22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Câmide bir zât gönülleri alan sözler söyledi. Namazdan sonra İbrâhim Halvetî vâz eden zâtın<br />

elini öpmek için ilerledi. Yanına geldiğinde, o zât; "İbrâhim! Senin yetişmen Halvetî yolu<br />

iledir. Biz de o hizmetteyiz." buyurdu. Bunu işiten Seyyid İbrâhim derhal o zâtın ellerini<br />

öptü. O zâtın Pîr Muhammed Erzincânî hazretleri olduğunu anlayıp, talebesi olmakla<br />

şereflendi. Bütün mal ve mülkünü de dergâhın fakirlerine muhtaç talebelerine dağıttı.<br />

Hocasının verdiği vazîfe gereği nefsiyle mücâdeleye başladı. Kısa zamanda olgunlaşıp,<br />

icâzet, diploma aldı. Hocası onu insanlara ilim ve edeb öğretmesi için Kayseri'ye gönderdi.<br />

Giderken de; "İbrâhim oğlum! Bizim sana yapabildiğimiz, ecdadının haber verdiği şeyi<br />

teslim etmekti." buyurdu.<br />

Seyyid İbrâhim Halvetî, Kayseri ve etrâfında hak yolun bilgilerini öğretmekle meşgûl oldu.<br />

Bir gün tanıdıkları onu alıp bir kır gezisine götürdüler. Bir bahçede oturuldu. Oradakilerden<br />

herbiri velîlik ve kerâmet hakkında bir şeyler söylediler. O sırada Seyyid İbrâhim'in<br />

talebelerinden biri de; "Acabâ hocamızda böyle kerâmet, hârikulâde şeyler var mı?" diye<br />

gönlünden geçirdi. Tam o sırada bağ kapısına bir fakir gelip; "Allah için bir şey." diye bir<br />

şeyler istedi. Seyyid İbrâhim hazretleri kerâmet isteyen talebesine hitâben; "Oğlum git şu<br />

ağacı silkele. Her ne düşerse onu fakire ver." buyurdu. O talebe de işâret edilen ağacı<br />

silkeledi. Yere bir mikdâr yaprak düştü. Talebe o yaprakları eline aldığında onların gümüş<br />

olduğunu gördü. Fakire verirken de tamâ edip, bir kısmını gizlice cebine koydu. Sonra<br />

hocasının yanına döndü. O zaman Seyyid İbrâhim hazretleri; "Oğlum! Bunlar onun nasîbidir.<br />

Sana bir faydası olmaz. Onları git şu nehre dök de gel." buyurdu. O zaman talebe elini cebine<br />

sokup çıkardığında gümüş yaprakların hepsinin çakıl taşları hâline geldiğini gördü. Hemen<br />

hocasından af dileyip, tövbe etti. Bir daha da gönlünden böyle şeyler geçirmemeye karar<br />

verdi.<br />

1) Lemezât, Süleymâniye Kütüphânesi, Hacı Mahmûd Kısmı, No: 4536, v.130<br />

TÂCÜDDÎN İBRÂHİM KARAMÂNÎ;<br />

Anadolu velîlerinden. İsmi İbrâhim bin Bahşî, lakabı Tâcüddîn'dir. Doğum târihi<br />

bilinmemektedir. 1467 (H.872) senesinde Bursa'da vefât etti. Kabri, Zeynîler semtinde hocası<br />

Abdüllatîf Makdisî'nin yanındadır.<br />

Tâcüddîn İbrâhim, aslen Manavgat'ın Demirciler köyündendi. BabasıFakîh Bahşî diye<br />

meşhûr du.Tâcüddîn İbrâhim, tahsîlini Eğridir'de yaptı. Şeyh-ul-İslâm'ın dâmâdı, Pîrî<br />

Halîfe'den zamânın zâhirî ilimlerini öğrendi. Pîrî Halîfe, hocasının Konya'ya yerleştiğini<br />

işitince, yanına Tâcüddîn İbrâhim'i de alarak onu ziyârete gitti. Abdüllatîf Makdisî'nin hizmet<br />

ve sohbetinde bulunup, onun teveccühlerine kavuştu. Pîrî Halîfe, tekrar Eğridir'e dönmek için<br />

hocasından müsâade isteyince, hocasıAbdüllatîf Makdisî; "Molla Tâcüddîn'i bizim yanımızda<br />

bırakınız." buyurdu. Pîrî Halîfe, yalnız olarak Eğridir'e döndü. Sonra Abdüllatîf Makdisî,<br />

Bursa'ya gidip yerleşti.Tâcüddîn İbrâhim de hocasından ayrılmadı. Onun hizmetinde<br />

bulundu. Bu bağlılığı sebebiyle, mânevî dereceler elde etti. Talebe yetiştirme makâmına<br />

yükseldi. Abdüllatîf Makdisî 1461 (H.866) senesinde vefât edince, Tâcüddîn İbrâhim<br />

hocasının yerine geçip, insanlara emr-i mârûf ve nehy-i münkerde bulundu. Hocasının<br />

kabrinin çevresini satın alıp, oraya dergâh, mescid ve hamam yaptırdı.<br />

Sevdiklerinden Bostancı Dede şöyle anlatır: "Bir gün Tâcüddîn İbrâhim Efendiyi dergâhında<br />

bulamadık. Çok aradıktan ve araştırdıktan sonra, onu bir dağda, orman içinde ibâdetle meşgûl<br />

iken bulduk. Kendisi orada bir süre riyâzette kaldı." Bundan sonra Hâce Rüstem Kastamonî,<br />

oraya, Tâcüddîn İbrâhim'e sevgisi dolayısıyla bir dergâh yaptırdı. Orası mâmûr bir yer oldu.<br />

Tâcüddîn İbrâhim'in hizmetinde bulunan Çanakçı Dede'nin; "Bir gece, orada bulunan<br />

talebelerine 110 kap yemek götürdüm." diye bildirmesi, vaktiyle orada pekçok kimsenin ilim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!