22.03.2018 Views

Evliyalar Ansiklopedisi - Turkiye Gazetesi Yayinlari

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

perişân ettiğine Rus Çarı dahî hayretle şâhid oldu. Rus kaynakları 1843 senesinde yapılan bu<br />

harplerin netîcesi hakkında şöyle demektedir:<br />

"Şâmil, Avaristan'da taş üstünde taş bırakmadı. Unsokul, Balakan, Moksok, Ahalçi, Tsanah,<br />

Hassat, Gergebil, Burunduk, Hunzah, Nizovaye, Ziran, Gimri gibi en önemli üslerimizi,<br />

mevzilerimizi kâmilen ele geçirip temelinden tahrib etti. Rusya'ya çok pahalıya mal olan bu<br />

Avaristan muhârebelerinde yaptığımız müthiş masrafları, verdiğimiz korkunç insan ve<br />

malzeme zâyiatını hesab edecek olursak, bu savaşın Kafkasya'da yaptıklarımızın en kanlı ve<br />

zararlısı olduğu meydana çıkar."<br />

Bu savaşlar netîcesinde Kafkasya'da yaşayan müslüman Türklerin mâneviyâtı yükseldi.<br />

Ruslara karşı müthiş bir direniş başladı. Şeyh Şâmil'e karşı olan güvenleri çoğaldı. Canla<br />

başla ona yardıma karar verdiler. Bu savaş, Çar Birinci Nikola'nın gururunu kırdığı gibi,<br />

plânlarını da alt üst etti. Napolyon'a karşı gâlip gelen meşhûr Rus generalleri, iki kolorduya<br />

yakın büyük bir kuvvet ile Avaristan'a saldırdıkları hâlde, Şeyh Şâmil'in bir avuç ordusu<br />

karşısında tutunamamışlar, felce uğramışlardı.<br />

Çar Nikola, bu hezîmetten sonra da, Şeyh Şâmil'in karşısına General Vorontsof'u çıkardı.<br />

Onu Kafkas Orduları Başkumandanlığına getirerek; "Bütün ordularım bu uğurda fedâ olsun.<br />

Hazînelerimin bütün kapıları Kafkasya için ardına kadar açıktır. İstediğin her şeyi bol bol<br />

alabilirsin. Bunun karşılığında sizden Şeyh Şâmil'i ölü veya diri olarak ele geçirmenizi ve<br />

Dargo denilen yuvasını kasıp kavurarak çiğnemenizi istiyorum" dedi. General Vorontsof,<br />

Kafkasya'yı bir uçtan bir uca fethetmek için altmış bin kişilik bir kuvvetle harekete geçti.<br />

Şeyh Şâmil'in yok denecek kadar az bir askeri karşısında perişân olup şaşkına döndü. Bir<br />

buçuk ay içinde elindeki bütün cephânelerini, güllelerini İmâm Şâmil'in yaptırdığı sahte<br />

istihkamlara, boş siperlere günlerce atarak bitirdi. Hakîkî muhârebelere daha girişemeden<br />

cephânesiz kaldı. Geriden gelen mühimmat ve askerin yiyeceğini, erzakları Şeyh Şâmil'in<br />

yaptığı baskınla kaybetti. Şeyh Şâmil'in iki ay süren çok mahâretli ve kanlı yıpratma<br />

muhârebeleri karşısında mevcûdunun büyük bir kısmını ve üç generalini kaybetti.<br />

Şeyh Şâmil, yeni bir gazâ için hazırlanmaya başladı. Ordusuna, Rusların müslümanlara<br />

yaptıkları katliamları, ettikleri işkenceleri ve zulümleri anlatıyordu. Dînini yayabilmek için,<br />

vatanlarını korumanın en büyük ibâdetlerden olduğunu, bu uğurda şehîd olmanın öneminden<br />

ve Cennet'teki yüksek derecesini haber veriyordu. Peygamber efendimizden ve Eshâb-ı<br />

kirâmdan misâller getiriyor, onların hiç rahat yüzü görmediklerini, hayatlarının sonuna kadar<br />

İslâmı yaymak için diyar diyar dolaştıklarını, çok az bir kuvvetle pek büyük düşman<br />

sürülerine gâlip geldiklerini anlatıyordu. Halk heyecanla dinliyor, o anlattıkça Allahü<br />

teâlânın düşmanı olan Ruslara karşı nefretleri artıyordu. Ruslar harp meydanlarında devamlı<br />

yenilince ova köylerinde mezalime başladılar. Bu köylerden gelen iki kişi halkın çâresiz<br />

hâline Rusların kadın çocuk demeden yaptıkları mezâlimi Şeyh Şâmil'in annesine anlattılar.<br />

Annesi, Şeyh Şâmil'i yanına çağırdı. Annesinin en küçük arzusunu kendisine büyük bir emir<br />

telakkî eden muhterem İmâm, annesinin yanına gitti. Biraz önce dinlediği vahşetten gözleri<br />

yaşla dolan heybetli ana, oğluna; "Evlâdım! Uzak Çeçen köylerinde Rusların yaptığı<br />

anlatılmaz işkenceleri ve öldürülen yiğitlerin haberini öğrendim. Kendilerini müdâfaa<br />

edemeyen bu köylüleri boş yere kırdırmasan ve Ruslarla belirli bir müddet için mütâreke<br />

yapsan olmaz mı?" deyiverdi. Bu sözleri anasından işiten kahraman İmâm, beyninden<br />

vurulmuşa döndü. Şeyh Şâmil, bir tarafta vatanın selâmeti ve bu uğurda Ruslarla kanının son<br />

damlasına kadar mücâdeleye karar vermiş insanlar, bir tarafta da incitilmesi büyük<br />

günahlardan olan ana gibi iki müthiş ateş arasında kaldı. Senelerdir, İslâm düşmanı olan<br />

Ruslarla mücâdele etmişti. Hattâ vücûdunda yara almadık yeri kalmamış gibiydi. Bu uğurda;<br />

eşi, hemşiresi, oğlu, amcası ve binlerce müslüman Türk şehîd olmamış mıydı? Bu sebeple<br />

düşmanla anlaşmaya kalkanlar için kânunlar konulmuş, onlara şiddetli cezâlar verileceği<br />

bildirilmişti. Şeyh Şâmil'in bu istek karşısında bir anda sararıp gül gibi solduğunu gören ana,<br />

oğlunun kalbine fecî bir hançer sapladığını anlayarak yaptığına pişmân oldu ve; "Dilim

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!