />

Ebü'l-Vefâ hazretleri hocasının izniyle Buhârâ'ya gitti.Orada zâhirî ilimlerin hepsini tahsil<br />

etti. Tahsilini yaparken, nesebi hakkında kimseye bir şey söylemedi. Tahsilini tamamladıktan<br />

sonra memleketine dönmek isteyince, arkadaşları ona; "Zâhirî ilimlerin hepsini öğrendin.<br />

Memleketine gitmek istiyorsun. Buna şükrân olmak için, bizlere bir ziyâfet çekmen<br />

gerekmez mi?" dediler. Bunun üzerine;"İsteğinizi memnuniyetle yerine getirmek isterim.<br />

Fakat fakirim, bu isteğinizi yerine getiremeyeceğim için üzgünüm." dedi. Arkadaşları; "Bu<br />

özrünü kabûl etmeyiz, biz ziyâfet isteriz." dediler. Bunun üzerine çâresiz tekliflerini kabûl<br />

etmek zorunda kaldı. Fakat ne yapacağını bilemiyordu.Ziyâfet verecek parası yoktu. Bir süre<br />

düşündükten sonra Buhârâ emîrine gitmeye karar verdi. Emîrin yanına varınca ona; "Ben<br />

İmâm-ı Ali'nin evlâtlarındanım. Buhârâ'ya ilim öğrenmek için gelmiştim. Tahsilimi<br />

tamamladım. Ve memleketime dönmek istedim. Arkadaşlarım gitmeden önce kendilerine<br />

ziyâfet vermemi istediler. Fakat fakirim, durumum onlara ziyâfet vermeye müsâit değildir.<br />

Senden, bana yardımcı olmanı istiyorum. Bu yardımın şüphesiz ind-i ilâhîde boşa gitmez."

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!